Herkesin gözü önünde koskoca gemi batıyor. Kimsenin umurunda bile değil. “Batan geminin malları bunlar” diye geriye kalanlar da yağmalanıyor. Kimi umudunu bağlamış bir partiye, bir lidere, zengine, cemaate veya herhangi birine. Sırtını dönmüş bilime, güneşe, aya yıldıza, Mustafa Kemal Atatürk’e. Bel bağlamış geceye, cüceye, öcüye…
Beni nedir böyle sürükleyen kötü düşüncelere?
Hemen her gün kan dondurucu olaylar…
Çeteler, dinimizi sömürenler, kaçakçılar, hortumcular…
Cinayetler, ahlaksızlıklar, rezillikler, hırsızlıklar…
Haksızlıklar, hukuksuzluklar, ya benimsin ya kara toprak demeler…
Utanır olduk insanlığımızdan, yaşantımızdan…
Göz göre göre koskoca gemi batıyor, batırılıyor, çığırından çıktık iyice. Batan; uğruna binlerce şehit verdiğimiz ülkemiz, mukaddisatımız TÜRKİYE. Ne oluyor, elbirliği edip güzelim ülkemizi linç mi ediyoruz? Bu ne böyle yahu, vatandaşına umut, örnek olması gereken TBMM’de hergün kavga, dövüş, hakaretler. Belediye meclisi toplantılarında aynı rezaletlikler… Bunları vatandaşları için mi yapıyorlar, asla!. Ne için yaptıklarını siz söyleyin artık. Narin kızımızın dirisine, daha beteri ölüsüne yapılan rezilliklerden dolayı insanlığımızdan utanır hale geldik. Her gece firdimize gidiyor, uykularımız kaçıyor. Küçücük bir kız çocuğuna bu kadar işkence yapılmaz ki. Ailelerde olan katliamlar, harçlık için öz dedesini bıçaklamaktan çekinmeyen torunlar, çocukları önünde eşini kıtır kıtır doğrayan katiller...
Okul birincisi olmuş üç kız teğmeni aforoz etmek isteyen aklı evveller...
Yolda, sokakta suçsuz insanlara bıçak, silah doğrultan üşütükler. Benim yazamadıklarımı da siz ekleyin artık.
Kim ya da kimler toparlayacak bu vatanı?
“Önce vatan” diyen yok. Herkes; kendi geleceğini, iktidarını, çıkarını, kazancını, servetini düşünmekte. Çok da karamsar değilim doğrusu. Ama bu ülkeyi elbette demokrasiye gönül vermiş, yürekli, liyakatlı, kendi çıkarını değil; halkı için çalışan, namuslu, bilgili, görgülü, saygılı, makamının ağırlığını bilen siyasi kadrolar toparlayacak, batmakta olan gemiyi rotasına koyacaktır.
Türkiye’de yapılacak o kadar iş var ki… Önce güven ortamı tesis edilmeli. (Yokedilmeli demiyorum). Birlik ve beraberliğimiz sağlanmalı, insanlara; hepimizin iyi günde de kötü günlerde de birlikte yaşamak zorunda olduğumuzu öğretmeliyiz. Gidecek başka yerimiz olmadığını anlatmalıyız. Özellikle devlet kurumları siyasetten arındırılmalı, ekonomimiz; günü birlik kararlarla değil; kısa, orta ve uzun vadeli yapıya kavuşturulmalı, üniversiteler asli görevini yapmalı, adalet sistemi adil olmalıdır. İçinde bulunduğumuz coğrafyada çeşitli entrikalar çevrilmekte, bunun için çok uyanık olunmalı, her türlü senaryoya hazırlıklı bulunulmalıdır.
Sonuç olarak; kesinlikle birlik beraberliğimizi, kardeşliğimizi bozmamalı, bozmak isteyenlere de fırsat verilmemelidir. Balık baştan kokar, tuz kokarsa herşey kokar. Türkiye batarsa hepimizin batacağını aklımızdan çıkarmamalıyız.