Toplumun büyük bir bölümü, gençleri “DUYARSIZ” olmakla eleştiriyor. Bu eleştiri doğru değil!.. Z kuşağı; önceki nesillerden farklı bir davranış sergiledikleri için öyle algılanıyor. Bilinmesi gerekir ki yeni kuşağı anlamak; geleceği doğru okumakla mümkündür… “Telefon bağımlısı oldular, siyasetle hiç ilgilenmiyorlar, hiçbir şeyi kendilerine dert etmiyorlar” gibi eleştirileri hemen hemen her yerde duyuyoruz. Eleştirilerin, şikayetlerin biçimi değişse de sonuç değişmiyor. “Z kuşağı, dünyaya, sorunlarına karşı son derece duyarsız”. İnsanlardaki genel kanı şu an böyle. Halbuki durum böyle değil. Z kuşağı belki sokaklarda, meydanlarda değiller ama medya ile videolarla, tiktokla sorunlara çare arıyorlar. Demek istiyorum ki gençlerin izlediği yol yöntem farklı. Z kuşağı aslında sanıldığı gibi sessiz değil. İzledikleri yol değişik. Önceki kuşaklar gibi tepkilerini meydanlarda bildiri dağıtmak, duvarlara sloganlar yazmak suretiyle göstermiyorlar. Seslerini en kısa yoldan duyurmaya çalışıyorlar. Bu kuşak, talihsiz bir dönemde bulunuyorlar. Ekonomik sorunlar, işsizlik, barınma sorunu, aile problemleri, gelecek kaygısı gençleri bunaltmış, başlarını kaldıramaz hale getirmiştir. Bu kuşağın en belirgin özelliği değerlerinden asla taviz vermemesidir. Eski alışkanlıklara, katı kalıplara, baskılara karşı çıkmalarının sebebi bunlardır. Günümüzün kadın hakları, hayvan hakları; doğayı, havayı, suyu koruma görevleri gençlerin omuzuna yüklenmiş gibidir. Demek ki; yöntemler değişşe de duyarlılık değişmiyor. Z kuşağını anlamak için bizlere önemli sorumluluklar düşmektedir. Özellikle, bu kuşak hakkında önyargılı olunmamalıdır. Çünkü; bu çocuklarımız, sadece geleceği izlemekle kalmıyorlar, geleceğin planını inşa ediyorlar. Bu nedenle onları “duyarsız” olmakla eleştirmek onlara yapılan en büyük haksızlık olduğu gibi en büyük yanılgıdır. Gençlerimizin, son zamanlarda gösterdikleri yürekli, bilinçli eylemleri geleceğimiz açısından sevindirici, umut verici, takdire şayan hareketlerdir. Karamsar olmaya hiç gerek yoktur. Yeni kuşakla ilgili düşünceleri, sadece İstanbul, Ankara, İzmir için değil ülkenin tümü için de gururla keşke söyleyebilsek. Şu can alıcı soruyu kendimize sormak durumundayız: “Gençleri, gerçekten anlamaya çalışıyor muyuz; yoksa kendimize benzetmeye mi çalışıyoruz?” Aklımızdan çıkarmayalım ki ülkemizin geleceği için yeni kuşak; umudun ta kendisidir. Yeter ki biz, bunun bilincinde olalım. Necati ERTUĞRUL