A. Erkin Sarıoğlu
Köşe Yazarı
A. Erkin Sarıoğlu
 

İHTİYACIMIZ VAR

Gerçekten çok ihtiyacımız var. 40 yıldır yürekler yandı, acılar yaşandı. Ateş her ne kadar hepimizi yaktıysa da aslında düştüğü yerleri daha da çok yaktı. Siyasetçilerin birbirine tezat düşen söylemlerini bir yana bırakırsak olumlu gördüklerimizi de gündemde tutmayı doğru buluyorum. Bazen dün kara dediklerine bu gün ak diyebiliyorlar. Bu mübarek Ramazan ayına girdiğimiz günlerde TERÖR örgütü elebaşının topluma deklare ettiği “SİLAHLARI BIRAKIN” söylemi eğer amacına ulaşırsa gerçekten 40 yılın en doğru davranışı olacak. Bir çok davranışını, hareketini, söylemini beğen-mediğim bir siyasi lider nereden aklına geldiyse durdu durdu turnayı gözünden vurdu. Kapatılsın söylemleri ayyuka çıkmışken birden BARIŞ aklına geliverdi. Ve bu durum Nasreddin Hoca’nın göle yoğurt çaldığı gibi olmaz, ya tutarsa demeyelim, “inşallah tutar” diye dua ediyorum. Bildiğiniz gibi bu günlerde dünyanın dört bir yerinde savaşlar sürüyor. Herkes BARIŞ için CAN atarken gerçekten bizim de buna çok ihtiyacımız var. Orta Doğu’daki kan denizi az da olsa durulmuş gibi görünürken, Rusya-Ukrayna arasındaki sıcak temas yerini barış çabalarına bırakmayı planlarken, ABD’nin yeni başkanı arada bir dünyaya BARIŞ getireceğim söylemleri arasında bazı absürt hayalleri dile getirirken, en doğrusu bütün dünyanın BARIŞ’a şiddetle ihtiyacı var. Bunu sağlayan, sağlayacak olan LİDERLERE bir değil binlerce NOBEL BARIŞ ÖDÜLÜ verilsin.. Vallahi razıyım. Geçmişinde her ne olmuşsa olmuş, biz şimdiki olumlu tavırlarına dikkat verelim. Yaşantımız pamuk ipliğine bağlı. Terör yılları canımıza tak dedi. Kimlerin günahsızca katledildiği, bir hiç uğruna can verdiği günleri unutmak istiyoruz. Bunun için aklımızda ne geçim derdi ne de seçim derdi var. Ekmeğimiz az olsun, soframız kurulamasın ama ne olursa olsun sadece TERÖR yok olsun. Aşarız. Her şeyi aşarız. Bu terör biterse eğer biz o sofraları balla börekle süsleriz zaman içinde. Bitmez tükenmez sofralar kurarız. Fakirleri doyurur yoksulluğu yok ederiz. Bu süreçte aklımıza takılan onlarca soru oluştu. Ama şimdilerde onlara cevap bulacağımız bir durum yok. Bekleyip göreceğiz. Kim neyi niçin yapmış tek tek ortaya çıkacak. İnsanların alt yapısında hangi doğru girişimler var anlayacağız. Tüm olaylar açık seçik belli olduğunda amacımıza ulaşmış isek biz en mutlu toplumlardan biri olacağız… İşte ondan sonra: Seçimse seçim, geçimse geçim deyip tüm hedefi oralara kilitleyip onları da çözmenin yollarını arayacağız. Bütün bunlar hayata geçerken bir önemli nokta da ŞEHİT yakınları. Onları da incitmemem adına teşebbüslerde bulunmak gerektiğine inanıyorum. On binleri bulan can kayıplarımızı bir kalemde kenara atıp yok sayamayız. Bu ülkenin varlığı için kanlarını canlarını seve seve vermiş vatan evlatlarını yattıkları yerde incitmemek esas olmalıdır. Bütün bu olayların gelişmesinde en çok merak ettiğim konu da verilen sözlerin yerine getirilip getirilmeyeceğidir. Silahlar gerçekten bırakılacak mı?