Her mayıs ayı geldiğinde öncelikle bir hüzün çöker bana. Bu hüznün ardından birazcıkta olsa sevineceğim durumlar aklıma gelir. Ama ne olursa olsun benim için hüzünde ve sevinçte mayıs farklı bir ay!..
Biliyorum ki, herkes anasını babasını çok sever. Çok nadir çıkar sevmeyen. Ben de sizler gibi anamdan babamdan vazgeçemedim yıllar yılı. Babam Yusuf Sarıoğlu’nu tam 26 yıl önce yitirdik. Tarihi ondan önce ve ondan sonraya göre dizayn ettik. Onların birleştirici, kucaklayıcı özelliklerini toplumcu davranışlarını ne yazık ki bizler onlar kadar beceremedik. Onlardaki tılsımı bir türlü yakalayamadık. Elbette anamı da ziyadesiyle seviyordum. Onu da bu arada rahmetle minnetle anmış olayım. Ne var ki hem anasız hem babasız yılları tüketmeye devam ediyoruz.. Bir çoklarınız gibi..
Mayıs ayında hem sevinci hem hüznü birlikte yaşıyorum.
7 Mayıs’ta kaybettiğim babam için üzülürken yine 7 Mayıs’ta dünyaya gelen güzel kızımız GÜLEM’in varlığı bizlerin hüznünü alıp yaşam sevincine doğru sürüklüyor. Tabiat kanunu diyoruz; doğup, yaşayıp öleceğiz.
Ve Mayıs’ın 6'sı hiç aklımdan çıkmıyor. 52 yıl önce 3 fidanı yitirmenin hüznünü aynı sıcaklıkta hissetmeye devam edeceğim.
Hiç unutmuyorum Eşme’nin Araplar Mahallesinde öğretmen idim. Komşum “Gözel dayı” sabah namazı sonrası penceremi tıklattı, “kalk” dedi.. “bizimkiler!”.. pencerenin camını açtım.. “buyur” dedim.. “bizimkiler”.. dedi.. “gittiler”. İlk anda ayıkmamıştım. Birden aklıma geldi… “Denizler mi?” dedim.. Başını öne eğdi… “heee.. gittiler”. Ben de içimdeki hüznü dışarı vuramadan. Uzak hayallere dalıverdim.. Darağacına üç fidanı vermiştik.. Dönüş olmayacaktı ve bu yara bizlerden uzun süre daha silinmeyecekti. Devrimci mücadeleye karşılıksız ömür veren gençler heba oldu gittiler.
Ertesi yıl idi, ne tesadüftür ki.. Babam ve ilçemizin renkli simalarından Banaz köylü Ahmet Şahin kendilerini Evrendede’ye götürmemi istediler. Çok dostumuz bilir babamın nevalesi hazır olurdu. Onları güzel bir masaya oturtup ateşi yaktım. Masa hazırdı, iki bardak koydum ve içkilerini hazırladım. Ahmet Amca, babama baktı “Sarıoğlu yeğene izin vermiyor musun?” dedi.. O da “yooo, isterse içebilir” dedi.. Ahmet Amca gözüme baktı.. “Koy kendine de” dedi. Ben de “amca ben bu gün içmeyeceğim”.. dedim.. “Çekinme” dedi, “izin aldık işte”.. Ben de “izin önemli değil”.. dedim.. “bu gün Denizleri kaybedişimizin yıl dönümü” dedim. Bağırarak ayağa kalktı.. “önceden söylesene be adam”.. dedi.. Bardakları yere döktü.. “vallahi ben de içmem”.. “Bu fidanlara saygım var dedi”.. Bu anı ile birlikte onlara da rahmetler diliyorum.
Mayıs baharın son ayı.. Yaz gelecek. Çünkü Mayıs’ın sonu başka baharlara sarkmayacak.
Deniz Baykal, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı iken kendisiyle ilgili bir çok yazı yazmıştım. Biliyorum ki uzun yıllar siyaset yapmış bu değerli genel başkan tecrübeli ve devlet deneyimi olan bir kişiliğe sahip. Ama bir gerçek daha var ki, insanlar yaşlanıyorlar… Yaşlanan insanların gerçeği kabullenip köşelerine çekilmeleri uygun olmaz mı?.. Artık yaşamlarının son demlerinde gençlere öğüt veren, tecrübelerini onlara aktaran bir durumda bulunmaları daha yararlı olmaz mı sizce. “Hizmetlerinize ve demokrasiye katkılarınıza sonsuz teşekkürler.. Sağolun var olun!”.. desek uygun düşmez miydi? Bir çok örneği yaşanmışken niye hala vazgeçmezler, anlayamıyorum.. Devlet memurlarında 65 yaş sonrası resen emeklilik oluyor da, siyasette niye olmuyor. Baykal son demine kadar milletvekili olarak maaş aldı. Kendisine rahmet diliyorum ama ne yazık ki bunlar da arkasından konuşulanlar arasında yer alıyor.
Ve Cumhuriyet Halk Partisi.. Her yenilgiden sonra kazanmak için yeni ve uygun yöntemler arayıp, bundan sonra nasıl seçim kazanırım kaygısıyla yanıp tutuşurdu. Geçen yıl yapılan seçimlerde de öyle oldu. Nihayetinde ister istemez bir değişime gittiler. Görevi boyunca hiç seçim kazanamamış Kılıçdaroğlu gitti ve yerine Özgür Özel seçildi. 31 Mart’ta yapılan seçimlerdeki sonuç herkesi şaşırttı, öyle değil mi?. Demek ki bazen değişiklik yapmalı, silkelenip yenilenmek gerekiyor...
Mayıs ne kadar kötü olsa da önümüzde yaşanacak güzel günler yaratmalı yukarıdaki insanlar.. Kısır tartışmalar, gereksiz çatışmalar yarar sağlamaz. Hadi el birlik olun da bizlere olmasa da çocuklarımız, torunlarımız güzel günler görsünler.. Olmaz mı?..
Diğer taraftan bir güzel anmayı da buradan ulaştırmak istiyorum.
Rize Zümrüt Gazetesi 75 yaşına ulaştı. A. Erkin Sarıoğlu ve Yeşil Banaz Gazetesi Yazı Ailesi olarak dost ve kardeş gazetemizin; yağmurun ve rüzgarın başkenti Rize’nin “Rize Zümrüt Gazetesi”nin 75.ci yılını kutlar, başarılar dileriz.