Önceki gün büyük bir dünya liderini aramızdan ayrılışının 86. yılında hüzünle andık. Hüzünle derken; onu gerçekten sevenler, eserlerinin değerini bilenler bu 10 Kasım’da ve her 10 Kasımlarda yüreğinde bir hüzün, boğazında düğümlenme ve gözleri yaşararak anarlar.
Atatürk’ü anlamak lazım. Atatürk’ü anlamak için de onu okumak, eserlerini incelemek, yaptıklarını irdelemek lazım.
Atatürk’ün en büyük eseri Cumhuriyet’tir. Cumhuriyet demokrasi demek, eşitlik demek, hak, hukuk, adalet demek. Cumhuriyet laiklik, çağdaşlık ve bilim demektir. Ülkemiz bir asırdır bütün şartlara rağmen ayakta ise bunun sebebi Büyük Önder Atatürk’ün ölümsüz eseri CUMHURİYET’tir.
Ülkemizde, ülkemizin kurucusunun eseri olan laik Türkiye Cumhuriyeti’nde yobaz düşünceli meczuplar onu kötülemekte, küfürler etmekte, hakaretlerini, kinlerini ara vermeksizin kusmaktadırlar. O’nu kötülemek, yaptıklarını silebilmek için tarihi bile değiştirecek kadar alçalan bu insanlara, yaptıklarına ilk zamanlarda kızsam da artık onları çok iyi anlıyorum.
Onlar, örümcek beyinli, vatan haini, istilacı, yobaz dedelerinin bu topraklardan kovulmasını, denize dökülmesini hazmedememenin sancısını çekmekteler. Bizler nankör insanlar değiliz, yapılanı görür, onun karşılığını da minnetimizle gösteririz. Bırakın onlar ne halleri varsa görsünler. Zaten Atatürkçü ve Cumhuriyet’çi Türk Gençliği’ni gördükçe onların ne kadar zavallı oldukları çok açık ortaya çıkıyor.
Önceki gün Atamızın ebedi istirahatgâhı olan Anıtkabir’deki o izdihamı görünce bu ülkenin kadirşinas halkı hiçbir zaman Atasına minnetinden vazgeçmeyeceğini anladım. Vazgeçmekte zaten nankörlük olmaz mı?..
Bir insan düşünün; gençlik yıllarında vatanı için, onu koruyup kollamak için asker olmuş, bu işinde de son derece başarı sağlamış, Çanakkale’de, Anafartalarda savaşlar kazanmış, her attığı bir adımı bin düşünerek atmış, sonunda da yok olmasını tamamlamak üzere olan bir ulusu ayağa kaldırarak ona bir CUMHURİYET hediye etmiş!...
Bunu kim yapar ki! Her şey elinde, “ben yaptım oldu” diyerek padişahlığını ilan etse, tek adam gibi tahta otursa ve günümüzde varlığını yitiren imparatorluk sistemini sürdürse kim ne diyebilir ki!
Oysa o, ülkesinde demokrasiyi inşa etmek için Cumhuriyeti seçmiş, “eşitlik” diyerek kadın haklarını uygulatmış, herkesin memleket idaresine katılabilmesi için “çoğulcu demokratik idare” için parlamenter sistemi yürürlüğe sokmuş eşsiz bir asker, mükemmel bir devlet adamı idi.
Atatürk ileriyi çok iyi gören öyle bir vatanseverdi liderdi ki, ülke güvenliğimiz için çok büyük önem arzeden Hatay ile ilgili kararında “Hatay benim şahsi meselemdir” diyerek bu günleri görmüş hatta ağır hastalığına rağmen “Hatay’ı almadan geri dönmem” diyerek bu konunun önemini vurgulamıştır.
Böyle bir Atanın evlatları olarak bize kalan sadece onun eserlerini yaşatmaktır. Mekanın cennet olsun büyük Atam. Rahat uyu, devrimlerinin bekçisiyiz.