Uşak ilinde yaşıyoruz. Adliye ve Ankara yolunu sık kullanı-yoruz. Ankara asfaltı, Festiva-Hastane; Emniyet ve Adliye’yi ve çevresi ile çevredeki mahallelerde yoğun olarak hissedilen ve sık sık da Karma Organize Sanayi bölgesinden gelen ve şehri yoğun olarak etkisi altına alan, tüm Uşak ilinde de yaz ayında dahi şiddetle hissedilen kömür kokusu, tekstil atığı yanık kokusu ve dumanından olan rahatsızlığını dile getirmek ve acilen çözüm bulunması için iş bu yazı yazılmıştır.
Seyahat halindeki insanları çileden çıkaran, mutsuz eden yol kenarlarındaki çevre kirliliği, pet şişe, naylon, kağıt atıkları 21.yüzyıl için çevre temizliği adına da hiç yakışmamaktadır. Bu konu ayrı bir ciddi çevre sorunudur.
Esasen zaman zaman sadece havaalanı Uşak merkez arasında yapılan yol kenarı temizliği her şehir bazında çevre temizliği seferberliği haline getirilerek kırmızı ışıkta duran her sürücünün görebileceği uyarıcı levhalarla sürücüler ve yolcular da uyarılmalıdır. Hele hele Banaz’da Hamamboğazı yol sapağını geçince 100 metre sağdaki boşluktaki kirliliğin fotoğraflarına kimse bakmak istemez herhalde…
Tekstil atığı ve kalitesiz kömürden kaynaklanan hava kirliliği ve ciddi rahatsızlığın ve bedensel zararın boyutlarının büyüklüğü için; Festiva’daki Migros ve Rossmann başta olmak üzere işyerlerinde çalışanlarla, adliyedeki birçok memur ve avukatla görüşmeler yapılması, Ankara yolunun sağındaki ve solundaki çok sayıdaki işletmenin ve yüzlerce, hatta binlerce metre uzaklıktaki ev ve işyerlerinde yaşayan ve çalışanlarla görüşülmesi dahi yeterli olacaktır.
Hastane arkasındaki yoldan, Sivaslı yolundan ve Çarık köyü tepesinden Uşak iline ve Karma Organize Sanayi bölgesine bakıldığında belli bölgelerin duman altında olduğu, bunun da yayılarak tüm Uşak’ı olumsuz etkilediği hemen görülecektir. Uşak’ta yerleşik yaşayan veya yoldan geçen; bebeğinden yaşlısına, göğüs hastasına değin milyonlarca insanın zararlı maddeler salınmış kötü hava almasının önüne geçilmelidir. Kimsenin Uşak halkını, Uşak-Ankara-İzmir yolunu kullanan yoldaki milyonlarca kişiyi etkisi altına alan naylon tekstil atığı, kömür, is ve dumanı ile kokusunu bize solutmaya hakkı yoktur, ilgili ve yetkililer de çözüm bulmak zorundadır.
Esasen şahsım, Banaz ilçesinde yayımlanan Yeşil Banaz Gazetesinde “UŞAK’TA YAŞAMAK” başlıklı yazımla Uşak ilini tüm Türkiye’ye çok olumlu tanıtmış ve çok olumlu dönüşler almış olmam sebebiyle, Uşak’taki yukarıda belirttiğim bazı fabrika ve atölyelerin yarattığı, zaman zaman yoğunlaşan ve şehri kabus gibi kaplayan (bazıları ve özellikle tekstil atığı yanığını yakanların çoğu Karma Organize Sanayi Bölgesinde) genizleri yakan, Adliye içini sağlıklı nefes alınamaz hale getiren, evlerimizin içine kadar girerek yanık tekstil ve kıl kokusu benzeri kokusunu ve rahatsızlığın boyutunu köşe yazısı olarak yazmak istemedim. Ancak tüm başvurulara rağmen aynı sorun devam etmekle kamuoyu ile paylaşmak vicdanen de zorunlu hale gelmiştir. Uşak’lıların çok da duyarlı olduklarını düşünmüyorum, “bu koku nereden geliyor, neden çözüm bulunmuyor?” diye... Acaba niçin gerekli tepki gösterilmiyor, hayret vericidir. Özellikle Karma Organize Sanayi Bölgesinde ve merkezdeki bazı fabrika ve atölyelerde bazı çalışanların ifadesine göre özellikle Karma Organize Sanayi bölgesinde kalitesiz kömür ve naylon karışımlı ve muhtemelen de kanserojen etkili tekstil atıklarının yakılması ile oluşan hava kirliliği, yanık naylon, sentetik kokusu dayanılmaz haldedir.
Dünya coğrafyasında havası ve nem dengesi, rakımı ile esasen son derece güzel bir konumda ve durumda olan Uşak ilinin, yol üzerinden geçen milyonlarca kişinin, rüzgar genelde Ankara-Doğu yönüne esmekle özellikle Uşak Devlet Hastanesinde yatan ve temiz havaya şiddetle ihtiyacı olan binlerce hastanın (Covid 19 mücadelesini ve tedavisini dahi olumsuz etkilediğini düşünüyorum) ve çevredeki köyler, mahalleler, Emniyet, Hastane ve Adliye dahil kamu kurumlarında çalışanların yaşam konforunu, oksijenini ve çalışma verimini azaltan duman, is, kömür kokusu, yanık kokusu ve dumanına acilen çözüm bulunmalıdır.
Böylesine yanık, is, kömür kokusunu son demine kadar solumak kaderimiz olmamalıdır. Çarşamba, 30.09.2020
.
Av. Hüseyin Vadi Dalkılıç