Bekliyoruz, halâ bekliyoruz. Çünkü beklemekten başka yapabileceğimiz bir şey yok. Bekliyoruz, sürekli bekliyoruz da NEYİ BEKLİYORUZ...
Bütün millet olarak öncelikle 2023'ü bekliyoruz.
- İyi de 2023 geldi, neyi bekliyorsunuz?
2023'te ulus olarak şahlanmayı bekliyoruz. Hani 2023'te şahlanacaktık yaaa!... Sanırım şimdi bu tarih 2053'e ertelendi. Onu biz görmeyiz artık, siz beklemeye devam edin abicim.
2023'ün bitmesiyle hani şu meşhur madenlerimizi falan çıkarabilecektik, 100 yıl önce konulan yasaklar kalkacaktı, tam 100 yıldır dokunamadığımız yeraltı kaynaklarına sahip olup zengin olacaktık.
- Valla bu konularda yapabildiğimiz tek şey başta dibimizdeki Murat Dağı olmak üzere ülkemizdeki madenlere ve şirketlere yeni ve sınırsız ruhsat vermek olmuş. Amacımız zengin olmaktı ancak sonuçta orman, ağaç, çevre zenginlik-lerimizin talan edilmesi artacak sanırım. Üzücü!...
Geçim sıkıntısı çekenler olarak ekonominin düzelme-sini bekliyoruz.
- Abicim senin de dünyadan haberin yok. O iş için maliyeye, ekonomiye, merkeze tecrübeli özel kadrolar getirdik yaa!. İlk olarak enflasyon 2024'te düşmeye başlayacaktı. Sonra 2025'e uzattılar...
Şayet tekrar tehir olmazsa 2026 diye umutla bekliyoruz.
Ne bekliyoruz?...
Aya sert inişi bekliyoruz. Ay’a gitmek, Mars’a gitmek, yeni gezegenlere açılmak güzel, hatta çok güzel de gerçekten bu kadar sıkıntı varken, marketten, pazardan ucuz ürün ararken aydaki altın, gümüş, pırlanta bizim ne işimize yarar ki; oralarda da öyle bir şey yok.
Evet, bekliyoruz...
Yerli otomobil yapılıyordu. Artık herkes otomobil alabilecekti. Binbir güçlükle araç yapıldı ama kimse alamıyor. Bu aracı yaptınız, kabul ediyoruz da bunu neden önce küçük, ekonomik, herkesin alabileceği bir modelle başlamadınız. Neden lüks jip modeliyle başladınız da insanlara şöyle bir “yerli araç” keyfi yaşatmadınız ki!..
Biz beklemeye devam ediyoruz.
Şu bulunan doğal gazların, her yerden fışkıran petrolün piyasaya sürülmesini bekliyoruz. Bekliyoruz ki, bollaşsın, ucuzlasın, herkes doya doya kullansın. İnsanların gözü araçlarda yakıt göstergesinden, evlerde doğal gazın hiç durmadan çalışan sayacından ayrılmıyor ki!..
Bekliyoruz biz, beklemeye de devam edeceğiz. Çünkü garibin umudu beklemektir.
Bir milletvekilinin maaşı 50 bin, doktorun 40 bin, öğretmenin 30 bin, asgari ücretlinin 20 bin, emeklinin 17 bin lira olmasını bekliyoruz. Bir imam 2 saatlik bir çalışmayla 40 bin liranın üstünde maaşa az derken, belediyede 8 saat, 10 saat “o ortamda” kanalizasyonları temizleyen bir işçinin 20 bin liraya taliminin adaletsizliğinin bitmesini bekliyoruz. Esasen bunu beklememiz bir hayal de gene de bekleyeceğiz artık.
Bizler vergilerin bu kadar ağır olmamasını bekliyoruz. Faizlerin düşmesini bekliyoruz. Dövizin, altının daha da çok yükselmemesini bekliyoruz. Küçük bir esnafın çalıştırdığı elemanına bir emekli maaşı kadar sigorta primi ödememesinin sağlanmasını bekliyoruz. Akaryakıtın düşmesini, çarşı pazardaki fiyatların düşmesini bekliyoruz. AMA BİZ HEP BEKLİYORUZ.
Bunlar düşsün ki; esnaf soluk alsın, kredi çekebilsin, çarkını döndürebilsin. Maaşlar, ücretler bir birine yakın olsun ki gelir adaleti sağlansın.
Gelir adaleti sağlansın, refah seviyesi yükselsin, insanların alım gücü yükselsin, gelirleri artsın, mutlu ve huzurlu olsunlar. Her zaman, her şeyi bekleyerek ömürlerini doldurmasınlar.
Mutlu olsun insanlar, mutluuu... Sağlık, mutluluk, huzur bekleye bekleye ölmesinler. Yaşam herkese eşit olsun.
Yine çok şey mi istedik!...