Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

A. Erkin Sarıoğlu
Köşe Yazarı
A. Erkin Sarıoğlu
 

MART’IN DERDİ

Bütün ayların kendine has özellikleri, kendine özgü güzellikleri vardır. Ama her nedense mart ayı geldiğinde insanların en çok hayıflandığı, içinin ürperdiği bir ay gibi hisler uyandırır belleklerde. Atala-rımızın dillendirdiği gibi “mart ayı dert ayı” sözcükleri akıverir. Yıllar yılı ben de denedim. Gerçekten mart ayının bu özelliği insanlara zorluk verir. Gerekçelerine bakacak olursak haklılık payının olduğunu görmemiz pekte zor değildir.. Mart ayını da diğer aylar gibi seviyoruz ve tüm günlerini de doya doya yaşamak istiyoruz. Bakın mart ayı içinde neleri barındırıyor. İlk olarak, ilkbaharın ilk ayıdır. Bahar uyanıştır, bahar güzelliktir. Şimdilerde pek olmasa da geçmişimizin hatıralarında sınıflarımızın duvarlarındaki mevsim tablola-rında, 4 mevsim simgeleriyle birlikte yer alırdı. Baharın geldiği, kuzuların oynaştığı, tabiatın yeşerdiği, ağaçların çiçek açtığı resimleri görürdük. Bugün için aynı şeyleri söyleyemesekte akıllarımızda hala o manzaralar var.  Artık şimdi her mevsim her şeyi görebilme imkanı var. Ocak’ta kuzular oynaşmaya başlıyor. Meyve sebze desen artık her mevsim hepsi de var. Mart ayının ilk günleri YEŞİLAY HAFTASI. Geçmişte daha yoğun bir şekilde kutlanmaktaydı. Çeşitli gösterilerle oyunlarla yarışmalarla bu günü kutlardık. Zamanımızda onlara pek rastlamasakta az boz üzerine birkaç cümle ediliyor. YEŞİLAY’ın amacı ve yararları kısmen de olsa dile getiriliyor. Okullarda oluşturduğumuz YEŞİLAY kolları olmasa da gerek basında gerekse televizyonlarda bir cümle ile işin önemi anlatılmaya çalışılıyor. Ortak yaşam yerlerine, toplu olarak yaşanan yerlere astığımız afişler ”BURADA SİGARA İÇİLMEZ” ne kadar büyük puntolarla yazılmış olsa da toplum buna rağbet etmiyor. Fosul fosul sigara içilmeye devam ediliyor. Hatta sigara içme yaşı çok aşağılara kadar indi bile. Okullara yakın her köşe başında öğrencilerin sigara içtiğine rastlayabilirsiniz. Eskiden öğrencilerde bir gizlilik politikası uygulanırdı. İçilse bile alenen yapılmazdı. Ya kuytu yerlerde ya da tuvaletlere 8-10 kişi tıkılarak içerlerdi. Şimdi bir çok evde içki günlük yaşam biçimi. Akıllarda aynı cümleler. ”İçki öldürür, Kumar söndürür, Spor güldürür”. Uygulamada bir şey yok sadece duvar yazısı olarak kalmış durumda… Bu ayda istisna sayılacak bir gün daha var. MART’ta daha da güzel bir gün kutlanmakta. 