Yaratılanlar içinde en mükemmel, en şanslı olan insanoğludur. Yaratan; öyle uygun görmüştür. İnsanlar; konuşur, akıllıdır. Severler, sevilirler. Ne güzeldir gülmeleri, hatta ağlamaları. Adaletli, hoş görülü, yardımseverdirler. Hep birlikte mutluluk şarkısı söylerler. Dünyayı; yaşamaya değer kılarlar. Ammaaa; bir kısmı da şeytanın peşinden giderler. İşin kötüsü, böylelerinin sayısı artmakta. Kendinizin veya komşularınızın başına gelmiştir. Bir şeyiniz çalınmıştır, komşularınıza sorarsınız gören, bilen var mı diye. Neredeee, kapılarını hemen kapatırlar. “Neme lazım, görmedim, duymadım, bilmiyorum” derler. Kanuni Sultan Süleyman, sadrazamını; devrin ileri gelen alimlerinden Yahya Efendi’ye gönderir, “Bir devlet; ne zaman, nasıl çöker danış gel” diye. Yahya Efendi “Neme lazım” diye cevap verir. Kanuni, “Ben bu cevaptan bir şey anlamadım, daha açık söylesin” der. Yahya Efendi de, “Bir devlette zulüm artarsa, haksızlıklar başını alıp giderse, halk neme lazım diyerek kabuğuna çekilirse, koyunları kurtlar değil çobanlar yerse, bilenler de; bunu bildiği halde sesini çıkarmayıp susarsa, hakkını savunamayanların feryatları arşa çıkıp taşlar duyduğu halde başkaları işitmezse, işte o zaman devletin sonu geliyor demektir. Bu durumlarda; devlet hazinesi boşalır, halkın devletine olan güveni azalır, geleceklerinden de endişe duyarlar. Sonuçta da; devletin yıkılması kaçınılmaz hale gelir” diye açıklama yapar. Nitekim; Osmanlı İmparatorluğunun en güçlü dönemi olan Kanuni devri; Hürrem Sultan gibi gayri müslimlerin, çeşitli saray entrikalarıyla rüşvet, yalan ve aşırı israf yaygınlaşmış, bunun sonucunda saraya olan güven kaybolmuştur. “Görmedim, duymadım, bilmiyorum; bana dokunmayan yılan bin yaşasın” anlayışı yaygınlaşmıştır. Neme lazımcı insanlar; bukalemun gibi renk değiştirirler. Gidişata göre tavır alırlar. İyi gün dostudurlar ama kötü günde ortadan kayboluverirler. Yahya Efendi; teşhisi tam beşyüz yıl önce koymuş. Demek istemiştir ki; toplumlar, devletler neme lazımcılıkla yıkılır. Bu dünya, sadece sana veya bana ait değildir. Dünyayı titreten korona virüs bize ne demek istiyor düşündünüz mü hiç? Yaşamak; haddini bilmektir. Yani; günlük işler, borsa, döviz, emlak, mevki, makam değildir. Neme lazımcılık gibi insana yakışmayan huylardan vazgeçin. Hem başkalarının, hem de kendi dünyanızı karartmayınız. Bak yine, neme lazım mı dediniz?...             Necati ERTUĞRUL