Bugün, tam da bugün “YEŞİL BANAZ”ın doğum günü. Uzun yıllardır ilk defa böyle denk geliyor. Gazetemizin yayını olduğu gün tam da yıl dönümüne rastlaması güzel bir isabet oldu.
57. yıla ulaşmanın gururunu yaşıyoruz.
Dile kolay, tamı tamına 57 yıl!...
Geçen süre içerisinde genellikle haftalık olarak yayınlanan gazetemizin ilk prensibi “basın ahlâk yasası”na uymak, kişilerin hak ve özgürlüklerine, özel hayatlarına karışmamak, para karşılığı, tehditli, şantajlı haber yapmamak ve özünden, kişiliğinden kesinlikle taviz vermemektir. Zaten bu sayede bu günlere geldik, ayakta durabildik diyebiliriz.
Gazetecilik zor ve meşakkatli bir iş. Tabii ki yukarıda saydığımız prensiplere uyarsanız. Yani bir haber yap kenara çekil, çamur at bir şeyler bekle, tehdit ve şantaj yap para iste, menfaat sağla... Ama düzgün olacaksan hem oldukça zorlanacaksın, hem de ekmek davasında karnını doyurmak oldukça güçleşecektir.
Günümüzde sırtını bir yerlere dayamadan gazete çıkarmak neredeyse imkansız hale geldi. Hele hele yerel bir gazete çıkarmak gerçekten çok zor. Zira kağıttı, kalıptı, boyaydı, makinaların masraf ve bakımları, algı-vergi durumları altından kalkacak külfetler değil.
Bir de resmi ilan alma hakkınız yoksa iş daha da vahim. Reklam yaparsın para alamazsın, abone yaparsın bedavaya gider, emek verirsin, koşturursun emeklerin boşunadır. Resmi olarak ilan alsan da bu kez, mevzuata uyma büyük külfetler getirir. Kadro tam olacak, sigortan, vergin düzenli yatacak, gazetenin yayın kuralları, sayfa kuralları, her haftada iki gün evrak, kayıt, bir sürü işlem... Hele bir de masrafları çıkaracak yeterli ilan gelmediyse yandın... ki ne yandın!...
Ulusal düzeyde yayın yapan gazeteler; dediğimiz gibi, sırtını bir yerlere dayamış, bazen şirketlerden otlanır, bazen yapılan yolsuzlukları çaktırmadan sebep gösterir. Ve özellikle siyasi olarak birilerinin güdümüne girerek adeta onların resmi yayın organı gibi habire karşı tarafa çamur atar durur. Maalesef çoğunluğu böyle ayakta kalıyor, bu şekilde yanlış sistemin içinde çizgisi (!) olmadan bülten gibi gazete yayını yapıyor.
İşin aslı yazılı basın yaşamının son dönemecine girdi. Bir süre sonra bayide gazete görmezsek şaşırmamak lazım. Çünkü karşısında internet gibi bir sistem; ucuz, düşük maliyetli, sorumsuz, külfetsiz. Ama bir o kadar da hızlı, tüm dünyaya hitap edebilen ve en önemlisi her yerde, her zaman elinizin alında...
Yani öncelikle küçük, yerel gazeteler, sonrasında ulusal gazeteler son yıllarını yaşıyor. Ne yapalım, sistemin çarkları arasında ne kadar yaşayabilirsek, o kadar sesimizi duyuracağız, gerisi Allah kerim!...
Bu günlere nerelerden geldik. Malûm, bildiğiniz üzere matbaa ülkemize 100 yıl kadar geç girmiş. Her zamanki anlayışla “cavur icadı” epeyce bir süre kabul görmemiş. Ama değerini anladığımız bugünlerde sistem dahilinde gelişen, hızlanan ve kalitesi artan baskı sistemleri, üç gün sonra ülkemizde çalışmaya başlıyor.
İlk dönemleri “elle” yazılıp satılan/dağıtılan sistemlerini bizler görmedik. Hatta el oyması ile ahşap üzerine kazılan harflerle yayınlanan gazeteler de bizlere çok uzak. Ama bir çok insanın bilmediği, görünce de şaşkınlıkla baktığı kurşun harfler bizim başlangıç adımımız oldu. Örneğin Banaz yazarken, kavalet dediğimiz bölmeli, çekmeceli kasalardan “B” harfini, “a” harfini, sonrasında sırayla “n”, “a” ve “z” harfini yan yana getirerek “Banaz” yazıp, devamında diğer kelimeleri, satırları ve dizi dizi yazıları oluşturarak gazete basımını çok yaptık.
Gerçekten büyük zanaatkârlıktır dizgicilik, mürettip-lik, matbaacılık. Özellikle eskilerde... Harflerin yerini öğrenmek, yazı yazmaya başlamak ve tüm gazeteyi akşama kadar bitirmek büyük maharet istiyor. Bunları yapmamıza rağmen elimizin altında bilgisayarda gazete hazırlamak inanın bugün için zor geliyor.
İnsanoğlu işte!...
Öyle, böyle 56 yıl sona erdi. 57. yıla merhaba dedik. Her zaman rahmetle yadettiğimiz, kurucusu olan babamız Yusuf Sarıoğlu’nun bu mirasını sizlerin de desteğiyle gücümüzün yettiğince, imkânımız oldukça inşallah bir şekilde de devam etmeye çalışacağız.
Nice güzel yıllara YEŞİL BANAZ!...