8 Mart “DÜNYA KADINLAR GÜNÜ”. Ne güzel bir gün. Kadınların da bir günü var ve kutlanıyor. Ama öte yandan bakılırsa öve öve bitiremediğimiz kadınlarımıza karşı ŞİDDET uygulamaktan geri durmuyoruz. Kadın cinayetlerinin önüne geçemiyoruz. Alınan önlemlere rağmen onların mutlu yaşamalarını sağlayamıyoruz. Bir yanımız cennet, diğer yanımız cehennem oluyor. O zaman nerede kaldı günü kutlamak, o günde kadınlarımıza methiyeler düzmek. Çiçeklerle gönüllerini almak. Anaların ayakları altındaki cenneti yok etmeyelim. Sofrada yerini en başta tutalım, analardır adam eden adamı, onlara kıymayalım ve her zaman dediğim gibi böyle günleri senede bir gün kutlayıp geçmeyelim. Yıl 12 ay, yıl 52 hafta, yıl 365 gün onları baş tacı edelim. Üşüdükçe üstümüzü örten analarımızı, kadınlarımızı unutmayalım. Unutturmayalım. MART ayı yine yaşamımızın önemli zamanlarından bir haftayı daha kutluyoruz. ORMAN HAFTASI.. Ben buna ağaç bayramı demek istiyorum. Baştaki satırlarda söz ettiğim gibi geçmiş yıllarda ağaç dikimleri mart ayında başlardı. Ama mevsimler birbirine karıştı dedim ya.. Nasıl kuzular ocakta doğuyorsa, ağaç dikimleri de zamanlı zamansız yapılabiliyor. Mevsimin güzelliğine göre. Ama yine de akıllarda kalsın istiyorum. Mart ayının ilk günleri ağaç bayramı olarak kalsın. Bu yaşadığımız dünyayı güzel hale getirmek adına AĞAÇ dikelim. Çevremizi yeşillendirelim. Hiç bir şey yapamasak bile balkonumuza birkaç saksı içine uygulayacağımız güzel çiçeklerle katkıda bulunalım. Yeşillik ve ağaç medeniyet demektir. Unutmayalım.. unutturmayalım. Ve mart ayı hem eşimin hem torunumun doğum günlerini içinde barındırmakta. Onlarla da mutluluk yaşıyorum. Onlarda mutlu yaşasınlar. Ve. İşte mart ayının en önemlisi. Mart ayı dert ayı dedirten vergi ayı. Geçmiş yılın kazançları mart ayında kendini gösteriyor. VERGİLENDİRİLMİŞ KAZANÇ KUTSALDIR diye yola çıkarak bir önceki yıl kazan-dıklarımızdan devletimize ödeyeceklerimizi yavaş yavaş ödemeye başlıyoruz. Tabiidir ki yoğun kış şartlarından sonra bahara ulaştığımızda ambarlarda oluşan boşluklar nedeniyle hem cepte hem ambarda fazlaca bir şey kalmadığından yapacağımız ödemelerde zorlanınca DERT başlıyor. Kıvranıyoruz. Tam burada şuna da dikkat çekmek istiyorum. Geçmişte vergisini zamanında ödemeyen, devlete olan borçlarını kapatmayanlara çeşitli kereler af uygulandığından bu durum toplumda bir gevşeklik yaratmaktaydı. Şimdilerde vergisini düzenli ödeyenlere bazı kolaylıklar sağlamak adına yapılan çalışmalar gayet olumlu ve özendiricidir. Doğrudur. zamanında ödeyene teşvik, ödemeyene gerekli yaptırımlar aksatılmadan uygulanmalıdır. Devlet vergi ile yaşar. Toplum ödediği vergilerle güçlendirilir. Uzun sürecek.. 29 günlük şubat ayından sonra 31 günlük MART uzun sürecek. Her ne kadar şu günleri günlük güneşlik olarak yaşıyor isek ileride soğuklar yine kapımızı çalabilir. MART kapıdan baktırır, kazma kürek sapı yaktırır diyeceğimiz birkaç gün, hatta hafta yaşayabiliriz. Hazırlıklı olmak gerek. Ve… Bir de referandum çalışmaları var… Hazırlıklı olun bakalım. Tabii ki kediler de ALLAH ALLAH diyorlar. ALLAH herkesin gönlüne göre versin. Güzel günler…
Ekleme Tarihi: 01 Mart 2024 - Cuma

