Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

Necati Ertuğrul
Köşe Yazarı
Necati Ertuğrul
 

KÖKLERİMİZ

Kök; bir ağacı ayakta tutan, yıkılmaması için, sımsıkı toprağa bağlayan, büyüyüp beslenmesini sağlayan en önemli kısımdır. Aynı şekilde; milletleri de başlangıçtan günümüze kadar gelmesine öncülük etmiş liderler vardır. Türklerde; Göktürkler’den başlayarak günümüze kadar han, hakan, padişah, başbakan, cumhurbaşkanı gibi isimlerle anılmışlardır bu liderler. Türk soyunu, Türk adını bu güne taşımışlardır. Tarih boyunca kurulmuş Türk devletleri ve Osmanlı İmparatorluğu, bizim kökümüzü oluşturur. Türk adını, günümüze kadar taşıyan bu liderlerden bazıları çok başarılı olmuş, bazıları da az olmuştur. Yaşadıkları dönem, içinde bulundukları koşullar, eğitim durumları bunda, etkili olmuştur şüphesiz. Her insan bir olamaz. Aynı ailede bile çocuğun birisi çok başarılı olurken, bir diğeri olmaya-biliyor. Bunda şaşılacak bir şey yoktur. . Asıl şaşılacak olan şudur. Köklerimizi oluşturan büyüklerimize zaman zaman eleştiriler yapılıyor. Hatta bu eleştiriler, hakaret boyutuna ulaşıyor. Üzülmemek elde değil. Peki, amaç nedir? Çok basit. Kendi kişisel başarısızlarını ört bas etmek, kendini en zirvede gös-termek, taraftarlarına şirin gözükmek. Say sayabildiğin kadar. Böyle eleştirilere maruz kalan büyüklerimizden biri de II. Cumhurbaşkanımız İsmet İnönü’dür. . O İsmet İnönü ki; 1 Mayıs 1959 yılında Uşak ilinde başına atılan taşla yaralanmıştır. Bu olayın duyulması üzerine ünlü şairlerimizden Behçet Kemal Çağlar, üzüntüsünü dile getirdiği aşağıdaki “Kafana Çal Taşını” adlı şiirini yazmıştır:   Türk’sen, insan isen eğer Saygı ile, sevgi ile bak Unut bütün gündelik kaygıyı, hırsı filan Önüne, istilacı bir orduyu katarak Kurtardığı yerlerden geçiyor bir kahraman. . Dünkü karargahıdır bugün geçtiği Uşak Bütün şehir ayağa kalkıp selamlamalı, Ayağa döşenmeli saygılar halı halı Başına taş atan kim, hangi utanmaz uşak? . Ey hırsının uşağı, varsa eğer utanman, Kırılası eline al budala başını O iki damla kandan doğuyor yeni bir tan, Kararan gözlerinle kafana çal taşını...   Şimdi şöyle düşünelim bakalım: Şairin sözünü ettiği atılan taş; sadece İnönü’ye değil; 1.ve II. İnönü savaşlarında Yunan ordusunu büyük bir bozguna uğratan Kuvayi Milliye’ye ve elde edilen bu zaferle “Yalnız Yunan ordularını değil; Türk milletinin kötü kaderini de yendiniz” diye telgraf çeken Gazi Mustafa Kemal ile kahraman silah arkadaşlarına da atılmış değil midir? Sakın kimse beni İnönü’cü falan diye yaftala-masın. Bütün Türkler, benim için aynı değerdedir. Hepimiz insanız, hata yapabiliriz. Yeter ki art niyet olmasın. Ne mutlu bize ki bugüne kadar olmamıştır. Bu yüzden değil midir ki güzel bir ülkede, huzur içinde kardeşçe yaşayıp gidiyoruz. Yeri gelmişken İ. İnönü’nün Uşak ili ile ilgili bir anısına da değineceğim.28-01-1973 yılında TBMM’deki bir konuşması şöyledir:” Kurtuluş Savaşı’nda Uşak ili ile ilgili değerli ve önemli hatıram şudur: 30 Ağustos 1922’de Başkomutanlık Meydan Savaşında Yunan orduları bozguna uğratılarak perişan edilmiştir. Yenilen Yunan ordusunun iki generali Trikopis ve Diyenis, Garp Cephesi Komutanı olarak bana getirildi. Ben de onları; Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e götürüp teslim ettim. Uşak üzerine en önemli hatıram budur. Uşak’a her geldiğimde Yunan komutanlarıyla görüştüğüm o evi ziyaret ederim. Ev sahipleri de bana kibarca davranırlardı. Uşak; milli tarihimizde, düşman ordularının komutan-larını esir olarak kabul eden şehir sayılmıştır. . Sonuç olarak; köklerini kötüleyerek, yok farz ederek kendilerine bir paye hazırlayanlar,bilmelidirler ki; gelecek kuşaklar da aynısını, kendilerine reva göreceklerdir. .                       Necati ERTUĞRUL
Ekleme Tarihi: 19 Ocak 2021 - Salı

