Gençlik yıllarımızda anlatırlardı da inanmazdık. Almanya’da ve birçok Avrupa ülkesinde bir genç 18 yaşına girdiğinde eline küçük bir çantasını alıp yaşadığı evinden sallanarak çıkıp gittiği ve hiçbir anne babanın o çocuktan sorumlu (!) olmadığı belirtilirdi. Bu durum bizlere çok garip gelir, çoğu zaman da "imkansız, böyle birşey nasıl olabilir" diye şaşkınlığımızı gizleyemezdik. Ama oluyormuş, yıl 2024'e geldiğinde ülkemizde de bu durumun zaman zaman gerçekleştiğine şahit oluyoruz.
Dünyada her bir şeyin kıymeti var. Yaşamın, dostluğun, ailenin, arkadaşlığın, hastane, hapishane, asker arkadaşlığının, yol arkadaşlığının. Ancak ailenin kıymeti başka bir şey. Onun önemi farklı bir şey. Bu dünyada aileden daha büyük bir zenginlik yoktur.
Her ne olursa olsun ülkemiz çeyrek asır öncesine kadar sağlam aile bağları açısından dünyaya örnek olabilecek nitelikteydi. Geçmişten bu güne kadar bizlerdeki Türk aile yapısı gerçekten bir sarsılmaz kaleydi. Aile fertlerinin birbirine bağlılığı diğer ülke insanlarının şaşırtacak derecede sağlamdı.
Örneğin hayatımızda hala örneği çokça görülen eline ekmeğini, işini almış gençlerin aileleri tarafından evlendirilmeleri, evini, eşyalarını anne babaların almaları ve düğünlerini yapmaları çok doğal bir olaydır. Ancak görüyoruz ki aileler çoğunlukla böyle sorumlulukları almaktan kaçınıyorlar artık. Çevremizde gördüğümüz bir çok genç, gelir yetersizliğinden, parasızlıktan, ailesinin düğün yapmama gerekçelerinden evlenemiyorlar. Nesil çok farklı yerlere doğru savrulup gidiyor.
Her ne kadar şimdiki zamanda da aile bağlarında sağlamlığımızı iddia etsek de eski camlar bardak oldu gibi bir şey bu!..
Eskilere özencimiz hep var, olmaya da devam edecek. Bende eskilerin rahatsız ettiği tek şey anne babaların çocukları daimi olarak "adam yerine" koymamaları bir de o zamanların hep birlikte süren yaşamlarında evin oğlu bir şekilde dünyadan göçtüğünde eşinin yani gelinin yalnız bırakılması ters gelirdi. Bazı durumlarda tam tersine olsa da çoğu kez o gelin ya o evden yollanır, nereye nasıl giderse gitsin umursanmaz ya da berdel denilen olayla evin diğer erkek fertlerinin biriyle evlendirilmelerini kabullenilemez bir durum olarak görürdüm. Şimdilerde doğu illerimizin bazılarında hala var olsa da bana göre bu işin aile bağlarıyla, aile kıymetiyle hiç alakası bulunmamaktadır.
Bizlere aileyi toplumun bütünlüğünün ve sağlam-lığının temeli olduğu öğretilmiştir. Halâ da öyle olduğunu düşünürüz. Ancak günümüz Türkiye'sinde dünyada da olduğu gibi aileler ne kadar sağlam olsa bile bazı emperyalist güçler önce aileleri bölüp parçalamakta sonra da ülkeleri dağıtmaktadırlar. Bunların en çok uyguladıkları sistem bu. Ancak bizler her şeye rağmen aile birliğimizi ülke bütünlüğümüze eş değer tutarsak, ailemizin kıymetini de ülkemizin kıymetini de bilirsek inanıyorum ki hiçbir şekilde yılmayız, yıkılmayız.
Ailemizin kıymetini bilmeli ve her biriyle kopmamak şartıyla kenetlenmeliyiz. Dünyada ve hele hele Ortadoğu'da sabahtan akşama karışan ortalığı, değişen dengeleri gördükçe de bunun başka bir yolu olmadığını düşünmekteyim.