Hayatta en önemli hususlardan birinin büyük konuşmama, başkasını ayıplamama ve küçümsememek olduğunu çoğumuz bilir. İster zengin olsun, ister fakir her canlının ölümü tadacağı da dinimizin emridir ve malumdur. Ancak ünlü bir söz olan “Tedbir kuldan takdir Allah’tan” deyimi de yabana atılmayacak derecede önemli bir deyimdir.
Yazımız içeriğinde mevcut yasal sınırlar içinde durumuna göre ancak eski araç sahipleri asla eleştirilmemektedir, mevzu ülkemiz açısından ölüm ve yaralanma sonuçları çok ağır olan ve her gün onlarca kişinin ölümüne yol açan ve kanayan bir yaranın halline dair çözüm önerileridir. Yazımız sürekli trafikte olan ve her an teknik donanımları da artık tehlike saçan, egzost muayenesini dahi geçemeyen şekilde motoru yıpranmış, kaportası delik deşik olmuş, defalarca kaza yapmış, tamir edilerek yeniden trafiğe çıkmış, emniyet kemeri olmayan veya işlevsiz olan araçlara yöneliktir. Bu araçlar her an rotu çıkarak, lastiği patlayarak şerit değiştirebilir, yolda kalabilir, yolun ortasında aniden durabilir ve son yıllarda artan duran araca arkadan çarpma sonucu oluşabilir, eski LPG’li araçlar aniden patlayabilir, vs vs çok çeşitli nedenlerle kazaya ve ölümlere, yaralanmalara yol açabilir. (Bu araçlara eski minibüs, kamyon, kamyonet, vs de dahildir)
Hobi, kültürel ve sanatsal faaliyetler gereği klasik araçlar zaten sahibi tarafından çok değer verilen bakımlı araçlar olup trafiğe çok seyrek çıkmakta, VOSVOS şenliği gibi çeşitli şenliklerde, gezilerde, arkadaş partilerinde, düğünlerde, sünnetlerde, özel günlerde ve törenlerde kullanılan araçlar yazımızın konusu dışındadır. Ülkemizde bir çok çiftçinin de bazı eski ve 40-50 yaşındaki otomobilleri bilerek tarlaya gitmek için kullandıkları malum olup bu konuda Selendi ve Simav beni çok şaşırtmıştır.
Devletimiz artık Avrupa Birliği Standartları’na uyum sağlama sürecinde gerçekten aracını yenisi ve dolayısı ile güvenlisi ile değiştirecek vatandaşlarımıza çok ciddi teşvikler ve kolaylıklar, krediler sağlamalıdır. Çok yakından bildiğim ve kendilerini trafik kazasında kaybettiğimiz bir çok kişinin aslında son model bir kaç milyonluk 10 hava yastıklı otomobil alabilecek güçte iken 40 yaşında otomobil kullanırken vefat etmesine çok tanık olduk ve bunlar elbette duyarlı olan herkesi de üzmektedir. Güzel ülkemizin değerli halkı dünya ve ülkemiz şartları, teknolojik olarak gelişip değişmekle artık kendine layık olan, güvenli, konforlu, modern araçları mümkün olduğunca en yoğun şekilde kullanmalı, ülkemizin sokaklarından caddelerine, ana yollardan otobanlarına kadar artık çok daha modern ve gelişmiş araçlar trafikte görünmeli, görsel olarak da ülkemiz daha zengin görünmelidir.
Ticari Taksilere de gerekli teşvikler yapılmalı, turistlere bu konuda eleştiri imkanı verilmemeli, klimalı, sigara içilmeyen, konforlu ticari taksiler görev almalıdır. Zaten var denilebilir ancak çağrılan nice miadını doldurmuş taksilerin halen dahi kullanımı moral bozucudur.
Yazı konumuzun ana temalarından biri artık 40-50 yaşlarına gelmiş, hatta 30’lu yaşlarındaki araçların dahi trafikten de uygun teşviklerle kademeli olarak Emniyet ve TÜV adlı kurumun da daha ciddi kurallar uygulayarak trafikten kaldırılmasına yöneliktir. Ancak burada en önemli unsur eski araçlarını yenileyenlere ama gerçekten yenileyenlere bu konuda hükümet tarafından çok ciddi ve uygulanabilir yardım ve teşvikler, kredilerle kolaylıklar yapılmalıdır. (Bu konuda kötüye kullanmaların önüne geçilmeli, hurda araç toplamalardaki kötü niyetler dönem içinde görüldü, bu araçların en az 5 yıl kullanım şartı getirilmeli vs.)
Araçların güvenli ve yenileri ile değiştirilmesi teşvikleri ile en başta ölümler ve yaralanmalar azalacak, hastane, ameliyat, sürekli sakatlıklar nedeniyle sigorta şirketlerinin ve kamu kurumlarının, devletimizin yaptığı harcamalar da çok çok azalacaktır. Sigorta şirketleri daha az tazminat ödeyecek, belki sigorta primleri de bu sayede düşecek, her gün gördüğümüz egzost zehirlerinin yayılması ile soluduğumuz hava değişecek, çevre kirliliği azalacak, yaşam süresi uzayacak, genel olarak insani mutluluk düzeyi ve yaşam kalitesi mutlaka yükselecektir.
