Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

Avni Erdal Sarıoğlu
Köşe Yazarı
Avni Erdal Sarıoğlu
 

HUKUKİ ADALET Mİ İLAHİ ADALET Mİ?

Duyuyoruz, görüyoruz, yaşıyoruz. İçinde bulunduğumuz bu çağda da ne yazık ki gördüklerimize kahroluyoruz. Geçirdiğimiz üç gün içinde yaşanılan iki olaydan birine üzüntüden kahrolduk, diğerine de sinirden. İzmir'de, Selçuk'ta evdeki çıkan yangın sonucu hayatını kaybeden 5 masum çocuk hayattan koparıldı. Yokluk, cehalet, ihmal... Adına ne derseniz deyin 5 minik can; senin, benim yaşadığımız bu hayatı yaşayamayan göçtü gitti bu dünyadan. Sizleri bilmem ama ben bu olayı televizyondan izlerken gözlerim yaşardı, boğazım düğümlendi. Evde üzerle-rinden kilitlenen 5 kardeş, elektrikli sobanın devrilmesiyle çıkan yangından kurtulamayarak can verdiler. Hangi akıl yanan elektrikli sobayı açıp çocuklarının üzerinden kapıyı kilitleyerek evden ayrılıp gider. Elbette bir çok insan böyle bir hayata düşmez. Düşerse de böyle acı bir sonuçla karşılaşması ihtimalini göze alması gerekir. Bu arada İzmir'deki bu facianın ardından bir kötü haber de Antalya'dan geldi. İran uyruklu 33, 36 ve 44 yaşlarındaki kardeşlerin evde yaktıkları mangaldan zehirlenerek öldüğü iddiası apayrı bir muamma! Bu arada bir de ülke gündeminde önemli bir ses getiren bir haber vardı. Hepimizin tanıdığı ünlülerin başrolde olduğu sanal kumar iddiasıyla gözaltına alınmalarını izledik. Özellikle 2 ünlü simanın polislerce karakola götürülmeleri sahnelerine eleştiri yağdı. Sanal kumar operasyonunda sanat dünyasındaki 2 ünlünün telefonla aranıp bu konuyla ilgili karakola davet edildikleri iddia ediliyor. Zira gözaltına alınırken sanatçının 2 güvenlik görevlisinin koluna girerek karakola gittiğini bütün Türkiye izledi. Sanki polisler bu sanatçıları değil de sanatçılar polisleri sorguya götürüyor!... Her bir ayrıntıyı kenara bırakalım. İzmir'de can veren 5 kardeşin cezaevindeki babalarının özel izinle yavrularının cenazsine getirilmesi ve bu ortamda acılı babanın elleri kelepçeli çocuklarının taputlarına sarılması vicdanları yaraladı. Sonrasındaki kelepçelerin çözülmesinin sebebini ise sayın bakan açıkladı. "Acılı babayı o şekilde görünce telefona sarıldım ve ellerindeki kelepçenin çözülmesi talimatını verdim" dedi. Tabii ki güzel bir davranış ancak bu durum neden buralara kadar getiriliyor onu da anlamış değilim. Şimdi asıl meseleye gelelim. İki olay var, birisinde ünlüler-zenginler, arkası güçlü insanlar var. Suç işledikleri iddiasıyla karakola elele-kolkola, güle oynaya geliyorlar. Diğerinde ise 5 dünya tatlısı çocuğunun cenazesine eli kelepçeli gelen acılı bir baba... Acaba o da zengin ve tanınmış olsaydı aynı şekilde mi getirilirdi? Bu arada siyasi çevreler de insanların oylarıyla göreve seçilmiş bir belediye başkanının sabaha karşı evi basılarak apar topar gözaltına alınmasıyla, sanat çevresinden birilerinin telefonla aranarak neredeyse rica minnet nasıl karakola götürülmelerinin kıyaslanmasını ve vicdanen değerlendirilmesini istediler. Hadi siyasi çevrelerin isteğini bir kenara bırakalım da diğer iki olayı gerçekten vicdani duygularla şöyle bir değerlendirelim. Ben şahsen bu işlerin ilahi adaletle mi, hukuki adaletle mi çözüleceğini merak ediyorum. Bu durum; adaletin-yasaların eksiği mi, uygulayıcıların-hukukçuların insifiyati mi yoksa paranın-şöhretin-siyasetin gücü mü? İstatistikler farklı gösterse de bizler adalete güvenimizi devam ettirmek istiyoruz. Yani "SUÇLU"nun parasına göre, "GARİBİN" suçuna göre muamele görmesinin yanlış olduğunu söylemek istiyoruz. Yargı mensuplarımızın mesleklerini paraya, şöhrete ve siyasete göre değil de yasalara ve yaslandıkları adil vicdanlarına göre yapmalarını istiyoruz.
Ekleme Tarihi: 15 Kasım 2024 - Cuma

HUKUKİ ADALET Mİ İLAHİ ADALET Mİ?

