Birisi kitap ayraçlarına baktı;
- “Ay ne kadar güzelmiş, kitapların arasına koyduğunda kitaplara zarar vermeyecek şekilde tasarlanmış, ben kitaplarımın sayfasının kenarını büküyorum veya arasına kağıt parçası koyardım” dediğinde, yanında bulunan başka birisi;
- “Ah ya abarttın şimdi, bu kadar da değil, neyi varmış bunun, sonuçta laminier aparattan geçirilmiş hepsi bu kadar!”...
- “Baksana her biri farklı renklerde her biri ayrı şekillerde”.
Yapılan işi küçümsemeye devam eden o kişi;
- “İnce bir kağıt parçasını naylon kaplamışlar hepsi bu kadar!”.
Ben de daha fazla dayanamadım söze karıştım...
Bazı insan tipleri vardır, kendisi bir şey yapmaz, elinden bir iş çıkmaz, çene çok sağlamdır, boş konuşma dedin mi mangalda kül bırakmazlar. Böyle tiplerin bildiği tek şey; yeme içme, bir de birisi bir şey yaptığında eleştirmesini iyi bilirler. Hata bulmak için saatlerce kafa yorarlar, illa bir eksik, bir kusur bulmaları gerekir, ya uzun derler ya da kısa derler...
Bak arkadaş; senin beğenmediğin, küçümsediğin bir kitap ayracının hangi aşamalardan geçtiğini sana anlatayım. Tabi sizin gibi tiplere ağzınla kuş tutsan yaranamazsın ama yine de ben anlatayım sen iyi dinle.
Önce “Bismillah” deyip, o kitap ayracı yapacağım Ebruyu yapmak için, kitreli suyumu hazırlıyorum. Sonra bir güzel suyumun ayarını kontrol ediyorum, kitreli suyumun tamam olduğunu kanaat getirdikten sonra boyalarımın, su ve öd ayarı yapıyorum. Bu öd ayarı yapmak o kadar kolay değil. Bazen saatlerce, bazen günlerce boya ayarlarıyla uğraştığım oluyor.
Nihayet boyalarımızı at kuyruk kılıyla yapılmış fırçayla, teknemin içindeki kitreli suyun yüzeyine serpiyorum. Sonra o serptiğim boyalara şekil veriyorum. Sonra, teknedeki yaptığım ebruyu kağıda aktarma aşamasına geçiyorum. Yavaşça düzgün bir şekilde kağıdı teknemin üzerine bırakıyorum. Kağıt boyayı emdikten sonra, kağıdın bir kenarından tutup teknenin kenarına sıyırarak çıkarıyorum. Biten Ebrulu kağıdın kurumasını bekliyorum, kuruyan kağıdı buruşukluğunun giderilmesi için üzerine ağır bir şey koyup düzgün olmasını bekliyorum.
Daha sonra, dikkatli bir şekilde farklı ebatlara göre büküyorum ve kesme işlemi bittikten sonra stabil olması için arasına karton kağıt parçası koyuyorum ve daha sonra arasına kurdele koyuyorum. Hazır olan kitap ayraçlarının son aşaması olarak laminier folyasının içine yerleştirip ısınmış olan laminier aparattan geçirme süreci başlıyor. Laminier aparattan yapışarak ayraç olarak çıkıyor. Fazla olan folyonun kesme ve düzeltme işlemini yaptıktan sonra özel makasla kitaplara zarar vermemesi için sivri olan kenarları kırpıyorum. Kurdelenin ucunun dağılmaması için çakmakla hafif ateşe verildiğinde ucunun çözülme riskini ortadan kaldırdıktan sonra kitap arasına girmek için sahibini bekliyor.
Şanslı kitaplar, böyle nazik bir kitap ayracıyla buluşmanın mutluluğunu yaşıyorlar. Bazılarına göre çok basit gibi görünen işlerin o kadarda basit olmadığını, ne kadar emek ve zahmetten sonra bir eser meydana geldiğini ancak yakından gören ve yaşayan daha iyi idrak edebilir. Aşama aşama bir kitap ayracı üç gün ila bir hafta arasında bir zaman diliminde nasıl yapıldığını şimdi daha iyi anlamışsınızdır.
“Kedi yetişmediği ete mundar dermiş”. Kendin bir şeyi yapmıyor, yapamıyorsan başkalarının yaptığı işleri küçümseme, hakir görme. Her ne kadar burada bir kitap ayracı misalini vermiş olsam da, emek verilen her işin kendine göre bir zorluğu, bir zahmeti, bir çilesi, cefası olur. Bunun için sanata ve emeğe saygı lütfen diyoruz.