Demokrasi olmazsa olmazımızdır. Ve de ona ulaşmak için de seçim vazgeçilemezdir. Sonbaharın ortasındayız şu günlerden kısa süre sonra kış gelecek ve baharın yeniden canlanması ile seçim yaklaşmış olacak. Ancak siyasilerimiz seçim havasını erken başlatıp hedefe ulaşmak için çalışmalara başladılar bile. Açılışlar müjdeler vaatler gırla gidiyor. İktidar varlığını korumak, muhalefet ise iktidara ulaşmak için var gücüyle çalışıyorlar.
Ben seçimleri seviyorum. Çok güzel ve çok harika bir durum. Ne var ki seçimlere afaki bütçeler ile gidilmesi aklımın alamayacağı olumsuzluklara neden oluyor. Öncelikle siyasi partilerin aldıkları hazine yardımları bana göre hiç olmamalı. Devletten para alıyor ve aldıkları paralar ile siyaset yapıyorlar. Başka ülkeleri bilemem ama bizim gibi ekonomide sıkıntılar yaşayan bir ülke için doğru bir karar değil.
Ve de seçimlerde “ADAY” olacak kişilerin yaptıkları harcamaları duydukça zaman zaman siyasetten umudumu kesiyor gibi oluyorum. Paran varsa seçilebilmek yukarıda vazgeçilemez dediğim demokrasi kavramına asla uymuyor. Bizler gibi ülkesini seven, kafası çalışan, ileriyi görüp fikirler üretenler cebinde para yoksa ne aday olabiliyor ne de seçilme şansını yakalayabiliyor.
Havada seçim kokusu var dedim ya. Sanırım hepiniz bu kokuyu almışsınızdır. Zira aday olup meclis koltuklarına oturmak isteyenlerin ilk yapacağı iş liderlerine bir adım daha yaklaşmak oluyor. Liderler önünde jimnastik hareketleri daha bir görkemli yapılıyor. İşte tam bu noktada demokrasi yine rayından ayrılıyor. Her zaman söylüyor ve savunuyorum. Meclise göndereceğimiz vekilleri bizler seçmeliyiz, liderin gösterdiği adaylara oy vererek olmamalı. Ama doğru düşünelim, seçime girecek parti iktidara gelirse ve hükümet kuracaksa oradaki görev alabilecek uygun kişilerin lider tarafından sınırlı sayıda aday gösterebilme hakkını da tanımak gerekir. Zaten şu an uygulanan sistemde vekil olanlar bakan olamıyor ya!..
Burası çok önemli. Her siyasi parti adaylarını mutlaka ön seçimle yaparak seçmeli ve bu sisteme göre ön seçim o partiye kayıtlı tüm üyeler tarafından olmalı.
Seçim havasını aldık. İktidar yaptığı çalışmaların semeresini almak için koşar adım açılışlar ve mitingler düzenlemekteler. İlk seçim elbette CUMHURBAŞKANLIĞI için olacak. Ve partiler arasında her seçimde olduğu gibi birleşmeler, omuz omuza vermeler yani ittifaklar başlamakta. Daha önceden kurulan ittifaklar ise “seçimi kazanmak” adına oldukça hummalı çalışmalar yapılmaktadır. Tüm ittifaklar ise seçimde “KİLİT” parti olarak tanımladıkları siyasi partileri kendine ortak edebilmenin gayreti içindeler. Zamanla içlerine sindiremedikleri partilerin kapısını önce ben çalayım düşüncesindeler. Doğrusu birleşme, dayanışma, güç olmak önemlidir. Ama bu sadece seçim dönemlerinde değil tüm zamanlarda olmalıdır.
Devletimize hizmet etmek hepimizin asli görevidir. Aklımızın erdiği zamandan yaşlılığımıza kadar elden gelenin en iyisini yapmalıyız. Ama doğaldır ki insanın da bir yaşama süreci vardır. Ve melekeler yaş aldıkça azalmaktadır. Vakti zamanı geldiğinde kenara çekilip yapılacaklara oradan yardımcı olmak da güzeldir.
Emeklilik deyince de aklıma geliverdi. Hükümet EYT’yi hazırladı ve sanırım yıl sonuna kadar hayata geçeceğini söylüyor. Hazırlıklar tamam deniyor ama hala akla takılan sorulara net cevap bulunmuş değil. Ha gayret sene sonuna yetişsin bakalım. Her ne kadar seçim yatırımı dense de ben bunu gerekli görüyorum. Seçim bir şekilde yapılacak nasıl olsa.
Şunu da düşünmeden edemiyorum. Seçim yapılacak diye her şeye zam yapılıyor, vaatler veriliyor. Halbuki bir noktada her şey durdurulsa yani DONDURULSA olmaz mı? Maaşlar artmasın, asgari ücret yerinde dursun, her türlü ihtiyaç maddesinin fiyatları yerinde kalsın. Yani tüm artışlar tüm zamlar olduğu gibi bırakılsın. Olmaz mı?. Ülkede enflasyon % 85 deniyor ama her türlü vergi ve harç % 120 artırılıyor. Buna anlam veremedim. Onun için diyorum ki zamanı durduralım ve her şey tık diye yerinde kalsın. Hem ağzımıza pelesenk olan zam kelimesini kullanmayız, hem de günlerce hesap uzmanları maaşları, vergileri, algıları hesaplamaktan kurtuluverirler. Kiralar yerinde kalır, ücretler yerinde kalır, alacak verecek olduğu gibi durur, döviz artmaz; yani anlayacağımız zam kelimesini literatürden çıkarıp bir kenara koyuveririz. Daha birkaç ay önce bir liraya aldığım yumurta için üç lira ödememiş olurum. Ekmeği üç liraya almaya devam ederim. Simit için yüksek paralar ödememiş olurum. Bir kere olsun denesek nasıl oluruz sizce?..
Evet; havada seçim kokusu var. Nereden mi anladım. Tüm siyasi partiler adımlarını daha hızlı atmaya başladılar. Hani her zaman şikayet ettiğimiz dış güçler var ya işte onlarda hareket halindeler. Salonlar, alanlar miting kokusu vermeye başladı. Uzun zamandır dillerden düşmeyen “erken seçim” kavramı yerini “seçim” olarak değiştirdi. Her ne kadar ittifakların adayları netleşmemiş olsa da bazı isimler üzerinde yoğun çalışmalar sürmekte. Daha önce söylediğim gibi masadan aday çıkmasa çok sevinirim.
Bizler her ne kadar seçim kokusu alsak da asıl koku GEÇİM’dir. İkisi bir arada nasıl bir yol izleyeceğiz göreceğiz. Şimdiden ülkemize hayırlı olmasını dilemekten başka bir şey yapamıyoruz.
Yediden yetmişe 85 milyonumuza hayırlı olur umarım.