Bu yazı aslında meslek hayatımızda baktığımız trafik kazaları nedeniyle ceza ve hukuk davalarındaki bazı gözlemlerden, özellikle de meydana gelen trafik kazalarındaki araçların niteliğinden, yaşından, hız faktöründen yola çıkılarak yazılmıştır. Hiç bir şekilde markalar veya kişiler hakkında eleştiri içeren olumsuz bir görüş, kanaat veya beyanımız yoktur.
Metal yorgunluğu terimi çok önemli bir olgudur. Peki Metal Yorgunluğu ne demektir?
Metal Yorgunluğu genel olarak “bir metalin tekrarlanan gerilme ve zorlanmalara maruz kalması sonucunda zamanla dayanımını kaybetmesi ve mikroskobik çatlaklar oluşturarak kırılmaya başlaması durumudur” şeklinde tanımlanmıştır.
Özellikle son yıllarda psikolojik yorgunluk, yorgunluk sendromu, bitkinlik sendromu gibi terimlerin hayatımızda artık çok sık karşılaştığımız terimler olup metal yorgunluğu da benzer şekilde özellikle araç, makine, hatta uçak gibi ulaşım araçlarında ortaya çıkan ve uzun süre kullanım ve yılların geçmesi ile ortaya çıkan bir olumsuzluktur. Araçlar her ne kadar sırf metalden oluşmamakta ve bir çok alanda plastik malzeme kullanılsa da ağırlıklı olarak metalden yapılmıştır.
Hangi marka olursa olsun araçların yıllar geçtikçe korozyona uğradığı, özellikle nemli şehirlerdeki ve ülkelerdeki araçların alım-satımda tercihte bir tık altta olduğunu görüyoruz. Her ne kadar otomobiller özellikle son yıllarda paslanmaz malzemelerden yapılmakta ise de bir süre sonra yıpranmaya başladığı bazı araçlarda uzun süreler içinde, bazılarında daha kısa sürelerde paslanmaların ve korozyonların, aşınmaların olduğu bir vakıadır.
Metal Yorgunluğu aslında günlük yaşamda da sık kullanılan bir terimdir. Araçların, buzdolaplarının, çeşitli makinaların bir ekonomik ömrü olduğu da aslında bilinir. Örneğin; buzdolapları 10 yılda bir değiştirilir ve artık tamir dahi edilmez, yenisi alınır zira ekonomik ömrü bu kadardır, bir dönem satın aldığım aracın kullanım kılavuzunda ekonomik ömrünün 10 yıl olduğu yazılı idi. Araçlarda da daha uzun sürelerde olsa da metal yorgunluğu güvenliği azaltan önemli bir unsurdur. Meydana gelen kazalarda metal yorgunluğuna uğrayanlardaki ölümün fazla olması tesadüf değildir. Marka belirtmiyorum yıllar önce baktığım bir davada yaşı ilerlemiş, 30 yaşlarında, muhtemelen daha önce de kazaya uğramış, (bazen defalarca kaportası çekiçlenmiş-tamir edilmiş, kaynak yapılmış, hatta yarısı başka araç, yarısı başka araç olarak birleştirilmiş,orijinalliğini kaybetmiş olabiliyor) bir aracın içinde 5 kişi var iken özellikle emniyet kemeri de işlevsiz veya sayı itibariyle tamamında takılı olması mümkün olmayan, hava yastığı da olmayan bir araç ile yine aynı marka ancak çok daha yeni model bir aracın kafa kafaya çarpışması sonucunda eski araçta iki kişinin ölmesi, 3 kişinin de ağır yaralanması sonucu ortaya çıkmış, diğer yeni, birkaç yaşında hava yastığı bulunan araçta ise sadece ön koltuktaki yolcunun sol kolu çatlamıştı ve alçıya alınmıştı. Bir başka kazada eski araçtaki iki kişi maalesef vefat etmiş, yeni araçtakilerde hiç bir yaralanma ve ölüm meydana gelmemiş, belki biraz ezikler meydana gelmişti.
Böylesine önemli bir husus olan metal yorgunluğunun ve hızın en açık örneği olarak kafamda iz bırakmış olan bu davalar sonucunda yıllarca bu hususların kusura etkisi yönündeki taleplerimizden dolayı mevcut yasal sınırlar ve Yargıtay kararları içinde esasen olumlu bir cevap alamadık, ancak bu konunun irdelenmesi hususunda Yaşayan Hukuka çok önemli notlar ve bilgiler düşmüş olduk. Malum olduğu üzere yıllar geçtikçe yaşam koşulları değişiyor, buna uygun olarak yasalar da değişiyor. Suç tipleri, suçun unsurları, infazı, vs sürekli değişiyor ve buna da Yaşayan Hukuk deniyor. Belirttiğimiz sebeplerle de meydana gelen trafik kazalarında ki kusur ve tazminat değerlendirmeleri de farklılaşıyor. Metal yorgunluğu da son derece önemli olup artık bazı kalıplar dışına çıkılmalı, daha geniş yorumlar ve irdelemeler yapılarak araçlardaki yaş unsurları, lastiklerin aşınma sebepleri, hız unsurları çok daha detaylı ve oluşa uygun olarak değerlendirilmelidir.