KÖKLERİMİZ

Kök; bir ağacı ayakta tutan, yıkılmaması için, sımsıkı toprağa bağlayan, büyüyüp beslenmesini sağlayan en önemli kısımdır. Aynı şekilde; milletleri de başlangıçtan günümüze kadar gelmesine öncülük etmiş liderler vardır. Türklerde; Göktürkler’den başlayarak günümüze kadar han, hakan, padişah, başbakan, cumhurbaşkanı gibi isimlerle anılmışlardır bu liderler. Türk soyunu, Türk adını bu güne taşımışlardır.
Tarih boyunca kurulmuş Türk devletleri ve Osmanlı İmparatorluğu, bizim kökümüzü oluşturur. Türk adını, günümüze kadar taşıyan bu liderlerden bazıları çok başarılı olmuş, bazıları da az olmuştur. Yaşadıkları dönem, içinde bulundukları koşullar, eğitim durumları bunda, etkili olmuştur şüphesiz. Her insan bir olamaz. Aynı ailede bile çocuğun birisi çok başarılı olurken, bir diğeri olmaya-biliyor. Bunda şaşılacak bir şey yoktur.
.
Asıl şaşılacak olan şudur. Köklerimizi oluşturan büyüklerimize zaman zaman eleştiriler yapılıyor. Hatta bu eleştiriler, hakaret boyutuna ulaşıyor. Üzülmemek elde değil. Peki, amaç nedir? Çok basit. Kendi kişisel başarısızlarını ört bas etmek, kendini en zirvede gös-termek, taraftarlarına şirin gözükmek. Say sayabildiğin kadar. Böyle eleştirilere maruz kalan büyüklerimizden biri de II. Cumhurbaşkanımız İsmet İnönü’dür.
.
O İsmet İnönü ki; 1 Mayıs 1959 yılında Uşak ilinde başına atılan taşla yaralanmıştır. Bu olayın duyulması üzerine ünlü şairlerimizden Behçet Kemal Çağlar, üzüntüsünü dile getirdiği aşağıdaki “Kafana Çal Taşını” adlı şiirini yazmıştır:
 
Türk’sen, insan isen eğer
Saygı ile, sevgi ile bak
Unut bütün gündelik kaygıyı, hırsı filan
Önüne, istilacı bir orduyu katarak
Kurtardığı yerlerden geçiyor bir kahraman.
.
Dünkü karargahıdır bugün geçtiği Uşak
Bütün şehir ayağa kalkıp selamlamalı,
Ayağa döşenmeli saygılar halı halı
Başına taş atan kim, hangi utanmaz uşak?
.
Ey hırsının uşağı, varsa eğer utanman,
Kırılası eline al budala başını
O iki damla kandan doğuyor yeni bir tan,
Kararan gözlerinle kafana çal taşını...
 
Şimdi şöyle düşünelim bakalım: Şairin sözünü ettiği atılan taş; sadece İnönü’ye değil; 1.ve II. İnönü savaşlarında Yunan ordusunu büyük bir bozguna uğratan Kuvayi Milliye’ye ve elde edilen bu zaferle “Yalnız Yunan ordularını değil; Türk milletinin kötü kaderini de yendiniz” diye telgraf çeken Gazi Mustafa Kemal ile kahraman silah arkadaşlarına da atılmış değil midir?
Sakın kimse beni İnönü’cü falan diye yaftala-masın. Bütün Türkler, benim için aynı değerdedir. Hepimiz insanız, hata yapabiliriz. Yeter ki art niyet olmasın. Ne mutlu bize ki bugüne kadar olmamıştır.
Bu yüzden değil midir ki güzel bir ülkede, huzur içinde kardeşçe yaşayıp gidiyoruz.
Yeri gelmişken İ. İnönü’nün Uşak ili ile ilgili bir anısına da değineceğim.28-01-1973 yılında TBMM’deki bir konuşması şöyledir:” Kurtuluş Savaşı’nda Uşak ili ile ilgili değerli ve önemli hatıram şudur: 30 Ağustos 1922’de Başkomutanlık Meydan Savaşında Yunan orduları bozguna uğratılarak perişan edilmiştir. Yenilen Yunan ordusunun iki generali Trikopis ve Diyenis, Garp Cephesi Komutanı olarak bana getirildi. Ben de onları; Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e götürüp teslim ettim. Uşak üzerine en önemli hatıram budur. Uşak’a her geldiğimde Yunan komutanlarıyla görüştüğüm o evi ziyaret ederim. Ev sahipleri de bana kibarca davranırlardı. Uşak; milli tarihimizde, düşman ordularının komutan-larını esir olarak kabul eden şehir sayılmıştır.
.
Sonuç olarak; köklerini kötüleyerek, yok farz ederek kendilerine bir paye hazırlayanlar,bilmelidirler ki; gelecek kuşaklar da aynısını, kendilerine reva göreceklerdir.
.
                      Necati ERTUĞRUL
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.