Trafikte sukûnet her zaman kötü sonuçları önler. Acelecilik olumsuz sonuçlar doğurur. Zaten atalarımız “acele eden ecele gider” demişler. Eskiden tek şeritli yollarda ölümle sonuçlanan büyük kazalar hatalı sollamada acelecilik yüzünden olmuştur. Bugün için ehliyet almak ne kadar zorlaşsa da, gerçek beceri ve haketmeye dayansa da ehliyeti alan kişi trafiğe çıktığında kuralları hiçe sayabilmektedir. Her ne hikmetse kendilerini yolların sahibi sayabilmektedirler. Bir kavşağın önüne gelmişsiniz, sola döneceksiniz ve sinyaliniz yanıyor. Karşınızdan aheste aheste gelen sürücü, tam kavşağa geldiğinde önünüzden geçerek size göre sağa dönüyor. Şey gibi (!) gözünüzün içine baka baka geçip gidiyor. Oysa önceden sinyalini verse hem sizi bekletmeyecek, hem de trafik düzene girecek. Ehliyet almak kolay, araç kullanmak marifettir. Bir de trafik lambalarında beklemek var ya! Zaten 20-25 saniye süreniz var. Önünüzde sadece 4-5 araç var ve size sıra geldiğinde kırmızı yanıveriyor. Çünkü, en öndeki sürücü sanki basmış parayı, yolları satın almış. Yeşil yanıyor; ya telefonla konuşuyor, ya sohbet ediyor, ya da sağa sola bakınıyor. Kendisi yürüyene kadar on saniye geçiyor ve arkasından ancak 2-3 araç geçebiliyor. Vatandaş hem arkasındakileri sinir ediyor, hem haklarını gas pediyor. Bir de yolun orta yerinde durup sohbet eden ve bir dükkana girip alışveriş edenler var. Arkasında biriken araçları, aksayan trafiği düşünmeden. Bazı mecburi durumlar haricinde bunlar da resmen trafik magandası sınıfında yer alırlar. Ve hiç birisi diğerlerini düşünmezler. Eeee! Sürücülük zor zenaat..