Milli Takımlar Genel Koordinatörü Sayın Fatih Terim’i görev yaptığı dönemlerde kıyasıya eleştirdim. Gerçi doğrularını da alkışlamaktan geri durmadım. Gel gelelim şimdi görevdeki sayın zat bize bayramı zehir etti. Kavurmaları yemiş üzerine de baklavayı sünnetleyip televizyon karşısına geçmiştik. Basketçilerimizin İngiltere mücadelesi bizi umutlandırmıştı. Ne yazık ki futbolda en acı günlerden birini yaşattılar bize bu mübarek bayram gününde.
Bu gün günlerden futbol diyelim. Varsa yoksa futbolla yatıp kalktığımız günler ne de olsa geride kaldı. Bir yandan şike ve teşvik dedikoduları bir yandan naklen yayınlardaki fahiş fiyatlar bizi televizyondan futbol izleme alışkanlığından geri durdurdu. Buna örnek olarak stadyumlardaki seyirci sayısının azlığını da eklersek anlaşılan toplumda da bendeki gibi bir geri durma söz konusu… Biz her şeye rağmen maçları iyi kötü izlemeye devam ediyoruz. İşte Ukrayna maçı gibi…
Olayları başından şöyle bir süzelim.
Fatih Terim ulusal takımlarımızda oldukça uzun süre görev aldı. İyi yaptı, kötü yaptı. Elinden geleni ortaya koydu. Bazılarını sevdik bazılarını sevemedik. En son prim yüzünden bazı olaylar yaşandı. Arda milli takımı bıraktı ve ardından da federasyon Sayın Terim’e kapıyı gösterdi. “İstifa etmedim” dedi, “kovuldum” dedi. Her neyse sonunda yüklü bir tazminatı hak etti. Bu kez de tartışmalar tazminat üzerine yoğunlaştı... Haklı mı haksız mı, tartışılır. Ancak buna tazminat yolunu açanlar asıl suçludur bence. Çalışanın hakkını vermek esastır. Esastır da milyonları har vurup harman savurmakta federasyonun hakkı değildir. Doğruları yapamıyorlarsa o mevkide bir dakika bile durmaları büyük hatadır. Gerçi yukarıdakiler yanlış yaptıklarını kabul edemediklerinden istifa denen müessese oralar pek fazla uğramıyor. Yapılan bunca hata üzerine en büyük hata da yapıldı ne yazık ki.
Taaa Romanya’lara kadar gidilip 74 yaşında bir babayiğit şaşaalı törenlerle işin başına getirildi. Neymiş efendim… Rakipleri çok iyi tanıyormuş da falanmış da filanmış... Derken takım maça hazırlanacak aday kadro açıklandı... F. T.’nin hoşlanmadığı ve milli takımı bıraktığını açıklayan Arda efendi listede. 38'lik Emre listede. Yani F. T. listesinden pek farklı değil ilk bakışta ama Oğuzhan yok... Nedeni bilinmiyor derken Oğuzhan tv’de açıklama yapıyor ve apar topar kadroya dahil ediliyor. Buradaki cümle de çok önemli. “sadece aptallar fikir değiştirmez”. Yani “Lucescu aptal değilim” mi demek istedi. Bilemem. “Her ete göre soğan doğrarım” mı dedi... Bilemedim... Ama bildiğim bir şey var bizi bilmiyor. Bu gafın ardından ülkedeki yabancı sporcu sayısına takıldı. “İzlediğim maçlarda 8 yabancı 3 yerli var. İşimi yapamıyorum, biraz yerli oyuncu bulun” dedi. Oysa bu sayın Terim döneminde hayata geçirilmiş bir kuraldı. Yani çok öncelerden bu böyleydi. Bunu bilmiyorsan ne işin var futbol pazarında sayın Mirçae...
Ama yineliyorum... Bu konunun suçlusu Futbol Federasyondur. Birincisi hiç kimse bulunmaz hint kumaşı gibi işçisinin ayağına gitmez. Kaldı ki son maçlarda azalan şansımız için tek çare değildir. Ülkemizde bu işi yapan en kötü teknik direktör bundan on kat daha iyidir... Federasyon bu zatı göreve getirmekle binlerce antrenörümüze büyük haksızlık yapmıştır.
Gelelim maça... Basketbolcularımızın Rusya maçından sonra İngiltere’yi yenmesi ne kadar gurur verdiyse futboldaki Ukrayna mağlubiyeti de o kadar hüzünlendirdi. Haa yenilgi her şeyin sonu değil... Ucunda ne ölüm var ne bir şey ama. Bizi üzen sporcularımızın ortaya koyamadığı mücadele gücüdür. Üç-beş günde elinde sihirli değnek mi var ki her şey birden bire güllük gülistanlık mı olacak, dersiniz ama buralar iddialı gelenler, ilk maç bile olsa farklılık yaratmalılar. Yarattılar da... Dünya literatürüne geçtiler. Aynı anda iki oyuncumuz taç atışı kullandı. Bir sağa diğeri sola attı... Bu kadar konsantre olmuşlar. Anlayın artık...
Yaa bir de şöyle düşünüyorum... Sen 74 yaşına gelmişsin iyi kötü dünyalığını yapmışsın... Bin aracına gez dünyayı ne işin var elin yağlısında tuzlusunda. Bir de kariyerinin en üst basamaklarına çıkmışsın. El üstünde tutulmuşsun… Sonra yerlerde sürünmeye, bir sürü azar işitmeye, azar yemeye ne gerek Lucescu...
Tabi keyif senin... Bak GS istedi gitmedin... Milli takımı görünce balıklama daldın... Niye kolayı seçtin? Senede üç maç... Sonunda yan gel yat. Paraları demetle. Olursa olur, olmazsa ölür, diyorsun galiba...
Ha bir de unutmadan söyleyeyim... Bizde adet yabancıları Türkleştirmek. Bak Orelyo’yu Türk yaptık, milli takımda oynattık, Elvanı Türk yaptık madalyalarını kaptık seninde gözüne kestirdiklerin varsa onları da Türk yapar milli takımda oynatırız. Olmaz mı? Bir şey daha diyeyim... Eğer iyi bir şeyler planlıyorsan süper ligi bırak alt liglerden genç bir takım kur. Zararı yok üç yıl sonra, beş yıl sonra eli ayağı düzgün alnımızı dik tutturacak bir takım izleyelim. Yani seni göndermez bunlar, sen gitmedikçe. Kalacaksın belli.. İyi bir şeyler yap o halde. Olmaz mı?
Bayramınızı kutlamayı unuttuk üzüntüden.. On günlük uzun tatil yaramadı yine... Turizm gülse de.
Yolların kan gölü olduğu bu bayramda da kalanların kurban bayramı kutlu olsun.