Trafik, Ceza ve Tazminat Hukukunda mevcut duruma göre HIZ tali kusurdur, ancak bu bana göre bu değerlendirme ve bakış açısı yanlıştır. Bir çok kaza eğer hız kurallarına uyulmuş olsaydı meydana gelmeyecekti, yaralanma, ölüm olmayacak, maddi hasar olmayacak veya azalacaktı. Durma mesafesi, arkadan çarpmaların meydana gelmesi hususlarının temelinde hız unsuru yer almaktadır. Benzer şekilde esasen bilinmeyen, ciddiye alınmayan, öngörülmeyen, değerlendirilmeyen o kadar çok konu var ki bunlardan biri de yola çamurla çıkan traktör veya araçlardır. Bu sebeple yıllardan beri köy yollarının veya tali Kadastro yollarının ana asfalta çıkmasına en az 1 km kala bir kaplama, asfalt yapılması gerektiğini savundum, ama maalesef pisi pisine ölen çok vatandaşımız var.
Dünya çapında tarafsız olduklarından şüphe duyulması zor Euro Ncup veya Asean Ncup, Latin Ncup gibi ciddi kuruluşlar araçlarda çarpışma testi yaparlar, araçlar duvara, ağır metale, yandan, arkadan çarpılmasına yönelik darbelere maruz bırakılarak test edilir ve içine konulan onlarca veya yüzlerce sensör sonucuna göre araçlara not verirler, buradaki sonuçları internet sitesinde yayımlarlar. Araç alacakların bilinçli olanları buraları da takip eder. Esasen hepimizin sadece bir yarış olduğunu sandığımız otomobil yarışları veya motosiklet yarışlarında da araçlarda kullanılan parçaların hangilerinde ne gibi aşınma veya çabuk yıpranma gibi sonuçlar doğduğu araştırılır ve buna göre teknolojileri iyileştirilir, buna ayak uyduramayan araç firma ve markaları ise zarar görür.
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde ilk öğrendiğim, çok önemli, mesleğimde en sevdiğim terimlerden biri TMK 2. ve 3.maddelerde belirtilen ve hukukun, esasen dünyanın, yaşamın temelini oluşturan İYİ NİYET-DÜRÜSTLÜK KURALI VE YAŞAYAN HUKUK terimleridir. Bu terimlerden yaşayan hukuka göre hukuk kuralları meydana gelen olaylara, görülen davalara, çağın gelişimine, toplumun gereklerine göre mümkün olduğunca yeni yasalar ve uygulamalar ile hukuk kuralları esasen değişir ve gelişmeye çalışır. Bu sebeple trafik kazalarında (veya başkaca kazalarda) benzer şekilde acilen metal yorgunluğu, aracın yaşı, daha önceki kazaları, emniyet kemerinin takılı olup olmaması gibi hususlar ölümlerde müterafık kusur değerlendirilmelerinde açıkça ve önemle dikkate alınmalıdır.
Trafik kazalarında “hız kusuru” tali kusur olmaktan acilen çıkarılmalıdır. Hızlı olan tarafın kazanın meydana gelmesinde ve özellikle ölüm sonucunun, yaralanma, maddi hasar sonucunun ortaya çıkmasında en önemli faktöre sahip olduğu yasal hale getirilmelidir. Esasen hız bu kadar önemli olmasa niçin radar uygulamaları, EDS’ler, ortalama hız tespit sistemleri yaygınlaştırıldı? Bunun cevabı hız bir trafik kazasında ölümlerin veya olumsuz sonuçlar için en önemli sebebidir. Ancak hız faktörü halen tali kusur olarak görüldükçe ve bu konu irdelenmedikçe, ehliyet alımı ve Trafik Kuralları genel olarak Avrupa Standartlarına getirilmediği ve eğitim kalitesi, halkın bilinçlenmesi ve bilinçlendirme için çaba çok daha fazla sarfedilmediği sürece hukuka aykırılıklar ve adaletsizlikler, mağduriyetler, ölümler, ömür boyu süren sakatlıklar ve akla hayale gelmeyen ve gerçek olan mağduriyetler devam edecektir.
Bu yazımız vesilesi ile trafik kazalarında Ahiret’e intikal edenlere Allah’tan rahmet diliyorum, herkese kazasız, mutlu ve sağlıklı nice yıllar diliyorum. Pazartesi, 08.12.2025
Av. Hüseyin Vadi Dalkılıç
