A. Erkin Sarıoğlu
Köşe Yazarı
A. Erkin Sarıoğlu
 

SONA DOĞRU

Bu gün karmaşık düşüncelerle yazıma başla-dım. Ne yazsam nereden başlasam diye oldukça zorlandım. Oysa ülke gündeminde öyle çok olaylar yaşanıyor ki birini yazıp ötekini yazmamakta kararsız kalıyorum. İşte tama bu sırada koskoca bir yılın son günlerine geldiğimizin farkına vardım. Zaman ne kadar hızlı geçiyor diye düşündüm. Aylar aydırım gibi yıllar yıldırım gibi geçiveriyor. Bazen geçmişi şöyle bir gözden geçiriyorum da inanın nasıl bu günlere ulaştığımızı akıl erdiremiyorum. Ama gerçek olan da şudur ki artık hızla sona doğru geliyoruz. Kalanları iyi değerlendirmek, hayatın tadına varmak ve yaşayabildiğimiz kadar yaşamak gerek. İlk başta kafamı en çok kurcalayan şu daha 18'ine girmemiş gencecik körpecik birinin darağacına gittiği günü anımsamak içimi acıtıyor. Nasıl kıydınız, nasıl içinize sindirdiniz. İnanamıyorum. Yaşı on sekize değmemiş bir gencin yaşını büyütüp darağacına yollamak nasıl bir merhamet nasıl bir insanlıktır. Anlamakta zorlanıyorum. Ortadoğu kaynıyor, İsrael saldırıyor, Amerika etrafına salyalar saçarak saldırıyor bir yandan BARIŞ havarisiyim diye barım barım bağırarak ülkeleriin arasını yapıyor öte yandan savaş naraları atıyor hangisi doğru anlamakta zorlanıyorum. Rusya Ukrayna hala durulmuş değil. Saklı gizli birbirini dürtüklüyor arada gemilere ateş açılıyor. Anlamakta zorlanıyorum. Biz ise terörsüz TÜRKİYE diye başladığımız uzun yolculukta engelleri aşmakta hız alamıyoruz. Ya birileri samimi değil yada birileri işimize taş koyuyor. Oturup kısa sürede bir sonuca ulaşılsa ne kadar güzel olur değil mi? Herkes açık seçik fikrini ortaya koysa da en verimli en doğru yol bulunuverse... Her zaman aynı sancıyı yaşayıp geliyoruz. Yıl sonuna doğru Asgari ücret belli olacak ve çalışanlar yeni yılda ona göre ücret alacaklar. Hal böyle iken haftalar süren bir toplantılar sinsilesi alınamayan sonuçlar sen ne diyorsun ben şöyle diyorum diye zamanı boşa harcayarak yıl sonuna geliniyor ve aslında kabul görecek rakam belliyken sanki uzlaşılmış gibi bir çok insanı mutlu etmeyen son. Başarıymış gibi ortaya atılıveriyor. Memur ve emekli maaşlarında da durum farklı değil. Zaman içinde tepelere tırmanan ENFLASYON maaşların belirlemesinde yararlı olacağı günlerde burun üstü düşüveriyor. Ve bizler elimiz hamur karnımız aç ortalık yerde kalakalıyoruz. İşin daha kötüsü sosyal medya memur ve emekli maaşlarını dakikası dakikasına hesap edip ortalık yere serince, mübarek esnafımız da ürünlere usuldan usuldan zam yapmaya başlıyorlar. E hadi hayırlı olsun maaşlarınız zam geliyormuş, söylemleriyle sanki bizi sevindiriyorlarmış gibi acıtmadan mallara ufak ufak takviyeler yapıyorlar. Bir de iş sonlanınca yapılan zamlarla aldığımız ama ile ürünlere yapılan zamlar birbirini götürüyor. Bize yine SIFIR kalıyor. Ne çare ki resmi makamlarda zamları acımasız şekilde yapmaya devam ediyorlar. Maaş artışları %15-20 civarındayken kiraya %35 yada tüm resmi ödemelere neredeyse %50'ye yakın zam yapılıyor. Tamam anladık. Devletimize para gerekli de, bize gerekli değil mi? Biz insanca yaşayamadıktan sonra devletimizi nasıl yaşatalım. Telefon şirketleri ayrı bir alem... Hangisine baksanız sistem aynı... Sözleşmemizin bitmesine aylar