Bir çok kere yazdım ama yine de yazmak istiyorum. Günümüzde akaryakıt fiyatlarının aşırı yükselmesi nedeniyle artan ulaşım rakamları insanların seyahat özgürlüğünü oldukça etkiledi. Özel araçları olanlar bile arabasının kontağını çevirmekten imtina ediyor. Bu durum nereye kadar ve ne zamana kadar devam edecek bilemiyoruz. Ama eski günlere dönmeyeceği bildiğimiz gerçekler arasındadır. Yani ya ulaşımları kısıtlayıp çok elzem olduğu durumlarda seyahat edeceğiz ya da daha ekonomik seyahat olanaklarını araştırıp onları tercih edeceğiz..
İşte bunlardan biri de toplu ulaşım aracı TRENLER. Kara dumanını savurup çiça popa çiça popa dağları delerek gelen trenler şimdilerde yok artık. Kısa seyahatlerde bile üstümüzün başımızın is olduğu devirleri çoktan aştık. Bu gün trenlerimiz dizel ve güçlü motorlara sahip, iç dizaynı oldukça rahat, çalışan klimaları ile mükemmel seyahat edebiliyoruz. Genellikle de planlanan saatlerde menziline varan (ekstra durumlar hariç) bir kalite yaratılmış.
Eksikleri var mı derseniz elbette var. Öncelikle artan yolcu talebi için ek seferler düzenlenmemiş. Yakalanmış olan bu fırsatı doğru değerlendirememiş bu kurum. Halbuki uygun fiyatlarıyla daha çok yolcu taşıyabilmek açıkcası bu fırsatı kazanca dönüştürmek ellerinde olmalıydı. Ben uzun zamandır ulaşım ihtiyacımı trenlerle karşılamayı gelenek haline getirdim. Kendi adıma zaman kaybımı hiç dikkate almayıp ekonomik durumu öne çıkararak tercihimi yapıyorum. Yani yaşım ortaya çıkacak olsa da 65 yaş yolcuları 50 iskontolu seyahat edebiliyorlar. Bakın Uşak-İzmir arası otobüs biletleri 100 TL’nin üzerinde ama tren son artışlarla 70 lira civarı oldu. Siz iskontolu biletle seyahat ettiğinizde rakam 35 TL’ye düşüyor.. Neredeyse 70 TL’yi aşan bir kazanç sağlamış oluyorsunuz. Uzun seyahatler için yataklı vagonları var. Ve hatta yolculuk esnasında yararlanabileceğiniz güzel bir restoran hizmeti de var.
Yanlışlar var mı, elbette var. Benim gördüklerim arasında, kısa ve uzun yollarda sefer sayılarını imkanlar ölçüsünde artırmak gerekir. Yapılacak ar-ge çalışması sonunda bu düzenlemeyi mutlaka yapmalı. Ve uzun yollarda olduğu gibi yöresel seferlerde de numaralı bilet sistemini mutlaka uygulamak gerekir. Yoksa o kadar izdiham yaşanıyor ki aklınız durur. İnsanlar üst üste sırt sırta zorunlu olarak seyahat etmek zorunda kalıyor. Yolcu kapasitesini aşırı şekilde aşan vagonlarda hizmet kalitesi de düşüyor. Lavaboya gitmek isteseniz koridorların doluluğundan ulaşamıyorsunuz. Gürültü bir başka sorun. Yolcular aylarca birbirlerini görmemiş gibi bir başlıyorlar hikaye anlatmaya. İşi gücü bırakıp onları dinlemek zorunda kalıyorsunuz. Dini müzikler, oyun havaları, marşlar la başlayan telefon sesleri sizleri sık sık rahatsız ediyor.. Nedendir bilemiyorum yüksek sesle başlayan alolar bütün herkesin duyabileceği hazin öykülerle devam ediyor. Birilerini uyarmak isteseniz ummadığınız tepkiyle karşılaşıyorsunuz. Haklı olduğunuz halde siz sesiniz kesmek zorunda kalıyorsunuz. O anda bu duruma müdahale edecek birileri de olmayınca yenilgi kaçınılmaz oluyor. Sussanız olmuyor seslenseniz duyulmuyor.
Buna bir çare nasıl bulunur bilemiyorum. Her istasyondan hareket ettikten sonra kondüktörler “şuradan binenler” anonsuyla bağırarak bilet kontrolü yapıyor. Her keresinde uyumaya yeltensem onun sesiyle uyuma modundan çıkıveriyorum. Bazı istasyonlarda bilet satılmadığı için biletleri kondüktör veriyor. Fiyat değişikliğini bilmeyenler ile zaman zaman kısa süreli tartışmalar yaşanıyor. Ve dikkatimi çekti; tren tıka basa dolduğunda yani koridorlarda adım atacak yer kalmadığında sanırım kondüktörler de usanmış olmalı ki artık bilet kontrolünü bırakıyorlar. Onların sesleri duyulmuyor artık. Bu durumda kaçak seyahat edenler var mı bilemiyorum ama buna kalıcı ve düzgün bir çözüm bulunmalı. Düşünün ki Uşak İzmir arasında en azından 25-30 durak var. Yolcunun en yoğun olduğu yerler Eşme-Alaşehir-Turgutlu arasında. Buraya özel bir sefer konulmalı. Her ne kadar yeterli olmayan bir Alaşehir- Manisa treni olsa da.
Otobüsle seyahatlerde pek fazla görmesem de trenlerde aileler çocuklarını kontrol etmiyorlar. Bağıran mı ararsın çığıran mı ararsın. Kulakları tırmalayan bir ses dalgasıyla seyahatiniz inanın cefaya dönüşüyor. Ve sonra her keresinde gördüğüm gibi trenlerin en çok sevdiğim o perdeleri çocuklarca defalarca indirilip kaldırılmaktan yoruluyor. Kimi zaman da bozuluyor. Ailelerin buna müdahale etmemeleri beni ziyadesiyle üzüyor. Ve aydınlatma lambaları. Yine çocuklarca yakılıp söndürülmekten yorgun düşüyorlar ve yine de müdahale yok. Bir ara kalkıp uyarmak istesem de içimdeki bir ses “başına bela mı almak istorsun” deyince kalakalıyorum. Ya o tuvaletleri hor kullanan insanlar! Ne demeli bilemiyorum. Onlara bu hizmetler haram diyebiliyorum ancak.
Bu hizmetleri güzelleştirecek daha bir çok şey olabilir. Düşünüp taşınıp uygulamak gerek. Bazılarına bu hizmetleri çok görsekte insanlığın geneline hizmet etmek, onları rahat ettirmek ana amaçlarımızdan olmalı. İlgiler, yetkililer hadi biraz daha gayret. Doğru hizmetleri çoğaltın. Hızlı treni bir an önce aktif hale getirin. Bizler de bu doğru hizmetlere her zaman alkış tutalım, emeklerinize teşekkür edelim.