…. Bu gerçekleşirse ulusça bir oh çekmek ve yaradana şükür etmek gerekir. Bizleri bu günlere ulaştırdığı için. Hele bu mübarek Ramazan ayında gerçekleşirse daha da anlamlı olacaktır.. Hayırlısıyla.. Aklımızda hep bu durum var ama değinmeden de geçmek mümkün değil. Ramazan ayına ulaştığımız şu günlerde tüketim maddelerinin, gıdaların bir şekilde zamlandığını yaşayıp görüyoruz. Yurt dışından bir arkadaş yazmış diyor ki; “bu hristiyanların bayram günlerinde esnaflar bir çok üründe indirime gidiyor ama ülkemizdeki esnaflarda zam yapma peşinde” diye. Gerçekten anlamakta güçlük çekiyoruz. Çarşı-pazar bu durumu değerlendiriyor. Zam yaparak paçayı kurtarmaya çalışıyor. Hatta bir çok market ürünlerin satış fiyatını ayyuka çıkarmış, bir alana bir bedava, üç al iki öde ya da benzeri taktiklerle insanları tabiri caizse faka düşürüyorlar. Bir ürünü almakta zorlanan tüketiciler ikinci ürünü de zorunlu olarak almak mecburiyetinde kalıyorlar.. Rekabet ortamı var gibi görünmesine rağmen hemen hemen tüm marketler birbirlerinin fiyatlarını kontrol ederek tepede birleşip fiyatları kendi istedikleri rakamda tutuyorlar. Ve bazıları da birkaç ürünün fiyatını düşürüp ana maddeleri üst rakamlarda tüketiciye sunuyorlar. Satamadıkları ya da elde kalmış ürünleri, “falan kadar alışverişe” diye sunarak o ürünün fiyatını düşürmüş gibi göstermeye çalışıyorlar. Çarşı-pazarda da durum bundan farklı değil. Bir uçtaki ürün bir sonda da aynı fiyat. Anlıyorum ki sabah herkes ağız birliği yapıyor ve tüketicileri zor durumda bırakıyorlar. Belki de ucuz satana baskı yapıyorlar. Halbuki ürün kalitesine göre fiyat değişik olması gerekmez mi. Herkes aynı ürünü aynı yerden mi alıyor?.. Yani anlayacağınız biz her taraftan sarılmış bir durumda ne yapacağımızı bilmeden pimi çekilmiş el bombası gibi oradan oraya serpilip duruyoruz. Sonuçta bunların hepsi geçecek umarım. Artık onu düşünmekten bunu düşünmekten yorulduk. Durun artık bir durun da hem ruhumuz hem bedenimiz bir rahata kavuşsun istiyorum. İnadına BARIŞ, İnadına ÖZGÜRLÜK...
Ekleme Tarihi: 04 Mart 2025 - Salı

İHTİYACIMIZ VAR

Gerçekten çok ihtiyacımız var. 40 yıldır yürekler yandı, acılar yaşandı. Ateş her ne kadar hepimizi yaktıysa da aslında düştüğü yerleri daha da çok yaktı. Siyasetçilerin birbirine tezat düşen söylemlerini bir yana bırakırsak olumlu gördüklerimizi de gündemde tutmayı doğru buluyorum. Bazen dün kara dediklerine bu gün ak diyebiliyorlar. Bu mübarek Ramazan ayına girdiğimiz günlerde TERÖR örgütü elebaşının topluma deklare ettiği “SİLAHLARI BIRAKIN” söylemi eğer amacına ulaşırsa gerçekten 40 yılın en doğru davranışı olacak.
Bir çok davranışını, hareketini, söylemini beğen-mediğim bir siyasi lider nereden aklına geldiyse durdu durdu turnayı gözünden vurdu. Kapatılsın söylemleri ayyuka çıkmışken birden BARIŞ aklına geliverdi. Ve bu durum Nasreddin Hoca’nın göle yoğurt çaldığı gibi olmaz, ya tutarsa demeyelim, “inşallah tutar” diye dua ediyorum.
Bildiğiniz gibi bu günlerde dünyanın dört bir yerinde savaşlar sürüyor.
Herkes BARIŞ için CAN atarken gerçekten bizim de buna çok ihtiyacımız var.
Orta Doğu’daki kan denizi az da olsa durulmuş gibi görünürken, Rusya-Ukrayna arasındaki sıcak temas yerini barış çabalarına bırakmayı planlarken, ABD’nin yeni başkanı arada bir dünyaya BARIŞ getireceğim söylemleri arasında bazı absürt hayalleri dile getirirken, en doğrusu bütün dünyanın BARIŞ’a şiddetle ihtiyacı var. Bunu sağlayan, sağlayacak olan LİDERLERE bir değil binlerce NOBEL BARIŞ ÖDÜLÜ verilsin.. Vallahi razıyım. Geçmişinde her ne olmuşsa olmuş, biz şimdiki olumlu tavırlarına dikkat verelim.
