Bekleme süresini çoktan tamamlamış olduğu halde bir yıldan fazla süredir basın kartı bekleyen, aynı şekilde çalıştığı kurum değiştiği için basın kartı yenilenmesi talebinde bulunan gazeteciler, büyük bir mağduriyet yaşamaktadırlar. Bu konunun geciktirilmekte ısrar edilmesi daha başka haksız sonuçları da beraberinde getirecektir. Basın Kartları Yönetmeliği anti demokratik maddeler çıkarılarak mutlaka yeniden düzenlenmeli, başta TGF olmak üzere belli başlı meslek kuruluşları temsilcileri yeni basın kartı komisyonunda yer almalıdır.
BASIN KARTININ "RESMİ KİMLİK" OLARAK TANINMASI SAĞLANMALIDIR
Sarı basın kartının resmi ve özel kurumlarda resmi kimlik olarak kabul görmemesi halen daha önemli bir sorundur. Kamu kurumları ve özellikle bankalar ile noterlerin sarı basın kartını resmi kimlik olarak kabul etmeleri yönünde, Cumhurbaşkanlığı İletişim Daire Başkanlığı'na büyük sorumluluk düşmektedir. Basın kartına "göstermelik" bir belge muamelesinin yapılması kabul edilemez.
İletişim Daire Başkanlığı bu konu ile ilgili girişimlerini sonuç alıcı bir uygulamayla somutlaştırmalıdır.
BASIN HİZMET PASAPORTU SÜRESİ EN AZ 5 YIL OLMALIDIR
Yurt dışı görevlerine gidişte meslektaşlarımıza büyük kolaylık sağlayan hizmet pasaportunun geçerlilik süresi konusunda uygulanan çifte standart kaldırılmalıdır. Hangi gazeteciye, ne tür kritere göre verildiği belli olmayan 1 yıllık, 2 yıllık ya da 5 yıllık geçerlilik süreli hizmet pasaportlarına belli bir standart getirilmeli, bu süre de en az 5 yıl olmak üzere sarı basın kartı sahibi tüm gazetecilere eşit şekilde uygulanmalıdır. Gazetecilerin kamu görevini ifa ettikleri göz önünde bulundurularak, meslekte 18 yılını doldurup Sürekli Basın Kartı sahibi olmaya hak kazanan meslektaşlarımıza ise belli kriterlere haiz kamu görevlilerine verilen yeşil pasaport hakkı tanınmalıdır.
Mesafelerin kısaldığı küreselleşen dünyada, görev gereği sıkça yurt dışına çıkmakta olan gazetecilerin, pasaport ile ilgili aynı bürokratik işlemleri devamlı olarak yapmak zorunda bırakılmaları ortadan kaldırılmalıdır.
GAZETECİLERİN YIPRANMA PAYI HAKKI İADE EDİLMELİDİR
Meslektaşlarımızın 1961 yılında 212 Sayılı Kanunla tanınmış haklarının önemli bir bölümü aradan geçen 55 yıllık zaman zarfında peyderpey ellerinden alınmıştır. Gazetecilerin ellerinden alınan yıpranma payı haklarının geri verilmesine yönelik olarak çıkartılan kanundaki eksiklikler giderilmelidir. Sadece sarı basın kartlı gazetecilerin bu haktan yararlandırılması, eski 212, yeni 5953 Sayılı Basın İş Kanunu'na göre 'fikir işçisi' statüsünde çalışan ancak sarı basın kartı almamış olan meslektaşlarımızın mağduriyetine yol açmaktadır. Aynı şekilde 20 yıllık çalışma süresi için daha önce 5 yıl olan yıpranma payı süresinin de 3 yıl ile sınırlandırılması, yıllar önce 'kazanılmış hakkın' açıkça ihlali anlamına gelmektedir. Risk grubundaki mesleklerin başında gelen gazetecilikte yıpranma payı uygulaması, yeni bir kanun maddesiyle mutlak surette ilk haline kavuşturulmalıdır. Hukukta 'kazanılmış hak' kutsaldır ve bu hakkın gereği yapılmalıdır.
ANADOLU BASINI TEMSİLCİLİK SEÇİMLERİ ADİL OLMALIDIR
İki yılda bir yapılan "Basın İlan Kurumu Anadolu Gazete Sahipleri Temsilciliği Seçimleri" Anadolu basını açısından çok büyük öneme sahiptir. Ne var ki, Ankara'da gerçekleştirilen seçimler yanlış uygulamalar ile gölgelenmektedir. Bu seçimlerde, vekalet yöntemi tamamen kaldırılmalı, gazete sahiplerinin bizzat kendisinin katılarak oy kullanması sağlanmalıdır. Adalet ancak böyle sağlanabilecek, Anadolu'nun gerçek temsilcileri ancak böylelikle belirlenebilecektir. Bugüne kadar yaşananlar göstermiştir ki; Anadolu Gazete Sahipleri Temsilcileri Seçimi ile ilgili yönetmelik mutlaka değişmeli, insanların seçme ve seçilme hakkına açıkça aykırı olan ayırımcı yaklaşımdan vazgeçilmeli, vekalet yöntemi kaldırılarak seçimlerin üzerine herhangi bir şaibenin düşmesi önlenmelidir. BİK Genel Kurulu'nda Anadolu'daki gazete sahiplerini temsil etmek için görev yapan 3 adayın, yerel basının sorunlarının belirlenmesi ve çözümü noktasında büyük sorumluluğu bulunmaktadır. Bu nedenle söz konusu seçimler demokratik ve adil bir yarış temeline oturtulmalı, siyaset karıştırılmamalıdır.
GAZETE ÇIKARMA KRİTERLERİ YENİDEN DÜZENLENMELİDİR
Türkiye'de en kolay açılan işletme medya işletmesidir. Kanun gereğince lise mezunu bir sorumlu müdür bulan herkes, herhangi bir yerden izin almadan ilgili Cumhuriyet Savcılığı'na vereceği bir beyanname ile gazete veya dergi çıkartabilmektedir. Gazetecilik mesleğinin etik değerlerini ve toplumsal işlevini tehdit eden bu süreç, kalemini tehdit ve şantaj için kullanan sahte gazetecilerle, toplum için mesleğini zor şartlarda icra etmeye çalışan gerçek gazetecileri aynı kefeye sokmaktadır. Medya işletmesi kuracak kişilere, mutlaka belirli sayı da kalifiye elaman çalıştırma zorunluluğu getirilmesi daha doğru olacaktır.
FREKANS TAHSİS SORUNU ÇÖZÜME KAVUŞTURULMALIDIR
Radyo ve televizyon yayıncılığında kaotik ortam halen devam etmektedir. İlk özel radyo ve televizyonun yayına başladığı 1990 yılından bu yana bir türlü çözülemeyen frekans sorunu, bu alandaki düzenleme yetkisine sahip olduğu için daha etkin ve adil kararlar alması beklenen Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK)'ün, beklenen uygulamaları bir türlü yaşama geçirememesi, bu alanda çalışan işçi ve işverenleri yani meslektaşlarımızı belirsizliğe mahkum etmiştir. Bu konuda son 27 yılda gelişen bilgi, iletişim ve yayıncılık teknolojileri de dikkate alınarak yeni bir yasal düzenleme şart olmuştur.