MART’IN DERDİ

Bütün ayların kendine has özellikleri, kendine özgü güzellikleri vardır. Ama her nedense mart ayı geldiğinde insanların en çok hayıflandığı, içinin ürperdiği bir ay gibi hisler uyandırır belleklerde. Atala-rımızın dillendirdiği gibi “mart ayı dert ayı” sözcükleri akıverir. Yıllar yılı ben de denedim. Gerçekten mart ayının bu özelliği insanlara zorluk verir. Gerekçelerine bakacak olursak haklılık payının olduğunu görmemiz pekte zor değildir..
Mart ayını da diğer aylar gibi seviyoruz ve tüm günlerini de doya doya yaşamak istiyoruz. Bakın mart ayı içinde neleri barındırıyor.
İlk olarak, ilkbaharın ilk ayıdır. Bahar uyanıştır, bahar güzelliktir. Şimdilerde pek olmasa da geçmişimizin hatıralarında sınıflarımızın duvarlarındaki mevsim tablola-rında, 4 mevsim simgeleriyle birlikte yer alırdı. Baharın geldiği, kuzuların oynaştığı, tabiatın yeşerdiği, ağaçların çiçek açtığı resimleri görürdük. Bugün için aynı şeyleri söyleyemesekte akıllarımızda hala o manzaralar var. 
Artık şimdi her mevsim her şeyi görebilme imkanı var. Ocak’ta kuzular oynaşmaya başlıyor. Meyve sebze desen artık her mevsim hepsi de var. Mart ayının ilk günleri YEŞİLAY HAFTASI. Geçmişte daha yoğun bir şekilde kutlanmaktaydı. Çeşitli gösterilerle oyunlarla yarışmalarla bu günü kutlardık. Zamanımızda onlara pek rastlamasakta az boz üzerine birkaç cümle ediliyor. YEŞİLAY’ın amacı ve yararları kısmen de olsa dile getiriliyor. Okullarda oluşturduğumuz YEŞİLAY kolları olmasa da gerek basında gerekse televizyonlarda bir cümle ile işin önemi anlatılmaya çalışılıyor.
Ortak yaşam yerlerine, toplu olarak yaşanan yerlere astığımız afişler ”BURADA SİGARA İÇİLMEZ” ne kadar büyük puntolarla yazılmış olsa da toplum buna rağbet etmiyor. Fosul fosul sigara içilmeye devam ediliyor. Hatta sigara içme yaşı çok aşağılara kadar indi bile. Okullara yakın her köşe başında öğrencilerin sigara içtiğine rastlayabilirsiniz. Eskiden öğrencilerde bir gizlilik politikası uygulanırdı. İçilse bile alenen yapılmazdı. Ya kuytu yerlerde ya da tuvaletlere 8-10 kişi tıkılarak içerlerdi.
Şimdi bir çok evde içki günlük yaşam biçimi. Akıllarda aynı cümleler. ”İçki öldürür, Kumar söndürür, Spor güldürür”. Uygulamada bir şey yok sadece duvar yazısı olarak kalmış durumda…
Bu ayda istisna sayılacak bir gün daha var. MART’ta daha da güzel bir gün kutlanmakta. 8 Mart “DÜNYA KADINLAR GÜNÜ”. Ne güzel bir gün. Kadınların da bir günü var ve kutlanıyor. Ama öte yandan bakılırsa öve öve bitiremediğimiz kadınlarımıza karşı ŞİDDET uygulamaktan geri durmuyoruz. Kadın cinayetlerinin önüne geçemiyoruz. Alınan önlemlere rağmen onların mutlu yaşamalarını sağlayamıyoruz. Bir yanımız cennet, diğer yanımız cehennem oluyor. O zaman nerede kaldı günü kutlamak, o günde kadınlarımıza methiyeler düzmek. Çiçeklerle gönüllerini almak.
Anaların ayakları altındaki cenneti yok etmeyelim. Sofrada yerini en başta tutalım, analardır adam eden adamı, onlara kıymayalım ve her zaman dediğim gibi böyle günleri senede bir gün kutlayıp geçmeyelim. Yıl 12 ay, yıl 52 hafta, yıl 365 gün onları baş tacı edelim. Üşüdükçe üstümüzü örten analarımızı, kadınlarımızı unutmayalım. Unutturmayalım.
MART ayı yine yaşamımızın önemli zamanlarından bir haftayı daha kutluyoruz. ORMAN HAFTASI.. Ben buna ağaç bayramı demek istiyorum. Baştaki satırlarda söz ettiğim gibi geçmiş yıllarda ağaç dikimleri mart ayında başlardı. Ama mevsimler birbirine karıştı dedim ya.. Nasıl kuzular ocakta doğuyorsa, ağaç dikimleri de zamanlı zamansız yapılabiliyor. Mevsimin güzelliğine göre. Ama yine de akıllarda kalsın istiyorum. Mart ayının ilk günleri ağaç bayramı olarak kalsın. Bu yaşadığımız dünyayı güzel hale getirmek adına AĞAÇ dikelim. Çevremizi yeşillendirelim. Hiç bir şey yapamasak bile balkonumuza birkaç saksı içine uygulayacağımız güzel çiçeklerle katkıda bulunalım. Yeşillik ve ağaç medeniyet demektir. Unutmayalım.. unutturmayalım.
Ve mart ayı hem eşimin hem torunumun doğum günlerini içinde barındırmakta. Onlarla da mutluluk yaşıyorum. Onlarda mutlu yaşasınlar.
Ve. İşte mart ayının en önemlisi. Mart ayı dert ayı dedirten vergi ayı. Geçmiş yılın kazançları mart ayında kendini gösteriyor. VERGİLENDİRİLMİŞ KAZANÇ KUTSALDIR diye yola çıkarak bir önceki yıl kazan-dıklarımızdan devletimize ödeyeceklerimizi yavaş yavaş ödemeye başlıyoruz. Tabiidir ki yoğun kış şartlarından sonra bahara ulaştığımızda ambarlarda oluşan boşluklar nedeniyle hem cepte hem ambarda fazlaca bir şey kalmadığından yapacağımız ödemelerde zorlanınca DERT başlıyor. Kıvranıyoruz. Tam burada şuna da dikkat çekmek istiyorum. Geçmişte vergisini zamanında ödemeyen, devlete olan borçlarını kapatmayanlara çeşitli kereler af uygulandığından bu durum toplumda bir gevşeklik yaratmaktaydı. Şimdilerde vergisini düzenli ödeyenlere bazı kolaylıklar sağlamak adına yapılan çalışmalar gayet olumlu ve özendiricidir. Doğrudur. zamanında ödeyene teşvik, ödemeyene gerekli yaptırımlar aksatılmadan uygulanmalıdır. Devlet vergi ile yaşar. Toplum ödediği vergilerle güçlendirilir.
Uzun sürecek.. 29 günlük şubat ayından sonra 31 günlük MART uzun sürecek. Her ne kadar şu günleri günlük güneşlik olarak yaşıyor isek ileride soğuklar yine kapımızı çalabilir. MART kapıdan baktırır, kazma kürek sapı yaktırır diyeceğimiz birkaç gün, hatta hafta yaşayabiliriz. Hazırlıklı olmak gerek. Ve… Bir de referandum çalışmaları var… Hazırlıklı olun bakalım.
Tabii ki kediler de ALLAH ALLAH diyorlar. ALLAH herkesin gönlüne göre versin. Güzel günler…
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.