Yalan dünya işte senden
Aha geldim gidiyorum
Kalanlara selam benden
Aha geldim gidiyorum
Var mı sana gelip kalan
Baştan sona murat alan
Varın yoğun herşey yalan
Aha geldim gidiyorum…
“Eğri otur doğru konuş” demiş atalarımız. Demişler de emme velakin çıkarlarımıza dokunuyor, bir yerlerimizi acıtıyorsa o doğrular, yandı gülüm keten helvası. Doğru söyleyenlerin veya onlar olmazsa yaşayamam dediğimiz sevdiklerimizin değeri ne zaman anlaşılıyor biliyor musunuz,öldüklerinde.
Evet, ne yazık ki kara toprağa girdiklerinde. Doğru insanlar”Doğruyu ahirette mi söyleyeceğiz” dedikleri için, kimseye yalakalık, yalancı şahitliği yapmadıklarından sağken sevilmemişlerdir. Çünkü onlar, bu dünyanın “Yalan” olduğunu bilirler. Aynı şeyler; onlarsız yapamayız dediğimiz anne babalarımız ve sevdiklerimiz için de geçerlidir.
İsmi lazım değil geçenlerde birisi yaşlı babasından yakınıyordu: “Ne dediğini, ne yediğini bilmiyor. Büyük, küçük tuvaletlerini tutamıyor, sen bakacaksın ben bakacağım diye kardeşleri birbirine koyuyor, açıkçası ölse de kurtulsak” diyordu. Yakınlarda bu kişinin babası vefat etti. Aynı adam bu sefer başın sağ olsun diyenlere şöyle anlatıyordu.
- “Babamı çok severdim. O da beni çok severdi. Mezarı dolduracak gibi erkenden gitti garibim. O öleceğine keşke ben ölseydim” gibi laflar ediyordu. Hayretle adama bir daha baktım. “Bu geçen günkü konuşan adam değil mi yoksa” diye. Bir yanlışlık yoktu. Dedik ya insanların değeri öldükten sonra anlaşılıyor diye.
Ben bu adamı suçlamıyorum. Bu durum sadece ona özgü bir durum değil. Hemen hemen her ailede bu ve buna benzer olaylar yaşanmaktadır. Bu dünya etme bulma dünyası. Bu gün onlar, yarın biz. Eğer; “ben sizin bahsettiğiniz insanlardan değilim” diyebilenler varsa onları canı gönülden kutluyorum. Sözümü bir dörtlükle bağlamak istiyorum:
Üryan geldim gene üryan giderim
Ölmemeye elde fermanım mı var
Azrail gelmiş de can talep eder
Benim can vermeye dermanım mı var...
Necati ERTUĞRUL