Duyuyoruz, görüyoruz, yaşıyoruz. İçinde bulunduğumuz bu çağda da ne yazık ki gördüklerimize kahroluyoruz. Geçirdiğimiz üç gün içinde yaşanılan iki olaydan birine üzüntüden kahrolduk, diğerine de sinirden.
İzmir'de, Selçuk'ta evdeki çıkan yangın sonucu hayatını kaybeden 5 masum çocuk hayattan koparıldı. Yokluk, cehalet, ihmal... Adına ne derseniz deyin 5 minik can; senin, benim yaşadığımız bu hayatı yaşayamayan göçtü gitti bu dünyadan.
Sizleri bilmem ama ben bu olayı televizyondan izlerken gözlerim yaşardı, boğazım düğümlendi. Evde üzerle-rinden kilitlenen 5 kardeş, elektrikli sobanın devrilmesiyle çıkan yangından kurtulamayarak can verdiler. Hangi akıl yanan elektrikli sobayı açıp çocuklarının üzerinden kapıyı kilitleyerek evden ayrılıp gider. Elbette bir çok insan böyle bir hayata düşmez. Düşerse de böyle acı bir sonuçla karşılaşması ihtimalini göze alması gerekir.
Bu arada İzmir'deki bu facianın ardından bir kötü haber de Antalya'dan geldi. İran uyruklu 33, 36 ve 44 yaşlarındaki kardeşlerin evde yaktıkları mangaldan zehirlenerek öldüğü iddiası apayrı bir muamma!
Bu arada bir de ülke gündeminde önemli bir ses getiren bir haber vardı. Hepimizin tanıdığı ünlülerin başrolde olduğu sanal kumar iddiasıyla gözaltına alınmalarını izledik. Özellikle 2 ünlü simanın polislerce karakola götürülmeleri sahnelerine eleştiri yağdı.
Sanal kumar operasyonunda sanat dünyasındaki 2 ünlünün telefonla aranıp bu konuyla ilgili karakola davet edildikleri iddia ediliyor. Zira gözaltına alınırken sanatçının 2 güvenlik görevlisinin koluna girerek karakola gittiğini bütün Türkiye izledi. Sanki polisler bu sanatçıları değil de sanatçılar polisleri sorguya götürüyor!...
Her bir ayrıntıyı kenara bırakalım. İzmir'de can veren 5 kardeşin cezaevindeki babalarının özel izinle yavrularının cenazsine getirilmesi ve bu ortamda acılı babanın elleri kelepçeli çocuklarının taputlarına sarılması vicdanları yaraladı. Sonrasındaki kelepçelerin çözülmesinin sebebini ise sayın bakan açıkladı. "Acılı babayı o şekilde görünce telefona sarıldım ve ellerindeki kelepçenin çözülmesi talimatını verdim" dedi. Tabii ki güzel bir davranış ancak bu durum neden buralara kadar getiriliyor onu da anlamış değilim.
Şimdi asıl meseleye gelelim. İki olay var, birisinde ünlüler-zenginler, arkası güçlü insanlar var. Suç işledikleri iddiasıyla karakola elele-kolkola, güle oynaya geliyorlar. Diğerinde ise 5 dünya tatlısı çocuğunun cenazesine eli kelepçeli gelen acılı bir baba... Acaba o da zengin ve tanınmış olsaydı aynı şekilde mi getirilirdi? Bu arada siyasi çevreler de insanların oylarıyla göreve seçilmiş bir belediye başkanının sabaha karşı evi basılarak apar topar gözaltına alınmasıyla, sanat çevresinden birilerinin telefonla aranarak neredeyse rica minnet nasıl karakola götürülmelerinin kıyaslanmasını ve vicdanen değerlendirilmesini istediler.
Hadi siyasi çevrelerin isteğini bir kenara bırakalım da diğer iki olayı gerçekten vicdani duygularla şöyle bir değerlendirelim. Ben şahsen bu işlerin ilahi adaletle mi, hukuki adaletle mi çözüleceğini merak ediyorum. Bu durum; adaletin-yasaların eksiği mi, uygulayıcıların-hukukçuların insifiyati mi yoksa paranın-şöhretin-siyasetin gücü mü?
İstatistikler farklı gösterse de bizler adalete güvenimizi devam ettirmek istiyoruz. Yani "SUÇLU"nun parasına göre, "GARİBİN" suçuna göre muamele görmesinin yanlış olduğunu söylemek istiyoruz. Yargı mensuplarımızın mesleklerini paraya, şöhrete ve siyasete göre değil de yasalara ve yaslandıkları adil vicdanlarına göre yapmalarını istiyoruz.
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.