Ülkemiz siyasetinde özlediğimiz, güzel hareketler görülüyor. Ancak bunlar yürekten mi, SİYASETEN mi oluyor doğrusu merak ediyoruz. Tamı tamına 23 yıldır arka bahçelisi haricinde kimseye bir adım atmayan bir lider, yıl 2024'de şaşkınlıkla karşılanan girişimlere imza atıyor. Esasen şaşırmak olmayacak bir iş ama hiç beklemediğimiz hareketler olduğu için maalesef şaşırıyoruz. Bilindiği gibi 23 Nisan Resepsiyonu çıkışı Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve siyasi parti grup başkanlarını çaya davet etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Özel burada ayaküstü bir görüşme gerçekleştirdi. İkili arasında görüşme için randevu günü konuşuldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan gazetecilerin "CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile görüşme olacak mı?" sorusuna, "Benimle görüşme talepleri oldu. İnşallah önümüzdeki hafta görüşeceğiz. Böyle ayak üstü olmaz" yanıtını verdi. Özel ise, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşme için “Bu şartlar altında seçmen bize birbiriyle konuşmayan, birbiriyle kavga ve polemik yapan iki siyasi lider olma görevi vermedi. Birbirimizi dinleyeceğiz, anlayacağız ve buna uygun olarak seçmenin bize verdiği görevleri yapacağız. Dengeli ve doğru bir iletişim olursa millet kazanır. Yok gerginliğe dönersek, tartışırsak millet kaybeder. Ama daha sonra millet kendine kaybettirene de kaybettirir" ifadelerini kullandı.   Ancak Sayın Erdoğan; CHP’nin eski genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu kastederek, “Bay bay Kemal kime ‘bay bay’ dedi? Edirne’deki teröristbaşı Demirtaş’a ‘bay bay’ dedi. Kavala’ya ‘bay bay’ dedi.” şeklinde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Peki kongreyi kazanan zat, o kime selam verdi? O da aynen Selahattin Demirtaş’a, Kavala’ya selam verdi.” ifadelerini kullandı. CHP’deki genel başkan değişimi için “Al birini vur diğerine. Bunların birbirinden farkı var mı? Yok.” şeklinde konuşan Erdoğan, “Zannettiler ki; terör örgütlerini yanımıza alırsak biz bu ülkede seçim kazanırız. 12-13 seçim kaybettin. Hep onlarla beraberdin. Kazanan; sen de onlarla beraberdin.” diye konuştu. Bu sebeple olması gereken zaten budur. Son derece olumlu bir gelişmedir bu!.. Şayet liderler bir yerlerde yanlış yapıyorsa bunu seçmen oy kullanacağı ilk seçimde değer-lendirecektir. Böyle bir hatanın hesabını ona kaybettirerek mutlaka soracaktır. Onun için bu gibi yaklaşımlar bence gereksiz ve ayrıştırıcı bir tavırdır. Bu gelişmeler için sokaktaki ses farklı yorumlar yapıyor. İktidar partisi son yerel seçimde çok kayıplar verdiği için bir “yumuşama ve yaklaşma politikası” olarak değerlendiriliyor. İktidarın en büyük destekçisi Bahçeli’nin de büyük kayıp yaşaması, “acaba onu da mı gözden çıkardılar” yorumlarına sebep oldu. Aslında ülkemizdeki siyasi barışın sağlanması, memleketin sorunlarının çözülmesi için elbette liderlerin sık sık birbirleriyle görüşmesi, fikir alışverişinde bulunması gerek-mektedir. Yukarılarda ne kadar gerilim ve sürtüşme olursa hem vatandaşlar arasındaki gerilim yükseliyor hem de ekonomi dahil birçok konuda istikrarsız bir seyir sürüp gidiyor. Seçimleri demokrasinin gereği olarak elbette ve mutlak olarak yapalım. Seçim zamanlarında gönül verdiğimiz, desteklediğimiz partiler için çalışalım. İstediğimiz, sevdiğimiz, yararlı olacağını düşündüğümüz adayları da destekleyelim. Ancak seçim ve siyaset zamanı bittiğinde hep birlikte kenetlenerek ülkemizin refahı, insanların huzuru için çalışmalıyız. Bizler bir olmadıktan sonra dağılmaya ve yok olmaya mahkûm oluruz...