Eğitimle ilgili çoğu zaman farklı konularda tartışmalar olmuştur. Kimisi eskisi, kimisi yeni sistemi övmektedir. Bazılarına göre "Köy Enstitüsü" okuyan öğrenciler birer profesör gibi yetişmiştir, kimilerine göre bugünküler daha iyi eğitim-öğretim görmektedirler. Bana göre ise bir Köy Enstitüsü okuyan öğrenci profesördür. Buna karşın 60 kuşağı biraz daha iyi, 80 kuşağı onlardan bir tık zayıf ama bugün için öğretim gören gençler daha da zayıf yetişmektedirler. Yani sonuç olarak hep "gelen gideni aratır" olayında olduğu gibi zaman geçtikçe eğitim-öğretim zayıf hale gelmektedir.
Bizlere geçmişte "tiyatro izlemek bir kültürdür" diye öğretilmiştir. Zaman içinde ilçemize gelen tiyatro gösterilerini izlediğimizde eleştirdiğimiz bir çok konuda yazılar yazdık. Tiyatroya küçük çocukların getirilmesi bir yana, elinde sürekli haşır huşur yapan cins ambalajından çıkardığı cipsleri çatır çutur yiyen kocaman kocaman insanları, bir arka sırada sürekli çekirdek çitleyen "tiyatro seyircileri"ni çok yazdık. Ama bunların yöntemlerinde bir santim düzelmeye gitmediklerine de eminim.
Aradan çokça zaman geçti. İş Bankası yeni vizyona giren ve sponsor olduğu "Şampiyonlar" filmi için çocuklara ve vatandaşlara biletler dağıtarak satranç konusunu ele alan bu filmi izlemelerine olanak tanımış. Biz de bir fırsat yaratıp Uşak'taki sinemaya bu filmi izlemeye gittik. Ancak bin pişman olduk desek yeridir.
Sinema salonuna girdik, filmin başlama saati geldi. Ancak ne mümkün film başlasın. Çoğunluğu ilkokul çağındaki öğrencilerden oluşan ve aralarda büyük insanların az bulunduğu salonda sessizlik bir türlü sağlamadı. 10-15 dakika kadar geçtiğinde nihayet film başlayabildi. Ama gürültü-patırtı-curcuna bitmek bilmedi. Yani salonda ses sistemi biraz yüksek olmasa kimsenin filmden bir şey anlamasına imkan yok. Böyle bir durumda da sanırım büyük yaştaki seyircilerin çoğu salonu terk ederlerdi.
Kulaklarınızla duymasanız asla inanmazsınız ama 5-6 yaşındaki çocukların ağızlarından çıkan küfür ve argo kelimelerden dudaklarım uçukladı. Bir ara “susss!” falan desem de nafile...
Hadi küçük çocukları geçtim de büyük insanlar ve lise öğrencileri bile filmle ilgisini koparmış, elinde telefon saçma sapan videolar, anlamsız yazışmalarla güya sinemaya gelmiş film izliyor. YAZIK YAHU!...
Ara sıra sağa sola bakarak çocuklara üstü kapalı uyarılar yapsam da kesinlikle zerre kadar çözüm olmadı. Onca curcuna arasında nihayet filme ara verildi. Bu toplum böyle ne hale gelmiş!...
Yerimden kalktım, başta çocukları grup olarak getiren öğretmenlerine uyarıda bulunmak istedim. Ancak eminim ki bu uyarının karşılığında "çocuklar pek laf dinlemiyor ama yine de uyaralım" yerine; "sana ne kardeşim" sözünü duymamak için sinema sorumlusuna giderek durumu izah ettim. Kendisi de, "tamam beyefendi, ilgilenelim" demesine rağmen hiçbir şey yapılmadı. Yani tiyatro kültüründen sonra sinema kültürü de maalesef yok olmuş gitmiş.
Ben diyorum ki o çocukları sinemaya getiren ebeveynler veya öğretmenler bu çocukları hiç mi uyarmadılar?. "Yavrum, çocuğum sana gösterilen yere oturacaksın sessiz ve güzel bir şekilde filmi izleyeceksin. Daha sonra filmle ilgili düşüncelerinizi soracağım" deseler durum farklı olmaz mıydı?..
Diğer taraftan çocukları salona getirip bırakıp dışarı lobiye gidenlerin ara sıra gelip bu çocukları kontrol etmeleri gerekmez miydi?
Neyse, ne desek boş. Yıllarca "öğretim ailede, eğitim okulda başlar" sözleri de hükmünü kaybetmiş gibi. Çünkü topluma bir tiyatro, sinema kültürünü bile öğretemeyen eğitim sisteminden ne beklersiniz ki?...