İki dünya arasındaki kapıdır mezarlar. Adı geçince, yürekleri titretendir mezarlar. Hiç bitmeyen sessiz bir senfonidir mezarlar. Mezar; bir kitaptır. Yeter ki, insan gönül gözüyle bakabilsin, ruhuyla idrak edebilsin kabirleri. Mezar, taş kalpleri yumuşatan eğitim ocağıdır. Doğru kararların alınabileceği, ince duyguların değerlendirileceği berrak ve saydam yerlerdir mezarlar. Geçmişten geleceğe hatıraların depreştiği, sessiz ama acı göz yaşlarının döküldüğü imtihan yeridir. Boş, anlamsız gözlerle bakıp geçenlerin ardından dağları yankılandıran bir sesle; “Durun, nereye gidiyorsunuz, biz de sizin gibi bir zamanlar böbürlenerek buralardan geçip gidiyorduk. Mezarlıklardan hiç ders almamıştık. Aynı hataya siz de düşüyorsunuz” diye haykırıyorlardı. Duyan, anlayan var mıdır bilinmez.
Anlamını ve hayat gayesini yitiren kentlerin ve insanların yanında; en canlı, en diri ve en anlamlı şehirlerdir mezarlıklar. İnsanlar susunca konuşan yerlerdir mezarlıklar. Hele bir ziyaret edin de can kulağıyla bir dinleyin onları. Neler neler söylüyorlar sizlerin bilmediğiniz, aklınızdan bile geçirmediğiniz… Mezar taşları, üzerlerindeki toprak, diktiğiniz ağaçlar, çiçekler. Şahittirler tüm olup bitenlere. Minik yavrular ağlayarak; “Ben, henüz yaşıma bile girmemiştim, özledim annemi babamı, kardeşimi, beşiğimi diye bağırırlar. Çıkarın beni bu çukurdan deseler de kim duyar, kim anlar. Genç kızlar, yiğit delikanlılar, düşündükçe yürekler kanar. Ya anneler, babalar, yaşlılar, “Bize az bir süre verin de çocuklarımızı doya doya koklayalım da tekrar mezarımıza dönelim” derler yanık sesleriyle.
Mezardakilerin, her birinin ayrı ayrı öyküleri vardır, anlatmak isterler ama yutkunurlar da sesleri çıkmaz. Ama dışarıdakiler... Mezarlıkta olduklarını, birgün bu çukura gireceklerini düşünmezler. Dünya telaşasının içindedirler, alırlar, satarlar. İmam, “el fatiha” deyince uyanırlar. Geriye evlerine dönerler. Gözü yaşlı akrabalar kalır arkada.
Zahmet edip de bir gidelim bakalım mezarlıklara. Birgün “ben de katılacağım aranıza, bana neler anlatmak istersiniz” diye sorun bakalım. Kalplerinizi birleştirerek hasbihal edin. Meftalar, mezar taşları, servi ağaçları, mezar üstündeki çiçekler, komşu kabirler, böcekler… Size neler anlatacaklar neler. Can kulağı ile dinleyin gaipten, ta derinliklerden sesleri duymaya, anlamaya çalışın. Çalışın ki insan olduğunuzu hatırlayın. Ve ve, acilen ölüme hazırlanın.
.
Necati ERTUĞRUL