Yaşantımız pamuk ipliğine bağlı. Terör yılları canımıza tak dedi. Kimlerin günahsızca katledildiği, bir hiç uğruna can verdiği günleri unutmak istiyoruz. Bunun için aklımızda ne geçim derdi ne de seçim derdi var. Ekmeğimiz az olsun, soframız kurulamasın ama ne olursa olsun sadece TERÖR yok olsun. Aşarız. Her şeyi aşarız. Bu terör biterse eğer biz o sofraları balla börekle süsleriz zaman içinde. Bitmez tükenmez sofralar kurarız. Fakirleri doyurur yoksulluğu yok ederiz.
Bu süreçte aklımıza takılan onlarca soru oluştu. Ama şimdilerde onlara cevap bulacağımız bir durum yok. Bekleyip göreceğiz. Kim neyi niçin yapmış tek tek ortaya çıkacak. İnsanların alt yapısında hangi doğru girişimler var anlayacağız. Tüm olaylar açık seçik belli olduğunda amacımıza ulaşmış isek biz en mutlu toplumlardan biri olacağız…
İşte ondan sonra:
Seçimse seçim, geçimse geçim deyip tüm hedefi oralara kilitleyip onları da çözmenin yollarını arayacağız. Bütün bunlar hayata geçerken bir önemli nokta da ŞEHİT yakınları. Onları da incitmemem adına teşebbüslerde bulunmak gerektiğine inanıyorum. On binleri bulan can kayıplarımızı bir kalemde kenara atıp yok sayamayız. Bu ülkenin varlığı için kanlarını canlarını seve seve vermiş vatan evlatlarını yattıkları yerde incitmemek esas olmalıdır.
Bütün bu olayların gelişmesinde en çok merak ettiğim konu da verilen sözlerin yerine getirilip getirilmeyeceğidir. Silahlar gerçekten bırakılacak mı?…. Bu gerçekleşirse ulusça bir oh çekmek ve yaradana şükür etmek gerekir. Bizleri bu günlere ulaştırdığı için. Hele bu mübarek Ramazan ayında gerçekleşirse daha da anlamlı olacaktır.. Hayırlısıyla..
Aklımızda hep bu durum var ama değinmeden de geçmek mümkün değil. Ramazan ayına ulaştığımız şu günlerde tüketim maddelerinin, gıdaların bir şekilde zamlandığını yaşayıp görüyoruz. Yurt dışından bir arkadaş yazmış diyor ki; “bu hristiyanların bayram günlerinde esnaflar bir çok üründe indirime gidiyor ama ülkemizdeki esnaflarda zam yapma peşinde” diye. Gerçekten anlamakta güçlük çekiyoruz. Çarşı-pazar bu durumu değerlendiriyor. Zam yaparak paçayı kurtarmaya çalışıyor. Hatta bir çok market ürünlerin satış fiyatını ayyuka çıkarmış, bir alana bir bedava, üç al iki öde ya da benzeri taktiklerle insanları tabiri caizse faka düşürüyorlar. Bir ürünü almakta zorlanan tüketiciler ikinci ürünü de zorunlu olarak almak mecburiyetinde kalıyorlar.. Rekabet ortamı var gibi görünmesine rağmen hemen hemen tüm marketler birbirlerinin fiyatlarını kontrol ederek tepede birleşip fiyatları kendi istedikleri rakamda tutuyorlar. Ve bazıları da birkaç ürünün fiyatını düşürüp ana maddeleri üst rakamlarda tüketiciye sunuyorlar. Satamadıkları ya da elde kalmış ürünleri, “falan kadar alışverişe” diye sunarak o ürünün fiyatını düşürmüş gibi göstermeye çalışıyorlar. Çarşı-pazarda da durum bundan farklı değil. Bir uçtaki ürün bir sonda da aynı fiyat. Anlıyorum ki sabah herkes ağız birliği yapıyor ve tüketicileri zor durumda bırakıyorlar. Belki de ucuz satana baskı yapıyorlar. Halbuki ürün kalitesine göre fiyat değişik olması gerekmez mi. Herkes aynı ürünü aynı yerden mi alıyor?.. Yani anlayacağınız biz her taraftan sarılmış bir durumda ne yapacağımızı bilmeden pimi çekilmiş el bombası gibi oradan oraya serpilip duruyoruz.
Sonuçta bunların hepsi geçecek umarım. Artık onu düşünmekten bunu düşünmekten yorulduk. Durun artık bir durun da hem ruhumuz hem bedenimiz bir rahata kavuşsun istiyorum.
İnadına BARIŞ, İnadına ÖZGÜRLÜK...
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.