Bizler de dahil bütün insanoğlu doğduğu günden bu yana ömrünü hep hayaller, umutlar ve bunlara ulaşmak için uğraş ve çaba ile geçiriyor. Kimisi hayatını mutlu ve mesut, kimisi de devamlı uğraş ve çabalamayla geçirip gidiyor. Hayatını böyle tamamlıyor.
Son yıllarda dünyamız nüfus artışıyla birlikte daha karmaşık ve çekilmez bir hal aldı. 2024 yılı çok beklentilere gebe başladı ve öyle de son buldu. 2025 yılında da pek bir şey değişmedi. Yaşam koşulları zorlaştıkça insanlar çeşitli çareler üretmeye ve bunları hayata geçirmeye çalışıyorlar.
Geçen 2023 Genel ve 2024 Yerel Seçimlerinde beklentiler tavan yapmıştı ama o da “fos” çıktı. Oy uğruna adaylar ve partiler akla, hayale gelmedik taleplere cevap vermek için; çeşitli vaadler ve sözler verdiler. Ama bunların gerçekleşme oranına bakmak lazım. Mesela; EYT vardı. Emeklilikte yaşa takılanların beklentileri kısman gerçekleşti. Ama 1 güne takılıp 17 yıl bekleyecek olanlar çıktı ortaya. Yasa yapılırken genel durum iyi incelenmemiş olmalı ki, sonuçtan memnun olanlar kadar olmayanlar da vardı. Yani ortaya çok da adil olmayan bir sonuç çıktı.
Emekli çalışanlar intibak bekliyordu, sonuç boş çıktı...
16 bin lira maaş alan emeklilerin maaşları enflasyona göre ayarlanıyordu ama yapılan zamlar piyasa koşullarını karşılamaktan çok uzak kaldı.
Alım gücü iyice düştü. Büyük şehirlerde yaşayan ve evi olmayan emeklilerin hali çok perişan.
Üçüncü yılını dolduran ve 11 ilimizi etkileyen asrın felaketi olarak gösterilen deprem felaketinden sonra yapılan çalışmalar beklentileri karşıladı mı belli değil. Tartışmalı tarafları ve uygulamalarının olduğu belirtiliyor. En önemlisi yapılan çalışmaların şeffaflığı ve denetime açıklığı tartışılıyor. Tabii afetler ve deprem için alınan tedbirlerin yetersizliği göz önünde iken; merkezi hükümet ile yerel yönetimler arasındaki uyumsuzluk bunu had safhaya çıkarıyor ve vatandaşları bezdiriyor. Bu konuda bütüncül bir yasa ve görev tanımı yapılması, acilen yürürlüğe konulması şart. Yoksa “afet ve felaketlere en iyi biz müdahale ettik” diye övünmenin bir faydası yok. Afetleri önleyici tedbirleri baştan almamız lazım. Örnek istiyorsak Japonya yeter. Bu konuyu siyasi malzeme yapmaya gerek yok!...
İNSANI YAŞAT Kİ DEVLET YAŞASIN
Kurumlar, liyakat sahibi, tecrübeli, planlı, programlı ve çalışkan kişilere ve ekiplere emanet edilmelidir.
Günübirlik yasa, kararname ve düzenlemelerle devlet yönetilmez. Bu; güven, istikrar ve sürdürülebilirlikten uzak olduğu için sonuçları da buna göre olur. Denenmişleri tekrar denemenin ülkeye büyük yükleri var. Mali yönden ülkenin çektiği sıkıntının sebebi bence budur.
Geçtiğimiz ekim ayından bu yana ülke gündemi çözüm süreci veya barış süreci gibi konularla değiştirildi. Ülkenin gerçek sorunları gündemleri arkaya atıldı. Bu da ülkeyi mehter takımı gibi “iki ileri bir geri” misali bir durumu yani oyalama ile yönetmeye çalışıyorlar. Sonuçlarını bizler birkaç yıl sonra görürüz.
Dünya gündemi çok hareketli ve hızlı. Amerikan seçimlerinde Trump’un kazanacağı öne sürülüyordu ve öyle olmuştu. Suriye konusu gündeme düştü. Suriye bir çakmak çakmadan teslim edildi. Esat Rusya’ya sığındı. Terör örgütleri de Amerika, İsrail ve Rusya’nın kontrolünde Suriye’yi teslim aldı. Terör örgütü lideri geçici cumhurbaşkanı oldu. Bu günlerde de Suriye yeni rejimiyle 1. yılını kutluyor. Suriyelilerin bundan haberi var mı, bilmiyorum!...
Hadi hayırlısı bakalım!..
Suriye sınırındaki devletler böylece ayıyla aynı çuvala girmiş oldu.
Bunlar bana bir hikayeyi hatırlattı. Köyün birinde bir ağa varmış. Ağanın bir eşeği, bir de köpeği varmış. Köpek her gün yer, içer yatarmış. Eşek ise her gün tarlaya gider gelir, ağır yükler taşırmış. Bir gün akşam olunca köpek eşeğe demiş ki;
- “Ben senin yerine olsam bir gün durmam kaçarım. Senin işin çok zor!”..
Eşekte;
- “Bir beklentim var, onu bekliyorum”.
Günler, aylar, yıllar geçmiş ama eşek ağadan yana beklemeye devam etmiş!..
Hala da bekliyormuş...