varken şimdiden bizi kafeslemenin yollarını arıyorlar. Ve öyle tekliflerle geliyorlar ki akıllara zarar 150 TL’lik ödememiz için yeni teklife 110 liradan başlayıp 400'e iniyorlar. Be hey müslüman ben 150 TL’yi tüketemiyorum. Yüzde yüz zam yapsan bile 300 eder nereden çıkarıyorsun dört yüzü. Üstüne üstlük ben zaten 200-300 dakikalık bir kullanıma zor ulaşıyorum. Bana 1000-1500 dakika niye zorla satmaya çalışıyorsun. Elektrik pahalı ama kullandığım kadar ödüyorum, su pahalı ama kullandığım kadar ödüyorum, doğalgaz pahalı ama param kadar yakabiliyorum da neden telefonu kullandığım kadar ödemiyorum? Neden beni kullanmaya mecbur ediyorsunuz? Neden Eyyy. Bizi yönetenler lütfen buna da bir el atın. Bu telefon operatörlerine bir DUR deyin... Yıllardır aynı operatörde kalana opsiyon yok dışarıdan gelene imkanlar açık. Böyle bir sistem olur mu? İnsan devamlı müşterisini niye mağdur eder ki... İnsanda biraz UTANMA olmaz mı? Her ne kadar utanmıyorum deseler de... Futbol içler acısı. TFF  Ne yapıyor ne yapamıyor belli değil. Bir çok hakem sporcu ve yönetici yanlış yollara sapmışken DOĞRU bir çözüm bulunamadı. Federasyon baştan ayağa tazelenmeli. Tarafsız bağımsız ve tertemiz insanlar yönetimlerde yer almalı. Takım başarısız. Antrenör gider yenisi gelirse hemen başarı gelebilir mi... Yani takım baştan ayağa yenilenmeli...  Gerekirse her şey silbaştan yapılabilmeli. Yoksa Ali gider Veli gelir aynı hamam aynı tas. Yazmakta zorlanacağım gibi geldi ama bakın içimde bunlar vardı ve sizlerle paylaştım. Güzel günlere birlikte ulaşalım.
Ekleme Tarihi: 17 Aralık 2025 -Çarşamba

SONA DOĞRU

Bu gün karmaşık düşüncelerle yazıma başla-dım. Ne yazsam nereden başlasam diye oldukça zorlandım. Oysa ülke gündeminde öyle çok olaylar yaşanıyor ki birini yazıp ötekini yazmamakta kararsız kalıyorum.
İşte tama bu sırada koskoca bir yılın son günlerine geldiğimizin farkına vardım. Zaman ne kadar hızlı geçiyor diye düşündüm. Aylar aydırım gibi yıllar yıldırım gibi geçiveriyor. Bazen geçmişi şöyle bir gözden geçiriyorum da inanın nasıl bu günlere ulaştığımızı akıl erdiremiyorum.
Ama gerçek olan da şudur ki artık hızla sona doğru geliyoruz. Kalanları iyi değerlendirmek, hayatın tadına varmak ve yaşayabildiğimiz kadar yaşamak gerek.
İlk başta kafamı en çok kurcalayan şu daha 18'ine girmemiş gencecik körpecik birinin darağacına gittiği günü anımsamak içimi acıtıyor.
Nasıl kıydınız, nasıl içinize sindirdiniz. İnanamıyorum. Yaşı on sekize değmemiş bir gencin yaşını büyütüp darağacına yollamak nasıl bir merhamet nasıl bir insanlıktır. Anlamakta zorlanıyorum.
Ortadoğu kaynıyor, İsrael saldırıyor, Amerika etrafına salyalar saçarak saldırıyor bir yandan BARIŞ havarisiyim diye barım barım bağırarak ülkeleriin arasını yapıyor öte yandan savaş naraları atıyor hangisi doğru anlamakta zorlanıyorum. Rusya Ukrayna hala durulmuş değil. Saklı gizli birbirini dürtüklüyor arada gemilere ateş açılıyor. Anlamakta zorlanıyorum.
Biz ise terörsüz TÜRKİYE diye başladığımız uzun yolculukta engelleri aşmakta hız alamıyoruz. Ya birileri samimi değil yada birileri işimize taş koyuyor. Oturup kısa sürede bir sonuca ulaşılsa ne kadar güzel olur değil mi? Herkes açık seçik fikrini ortaya koysa da en verimli en doğru yol bulunuverse...
