Ekleme
Tarihi: 01 Ekim 2019 - Salı
Banaz ilçe tarihine geçecek bir çok anı bırakan büyüklerimizden Cemal Demirayak, Nafiz Acar, Çeceli Hüseyin ve Abdullah Şahin ile ilgili iki anımızı aktarmak istiyoruz...
CEMAL DEMİRAYAK; Rahmetle andığımız Cemal Amca'nın babası Mehmet Demirayak ve dedem rahmetli Mehmet Samancı'nın nükteleri hemen bütün Banaz'lılar tarafından bilinmektedir. Bir süre önce kaybettiğimiz Cemal Demirayak ile ilgili anıyı; ben başlık olarak "BAYRAM NAMAZINA GEÇ KALDI İSEN SORUN YOK, CEMAL DEMİRAYAK FORMÜLÜ İMDADINA YETİŞİR" sözleriyle özetlemek istiyorum, namazı sakatlama ihtimalinin yüksek oluşu sebebiyle de tavsiye etmiyorum!
Bir bayram namazında Cemal Demirayak namaza geç kalır, evinin yakınındaki Merkez Camiine gelir, namaz vaktine çok az kalmıştır, bakar boş yer yok, cami tamamen dolu. Son derece soğukkanlı ve pratik zekasını çalıştırır. Bakar camideki tanıdıklarına, en öndeki Çeceli Hüseyin olarak bildiğimiz, munis yapısı ve uzun boyu ile bilinen ve herkesçe sevilen Hüseyin Işık'ı görür. Safları yararak en öne geçer ve Çeceli Hüseyin'in kulağına eğilerek "bir şey mi var, hanım caminin kapısında bu saatte seni arıyor" der. Bunu duyan ve meraklanan Çeceli Hüseyin yerinden kalkar, başlar eşini telaşla aramaya. Cemal Amca boşalan yere hemen oturur, bu sırada namaz başlar, Cemal Amca da namazını kılar. Çeceli Hüseyin hala cami çevresinden evine kadar eşini aramaktadır, ancak Cemal Amca’nın bayram namazı kılmaktaki azmi ve kurnazlığından haberi yoktur. (İnşallah namazı kabul olmuştur, hatta her ikisi kılmış gibi olmuştur ama Cemal Amca yönünden Allah bilir ama biraz zor gibi!!!)
CEMAL DEMİRAYAK; ayakkabıcılık yapmaktadır, 1980 öncesi, kıtlık zamanıdır, çay, sana yağı, sigara karaborsadadır. Köylü vatandaş Başaran Caddesi’ndeki ayakkabı tüccarı Cemal Amca'ya gelir; derdini anlatır, çay, sana yağı, sigara istemektedir. Cemal Amca kendisinde olmadığını, ancak tarif edeceği yerde olduğunu, ilk etapta olmadığının beyan edileceğini, ancak arkada bulunan kutularda olduğunu, ısrar etmesini ve kutuları açtırmasını tarif ederek vatandaşı babam Soydan Dalkılıç'ın çalıştırdığı Merkez Camii yakınındaki konfeksiyon dükkanına gönderir. Benim de tanık olduğum üzere vatandaş gelir, aklı sıra çaktırmadan çay, sigara, sana yağı ister. Vatandaşa cevaben buranın konfeksiyon işyeri olduğu istediklerinin burada olmadığı anlatılmaya çalışılır, ancak köylü vatandaş Cemal Amca’dan gazı iyi almıştır, ısrar eder, çaktırmadan göz işareti de yapar, sözde anlayışlı olduğunu, aslında çorap kutularında sigara olduğunu bildiğini!!! vs. Cemal Amca’nın talimatını anlatmak ister. Çok zor şartlarla kimin gönderdiği öğrenilir, gönderen Cemal Demirayak'ın kendisine şaka yaptığı anlatılır ve ısrarlardan ancak kurtulunur. Sonradan öğrenilir ki Cemal Amca bir çok kişiyi aynı yolla hemen dükkanının karşısındaki İş Bankası’na da yollamış,vatandaşlar ordan da bankonun altından çay, sigara, vs. çıkartılmasını istemişler ve oradaki memurları da dert anlatmak durumunda bırakmıştır.
NAFİZ ACAR; 2004 yılı sonunda 82 yaşında kaybettiğimiz Nafiz Amca da değişik bir yapıya sahipti. Ayakkabıcılık yapardı, koyu Adalet Partili ve inatçı bir kişiliğe sahipti ancak sevecen ve hayırseverdi. Kendisi kabul etmese de ayakkabı dükkanı dağınıktı, ancak burnundan kıl aldırmadığı için de ayakkabı seçerken pek müdahalemiz olamazdı.
Bir defasında son derece dürüst ve sevimli, sakin emekli öğretmen Abdullah Şahin hocamız öğretmenler odasında arkadaşları ile ayakkabı konusunda sohbet ederken Nafiz Acar'dan 3 yıl kadar önce bir çift ayakkabı aldığını, 3 yıldır giydiğini, çok memnun kaldığını beyan eder, bu sırada ister istemez arkadaşları Abdullah Şahin öğretmenimiz ayakkabılarına bakar ve "hocam ayakkabılar bunlar ise görünenler çift değil, ayrı ayrı" derler. Gerçekten bu sırada birbirlerine son derece yakın ayakkabıların ayrı model olduğunu da Abdullah Şahin ancak o sırada fark eder. Arkadaşları da "madem ki o kadar memnunsun, o zaman diğer çiftleri de nasıl olsa satılmamıştır, al" diyerek takılırlar. Her ikisini rahmetle anıyoruz.
LOKANTACI AHMET BOZKAYA; Çocukluğumuzda moda olan Bilardo salonlarından birinin sahibi de Ahmet Bozkaya idi, yine evinin altındaki kahvehanedeki kaliteli iki adet bilardo masası vardı, biz ortaokulda iken öğretmenler izin vermezdi, Ahmet abi de izin vermezdi ama biz sabahın 06’sında birkaç arkadaş bilardo oynamaya giderdik, kahveyi erken açan çalışanı erken saatte idare ederdi. Yıllarca yaptığı bilardo salonu işletmeciliğinde o Banaz’ın gelmiş geçmiş en iyi bilardocuları Gaşıgüzel’den Sarı Mehmet’e, marangoz Gündüz Banaz’dan ,Ruhi Tok’a hizmet etmiş olan Ahmet Bozkaya bilardo modası geçtikten sonra jandarma karakolu arkasında bir lokanta açmıştı. Lokantaya bir sabah gelen erkek müşteri mercimek çorbası söyler, çorba servis edilir, ancak müşteri sürekli ekmek istemektedir. Ahmet abi masayı göz ucuyla takip eder, görür ki müşteri 5 tam tekli ekmeği sadece bir kase çorba ile bitirir. Hesap ödemek için kasaya gelen müşteri “bir çorba ne kadar?“ der, Bunun üzerine Ahmet abi "çorba bizden olsun sen ekmeğin parasını ver yeter" !!! der… Böylesine nüktedan adamlar yetiştirmiştir.Banaz’ımız...
Saygıyla… 23.09.2019
Av. H. Vadi Dalkılıç