Teknoloji bir çok şeyde olduğu gibi, bazı geleneksel ve kadim sanatları da tırpanlıyor. Geçmişinden utanan milletler, toplumlar geleceğine yön veremez. Sahip çıkılmayan değerler, gelenekler, örf ve adetleri başkaları alır, değiştirir sonra yeni bir model olarak geri bize empoze ederler.
Milli mirasımız olan Ebru Sanatının, UNESCO tarafından “Somut Olmayan Kültürel Miras” listesine alınarak, koruma altına alınması, Türk Sanatları açısından ve Sanat Tarihi açısından önemli bir milat ve önemli bir gelişme olmuştur. Dünyada ilk kez bir Türk sanatı, UNESCO tarafından koruma altına alınmış ve Türk Ebru Sanatı, Dünya Kültür Mirası listesine kaydedilmiştir.
2012 yılından itibaren UNESCO Paris merkezine, Birleşmiş Milletler New York ve Birleşmiş Milletler Cenevre’ye, uluslararası düzeyde ilk müracaatları, Türk Ebru Sanatçısı Atilla Can’ın yaptığı bilinmektedir. Ülkemizde, T.C. Cumhurbaşkanlığı, T.C. Başbakanlık, T.C. Kültür Bakanlığı ve Türkiye UNESCO Milli Komisyonu’na dilekçeler gönderen Atilla Can, milli mirasımız olan Ebru Sanatının Dünya Mirası Listesi’ne alınması çalışmalarında yoğun çaba sarf ederek konuyu gündeme getirmiştir. Sanatçının ısrarlı çabaları sonuçlanmış ve Ebru Sanatı, Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanlığının uhdesinde, UNESCO tarafından gündeme alınmıştır. Toplantıdan çıkan olumlu karar ile Türklerin Milli Mirası olan Ebru Sanatı, 27 Kasım 2014 yılında, 192 ülkenin kabulü ve ayakta alkışlarıyla, UNESCO tarafından, insanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi’ne kaydedilerek dünyanın ortak mirası kabul edilmiştir. (Can, 2016; 4) (Mustafa Hakkı Ertan)
Ebru Sanatı, artık kendi olgunluğunu tescil ettirmiş, yerel düzeyden evrensel düzeye yayılmış, tercih edilen ve ilgi duyulan bir Türk sanatıdır. Bu sanatın günümüzde, Türklerin yaşadığı sınırların dışarısında, yabancı ülkelerde ve Türk olmayan insanlar tarafından da kullanılan bir önemli sanat haline geldiği görülmektedir. (1)
Bin yıldır tamamen doğal malzemelerle yapıla gelen Ebru sanatını son zamanlarda Ebru yapımını kolaylaştırdık diyerek basitleştirilmiş duruma getirmek Ebru sanatına yapılan en büyük kötülük olarak görüyorum. Almanya'da ve Avrupa'daki bir çok ülkede Ebru sanatını gösterdim, öğrettim, tanıtımını yaptım. Bir çok fuar, festival ve her türlü etkinlikte bulundum. Çok dikkatimi çeken bir durum. Bir yabancı veya Alman gördüğünde, ilk sordukları soru şu oluyor; “Suyun yağlı su mu?”. Suyumun yağlı olmadığını, kitre ile yoğunluk verdiğimi anlattığımda, soruya devam ediyorlar, bu sefer, “Boyalar yağlı boya mı?”. Hayır EBRU SANATI tamamen doğal malzemelerden oluşuyor, kimyasal veya yağlı boya kullanmıyoruz, boyalarımızın toprak veya pigment boyaları olduğunu ve boya ayarlarımızın sığır ödüyle yaptığımı söylediğimde hayranlıklarını ve heyecanları gizleyemiyorlar.
Frankfurt Halk Yüksek Okulundaki Ebru kursumuza katılan bir Alman kursiyerim; "Bir yerde Ebru adı altında su yüzeyinde resim yapıldığını gördüm, ben de denedim, o yapılanla burada, kursta yapılan arasında çok fark var, orada yaptığımız çalışmada hiç bir heyecan vermiyordu. Burada hakiki sanat var, heyecan var, sürprizler var. Her hareketimiz kontrol altında, boyaların açılımı dahi çok farklı, hakikaten, gerçek Ebru sanatı budur" dedi.
Asırlar önceleri, Avrupa'dan Türkiye’ye gelen yabancıların Ebru sanatını öğrenip, önceleri boyalı Türk kağıdı olarak adlandırdıkları ve zaman içinde kendilerince Ebruyu kolaylaştırmak adına yağlı boyalarla suyun yüzeyinde resim yapmaya başladıklarını görüyoruz.
İşin en ilginç yanı “Türkiye’de bazı insanların Avrupavari kağıt süsleme sanatını biz Ebru yapımını kolaylaştırdık” diyerek yenilik olarak kabul etmelerini anlamak mümkün değil.
Her sanat dalına saygımız var ama biz Ebru sanatını icra edeceksek özüne bağlı kalarak, doğallığı koruyarak yapmalıyız. Dejenere edilmiş şekliyle değil, bin yıldır nasıl yapıldıysa öyle yapmalıyız ve gelecek kuşaklara da bize geldiği gibi aktarmalıyız.
“Neden böyle yapıyorsunuz, Ebru sanatı doğal malzemelerle yapılmalıdır” dediğimizde, "öyle yapmak için zamanımız yok, gerçek manadaki şekliyle çok zaman ve emek istiyor, bir boya ayarı yapmak için günler öncesinden hazırlanmak gerekiyor" diyorlar.
Bırakın o zaman bu işi gerçek manada yapmak isteyenler yapsın. Bırakın o zaman geleneklere bağlı kalarak yapmak isteyenler yapsın. Her sanata saygımız var ama ona başka bir isim verin, ...... kağıt süsleme sanatı deyin, lakin Ebru yapıyoruz demeyin lütfen.