Her zaman aynı sancıyı yaşayıp geliyoruz. Yıl sonuna doğru Asgari ücret belli olacak ve çalışanlar yeni yılda ona göre ücret alacaklar. Hal böyle iken haftalar süren bir toplantılar sinsilesi alınamayan sonuçlar sen ne diyorsun ben şöyle diyorum diye zamanı boşa harcayarak yıl sonuna geliniyor ve aslında kabul görecek rakam belliyken sanki uzlaşılmış gibi bir çok insanı mutlu etmeyen son. Başarıymış gibi ortaya atılıveriyor.
Memur ve emekli maaşlarında da durum farklı değil. Zaman içinde tepelere tırmanan ENFLASYON maaşların belirlemesinde yararlı olacağı günlerde burun üstü düşüveriyor. Ve bizler elimiz hamur karnımız aç ortalık yerde kalakalıyoruz. İşin daha kötüsü sosyal medya memur ve emekli maaşlarını dakikası dakikasına hesap edip ortalık yere serince, mübarek esnafımız da ürünlere usuldan usuldan zam yapmaya başlıyorlar. E hadi hayırlı olsun maaşlarınız zam geliyormuş, söylemleriyle sanki bizi sevindiriyorlarmış gibi acıtmadan mallara ufak ufak takviyeler yapıyorlar. Bir de iş sonlanınca yapılan zamlarla aldığımız ama ile ürünlere yapılan zamlar birbirini götürüyor. Bize yine SIFIR kalıyor.
Ne çare ki resmi makamlarda zamları acımasız şekilde yapmaya devam ediyorlar. Maaş artışları %15-20 civarındayken kiraya %35 yada tüm resmi ödemelere neredeyse %50'ye yakın zam yapılıyor. Tamam anladık. Devletimize para gerekli de, bize gerekli değil mi? Biz insanca yaşayamadıktan sonra devletimizi nasıl yaşatalım.
Telefon şirketleri ayrı bir alem... Hangisine baksanız sistem aynı... Sözleşmemizin bitmesine aylar varken şimdiden bizi kafeslemenin yollarını arıyorlar. Ve öyle tekliflerle geliyorlar ki akıllara zarar 150 TL’lik ödememiz için yeni teklife 110 liradan başlayıp 400'e iniyorlar. Be hey müslüman ben 150 TL’yi tüketemiyorum. Yüzde yüz zam yapsan bile 300 eder nereden çıkarıyorsun dört yüzü. Üstüne üstlük ben zaten 200-300 dakikalık bir kullanıma zor ulaşıyorum. Bana 1000-1500 dakika niye zorla satmaya çalışıyorsun.
Elektrik pahalı ama kullandığım kadar ödüyorum, su pahalı ama kullandığım kadar ödüyorum, doğalgaz pahalı ama param kadar yakabiliyorum da neden telefonu kullandığım kadar ödemiyorum? Neden beni kullanmaya mecbur ediyorsunuz? Neden Eyyy. Bizi yönetenler lütfen buna da bir el atın. Bu telefon operatörlerine bir DUR deyin... Yıllardır aynı operatörde kalana opsiyon yok dışarıdan gelene imkanlar açık. Böyle bir sistem olur mu? İnsan devamlı müşterisini niye mağdur eder ki... İnsanda biraz UTANMA olmaz mı? Her ne kadar utanmıyorum deseler de...
Futbol içler acısı. TFF  Ne yapıyor ne yapamıyor belli değil. Bir çok hakem sporcu ve yönetici yanlış yollara sapmışken DOĞRU bir çözüm bulunamadı. Federasyon baştan ayağa tazelenmeli. Tarafsız bağımsız ve tertemiz insanlar yönetimlerde yer almalı. Takım başarısız. Antrenör gider yenisi gelirse hemen başarı gelebilir mi... Yani takım baştan ayağa yenilenmeli...  Gerekirse her şey silbaştan yapılabilmeli. Yoksa Ali gider Veli gelir aynı hamam aynı tas.
Yazmakta zorlanacağım gibi geldi ama bakın içimde bunlar vardı ve sizlerle paylaştım.
Güzel günlere birlikte ulaşalım.
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.