Özü ağaç yani kereste olan ve hamur durumuna getirilmiş çeşitli bitkisel maddelerden yapılan, yazı yazmaya yarayan baskı yapılan, bir şey sarmaya yarayan kuru ince yaprak. Birinci, ikinci ve üçüncü hamur diye sınıflandırdığımız, aydınger, bristol ve pelür cinsleri olan kağıt PAPİRÜS olarak bilinir. Üzerine yazılıp çizilerek bilgilerimizi kaydetmeye yarayan çok faydalı bir cisimdir. Matbaanın icadıyla da okumanın, medeniyetin, çağdaşlığın, eğitimin ve gelişmenin en önemli unsuru olan bir nesnedir kağıt.
Dünyada ilk olarak ÇİN’de bambodan yapılmış daha sonra ağaç ve şeker kamışından üretilmiştir. Bilimin, teknolojinin gelişmesindeki etkisinden dolayı, belki de tarihte en önemli buluşlardan biridir. Bilgileri arşivlerde saklamaktaki kolaylık sayesinde insanlık tarihi gelecek nesillere daha çok belge bırakabilmektedir.
Bu son derece önemli malzeme olan kağıdı kısaca böyle tanıştırdıktan sonra şimdi gelelim yaşamımızdaki kağıda. Doğumdan ölüme hayatımızın her alanında yararlandığımız KAĞIT vazgeçilemeyecek bir nesnedir. Yaşamımızı sürdürmek için her ne kadar ekmek su ve havaya ihtiyacımız varsa en az onlar kadar kağıda da ihtiyacımız vardır.
Düşünün cebimizde ekmek taşımayız, belki su bulundurmayız ama mutlaka bir kağıt parçasının bulunmasını sağlarız.
Kağıtla birebir doğduğumuzda biz temas etmemiş olsak da ebemizin hazırladığı doğum tutanağı sayesinde yaşamımıza kağıt girmiş olmaktadır. Ve de yaşamın sonunda verilen defin tutanağı ile vedalaşmış olmaktayız. Aradan geçen tüm yaşam süremizce kağıt her an bizimle beraber varlığını sürdürmektedir.
Ekmek kadar su kadar bizimle içiçe olan kağıt ile elbette bizler bazı insanlara göre daha çok haşır neşir olmaktayız. Öncelikle okul hayatımız boyunca defter ve kitapları yanımızdan hiç ayırmadık. Okulumuz bitince de mesleğimiz gereği kağıt bizim yaşam biçimimiz oldu. Öğretmenlik yaptığımız yılları kağıtla yatıp kağıtla kalkarak devam ettirdik. Ve gazetecilik yaptığımız süre zarfında yediğimiz kağıt, içtiğimiz kağıt oldu neredeyse. Kağıdın kokusu burnumuzun dibinden hiç ama hiç eksik olmadı. Her ne kadar DİJİTAL ortama doğru yol alsakta KAĞIT varlığını korumaya devam edecektir. “Söz gider yazı kalır” demişler atalarımız. İllaki kağıt olacak.
Rahmetle anıyorum ÖZAL’ı. “Formaliteyi kaldıracağım” dedi ve o günden sonra kağıt kullanımı bir kat daha fazlalaştı. Aslında ülkelerin medeniyet seviyeleri kullanılan kağıt ile doğru orantılıdır. Kim ki kağıt kullanımını azaltır ya da yok etmeye çalışırsa bilin ki medeniyet gerilemeye yön tutmuş demektir. Ve bu kadar çok kullanılan kağıt eğer kendi ülkenizde üretilemiyorsa işte o zaman sizdeki sıkıntılar en üst noktaya çıkar. Bu cennet ülkemizde her türlü bitkinin ve ağacın yetiştiği bu canım ülkede kağıt üretimi sonlandırılmış ise tehlike her zaman kaçınılmazdır. Cumhuriyet ile yaşıt kağıt fabrikalarımız ne yazık ki kapatıldı. Ülkemiz kağıt yönünden dışa bağımlı hale geldi ve sonrasında fiyatı en çok yükselenler arasına KAĞIT’ta giriverdi. Üstelik her an bulunmama ihtimali de var.
Yaşanan DOLAR krizi sonrasında adından en çok bahsedilen bizim sektörümüzün ham maddesi kağıt oldu. Dolara endeksli olarak fiyatı en yüksek seviyelere çıkan kağıt fiyatlarına erişmek mümkün olmadı. Dolayısıyla gazetelerimiz basacak kağıt bulmakta zorlandık ve de artan fiyatlarla baş edebilmemiz güç hale geldi. Hani şunu söylemiyoruz.. “Amannn.. artarsa artsın. Biz kaça alırsak ona göre de satarız” demek istemiyoruz. Toplumun bu gazeteyi ucuza okuması ve herkesin okuması için maliyetinin uygun olması gerekmektedir. Okumazsak bir çok şeyden mahrum oluruz.
İşin doğrusu çok okuyan bir millet değiliz. Ancak bunu da geliştirmek için daha gayretli olmaya ihtiyacımız var.
GAZETELER şu günlerde kağıt sıkıntısını ve artan maliyetlerini azaltabilmenin derdini çekiyor. Konu ile ilgili olarak içinde bulunduğumuz TÜRKİYE GAZETECİLER FEDERASYONU sorunlarımızı içeren bir dosyayı yetkilere sundular. Bir şey çıkar mı bilemiyorum. Çok ümitli değilim ama umutlarımı da yitirmiş değilim. Elbette bir çaresi bulunacak. Bulunmalı da zaten. Öyle karamsarlığa düşüp cepheyi terk etmek olmaz. Mücadele yaşamımızın her anında mutlaka olmalı..
Bizler birey olarak, yaşamımızda kağıt kullanımı konusunda daha dikkatli olup israftan kaçınmak için bir takım önlemler alabiliriz. Alacağımız basit önemler ile hem kendimize hem ülkemize küçük küçük katkılar yaparak ekonomiye de katkı sağlayabiliriz. Mesela silgi kullanmayı alışkanlık haline getirebiliriz. Öğrencilik yıllarımızda samanlı kağıtları kullanırken yaptığımız hataları silmek için ne kadar gayret gösterirdik. Şimdi o kadar dirençli değiliz. Yanlış oldu kırıştır at. Beğenmedim salla çöpe. Her taraf kağıt doldu yak. Olmuyor israfçıyız. Bundan bir an önce kurtulmalıyız.
Son günlerde daha çok dikkatimi çekiyor. Kağıt toplayıcılar ve de özellikle yabancılar. Gece gündüz demeden kağıt ve atık topluyorlar. Bunların yaşamımıza yeniden kazandırılması çok harika bir olgu. Onlara belki farklı gözle bakıyoruz ama sağladıkları kaktı yadsınamaz. Ülkemiz yamalı elbise giymeye, eskileri tamir etmeye, atıkları değerlendirmeye önem vermesi gereken bir ülkedir. Tabii ki her şey üretecek toprağımız var ama yaşam biçimimize İSRAFTAN kaçınmayı eklemeliyiz. İktisatlı olmaya, ekonomik yaşamaya gereksinimimiz var.
Haydi o zaman yaşam biçimimize yeni BEYAZ bir sayfa açalım. Yaşadığımız sıkıntılardan elbirliği içinde kurtulmanın yollarını bulalım. Bir kağıt parçası deyip küçümsemeyelim TUTUMLU olalım. İSRAF’tan kaçınalım. Daha çok üreten ve bilinçli tüketen bir toplum olma yolunda emin adımlarla yürüyelim ilerleyelim. YÜKSELELİM HAYDİ.