Değerli okurlarım bu hafta konuyu yine futbolla değerlendireyim dedim. Maçlar oynanırken, karşılaşmaları izlerken aklıma takılan bir çok soruyu burada sizlerle paylaşayım dedim. Başlıkta yazdığım gibi top yuvarlaktır ama kuralları o kadar değişkendir ki, her olay yoruma açık, her pozisyon farklı değerlendirmelere gebedir.
Futbol öncelikle amatör ve profesyonel diye ikiye ayrılır. Günümüzde ise bu ayrılık neredeyse kalmamış gibidir. En küçük bir futbol takımının harcamaları yüz binleri bulmaktadır. Amatör kulüp bölgesindeki liglere katılmak için belli miktarda para yatırmaktadır. Sporcuların lisansları, belirlenmiş bir rakam yatmayınca alınamaz. Takımı çalıştıracak antrenör federasyona veya derneğine para yatırarak çalışma izni alır. Forması, ayakkabısı, eşofmanı, topu derken hesap arşı alâya ulaşır. Bir de ulaşım sorunu vardır ki sormayın.
Peki oynayan sporcular ne ister. Orası da bilindiği gibi yüksek paraların konuşulduğu bir durumdur. Sporcunun insafına, takımın hedefine göre değişir. Bu durum amatör bir takımın sorunlarıdır. Maç oynanırken kullandığı kremler, ısıtıcılar; maç arasında içilen sular sodalar da cabasıdır.
Profesyonel takım daha karmaşıktır. Şunu ilk başta söylemeliyim. Milyonlarca harcamalar sadece DERNEK yasalarıyla yönetilmektedir. Bütün bunların en iyi çözümü ise çıkarılması yılan hikayesine dönen spor yasasıdır. Bir türlü çıkmayan bu yasa nedeniyle sorunlar kartopu gibi çoğalmaktadır. Profesyonel takımlarda en büyük dert sporcu transferleridir. Günümüzde telaffuz edilen rakamlar insanların beyin jimnastiği yapmasına sebep olmaktadır. Trilyonlar havalarda uçuşmaktadır. Ayağını topa yakıştıran herkes on binleri cebe indirebilmektedir. Geçmiş yıllarda futbola bazı nedenlerle karşı çıkan aileler şimdilerde çocuklarının “ya popçu ya da topçu” olması için çareler aramaktadırlar.
Ülkemizde oynanan futbol birkaç lige bölünmüştür. Bölgesel amatör lig (adı amatör olsa da bir profesyonel takım gibi harcamaları vardır) üçüncü lig, İkinci lig, birinci lig ve süper lig diye kategorize edilmiştir. Hepsinin kademeli artan harcamaları vardır. Rakamlar uçuktur. Bir çalışanın aldığı asgari ücret buralarda konuşulmaz bile. Binlere milyonlara imza atılır.
Birde menajerlik parası, imza parası diye çıkanları sorarsanız rakamların nerelere çıktığının farkına varabilirsiniz. Asgari ücrete pek rastlayamazsınız.
Oyun kuralları da bambaşka bir sorundur. 10 kusurlu hareket onlarca kusura dönüşmüştür. Futbol temel olarak tüm dünyada ve tüm liglerde aynı kurallarla oynanan bir spor dalıdır. Ama süper lig haricinde VAR yoktur. Gerçi o da ayrı bir derttir ama arzulanan başarıya ulaşamamıştır kanımca. Biz mahalle aralarında top oynarken kuralları kendimiz koyardık ve yine de kendimiz çiğnerdik. Kaleler ayakla ölçülürdü. Kenarlara koyulan taşlar farklı olabiliyordu. Üç korner bir penaltıydı, kale yüksekliği kalecinin boyuna göre değerlendirilirdi. Beşte devre 10 da maç biterdi. Gol atan kaleye geçerdi. Beraberlik sonucunda son gol galibiyet kazandırırdı. Güçlü olan takım diğerine birkaç gol avans verirdi. vs. vs...
Kimi zaman canlı kimi zaman televizyondan fırsat buldukça maçları izlemeye devam ediyorum. Elbette canlı maçlar daha heyecanlı ve güzel ama. Televizyonlarda pozisyonların tekrarı olunca bir başka lezzet katıyor. Orada lezzeti bozan aşırı rakamların dönüyor olması. Makul bir rakam çekilerek tüm sporseverlerin izlemesine imkan verilse daha güzel olmaz mı?.
Maçları izlerken aklıma takılanlar. En çok kızdığım taçların yerinden atılmaması. Korner atışlarında topu çizgiye değil de en uç noktaya konulması, frikiklerde birkaç metre öne çekilmesi. Barajların 9.15'e alınamaması.(hakemin adım boyuna göre) Mesela en iyi hakem dediğimiz kişinin bile maçlarda barajları dokuz on beş değildir. Sporcuların baraja çekilmesi esnasında hakemin çizgi çekmek için onları beklemesi, penaltı atışında kaleciye gidip kuralları anlatması. Rakip oyuncu tarafından sakatlanan sporcunun tedavisinin saha içinde yapılması ve sonrasında dışarıya çıkarılması benim anlam veremediğim olaylardan bazıları. Şöyle yapılsa, örneğin; her sezon başında takımların sporcularına hakemlerce oyun kuralları ile ilgili eğitim verilse, yöneticiler bilgilendirilse, antrenörlere uyarılarda bulunulsa daha güzel olmaz mı. Maç içinde topun oyunda daha çok kalması sağlanabilir bence.
Ve hakemler. MHK habire değiştiriliyor. Ama kim giderse gitsin özüne dokunulmuyor. Sonuçta onlar hata yapmaya devam ediyor. Bilmiyorum ama televizyonlarda bizim kadar yorum yapılan başka bir ülke var mıdır. Her hafta saatlerce hakemler konuşuluyor. Bunları önlemenin bir yolu olmalı diye düşünüyorum. Hakemler üniversitelerin spor dalından mezun edilip profesyonel bir kimliğe kavuşturulmalı. Beyinlerine tarafsızlık fikri aşılanmalı. Bu arada federasyon ÖZERK ve tahkim kuruluda bağımsız olmalı. VAR sistemi ya bırakılmalı ya da sil baştan dizayn edilmeli. Futbolun seyir zevkini köreltiyor. Dakikalarca pozisyon incelemesi futbolun ruhunu bozuyor. Sporculara ödenen rakamlara da bir limit getirilmeli Antrenör değişiklerine de makul kurallar konulmalı, başarısız her takım hocasını gönderiyor.. Bir, iki, üç yaz boz tahtası gibi.. Tazminatlarına da bir kural olmalı. Başarısız hoca kovuluyor ama yıllarca parasını alıyor. Başarısızlık ödül gibi adeta.
Ve top yuvarlaktır. Biz de onun peşindeyiz. Herkes gibi. Bacasız fabrika para basmaya devam ediyor.