Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

A. Erkin Sarıoğlu
Köşe Yazarı
A. Erkin Sarıoğlu
 

OKULLAR AÇILIRKEN

Yaşantımızı alt üst eden bu mel’un pandemi dönemi sonrası gözler okullara çevrildi. Bütün olumsuzluklar yaşandı. Trenler, otobüsler uçaklar durdu, maçlar ertelendi. Seyahatler kısıtlandı. AVM’ler kapandı, eğlence yerleri tatil oldu velhasıl kelam her şey durdu. Yaşam koşulları kısıtlandı ve STOP etti dünya. Salgın öncesi günlere dönüş olacak mı... bilemiyoruz ancak biraz zor görünüyor. Ama yaşam devam edecek ve kısıtlı da olsa sürdüreceğiz. İşte bu ahval ve şartlar doğrultusunda okullarımız da 30 Ağustos’ta start alacak. Yarı dönem heba oldu. Mecburen, başka çare yoktu, olamazdı. Hiç kimse o güzelim çocuklarımızı riske atamazdı. Nitekim pandeminin ilk günlerinden başlayarak okullar tatil oldu. Sonrasında düşünüldü, taşınıldı, yapılabilecekler içerisinden en güzeli yani uzaktan eğitim seçildi. Apar topar yayına geçebilmek adına çalışmalar yapıldı. Gerek internet ve gerekse televizyon kanalları üzerinden Milli Eğitim Bakanlığı uzmanlarınca hazırlanan programlar devreye sokuldu. Yapılan bu uygulamanın başarıya ulaşması biraz zordu ve de öyle oldu. İlk günkü heyecanlar rafa kalktı ve çevremdeki hiç kimsenin bu yapılanları izleme kaygısı olmadı. Öğretmenler günlerce yaptıkları hazırlıklarını cansiperane bir şekilde ekranlardan öğrencilere aktarmaya çalışıyor, öğrenciler ise kulaklarına taktıkları kulaklıktan müzik dinliyorlardı. Sonrası.. sonrası kötü.. İyi niyetle yapılanlar bir anda buhar olup uçuveriyordu. Amaçlanan hedefe ulaşılamıyordu. İlgililer bunu bilmelerine rağmen uygulamaya devam ettiler. Doğrusunu söylemek gerekirse bu yanlışların gelecekte de uygulanacak olması asıl sorunu teşkil edecek gibi. Okulların açılması için planlanan fiziki koşulların yetersizliği durumunda yine uzaktan eğitime geçilecek ve heba olan dönemlere bir yenisi daha eklenecek. Bunları yazıp söylerken okullar açılmasın diye bir öneride bulunduğumu düşünmüyorsunuzdur sanırım. Zira emekli bir eğitimci olarak okulların açılamamasından en çok ızdırap duyanların başında geliyorum. Eğitimde amaca ulaşmamızın acısı hepimize yansır. Eğitimsiz bir hayat düşünülemez. Uzaktan eğitimin en büyük acısını uygulama yapamayanlar çekecek. Teknik okulların deneyleri, uygulamaları, öğrencilerle bire bir ilişki kurulup öğrenilmesi gereken dersler de başarı düşecek. En basitinden ilkokul birinci sınıfa başlayacak minik öğrencilerimiz için zor bir dönem olacak. Sekiz-on dakikalık dikkat sürelerinde verilebilecek eğitim ekran başında nasıl yakalanıp gerçekleştirilecek bilemiyorum. Sınıflar nasıl dezenfekte edilecek, sosyal mesafe nasıl korunacak, maske kullanımı nasıl gerçekleştirilecek. İki gün eğitim bir gün ara verileceği üzerinde çalışıldığı söylenmektedir. Bunun gerçekleşme yüzdesi nedir? Bir çok soru ve bir çok sorun çözüm beklemektedir. Daha da önemlisi Anadolu’da yaygınlaştırılan TAŞIMALI EĞİTİM’in koşulları nasıl uygun hale getirilecek. Kökten karşı olduğum bu taşımalı sistemin terkedilip, köylerimizde okulların yeniden eğitime geçmesi en büyük dileğimdir. Köylerimizde kravatlı insanların bulunması ne kadar yerinde olurdu. Gerçi son dönemlerde kravat takan öğretmenlere rastlamak pek de kolay olmuyor ama takanlara selam olsun demek isterim. Kravat bir MEDENİYET sembolüdür kanaatımca.. Sorun sadece çocuklar değil. Sorunun daha büyüğü öğretmenler. Yeterli öğretmen sayısına daha ulaşamadık. Bir şekilde derslikleri ve fiziki ortamları çözdüğümüzü varsayalım asıl sorun yeterli öğretmen kadrosunun kurup derslere sokabilmek. Geçen dönemde 20 bin öğretmen ataması yapıldı. Çeşitli işlerde çalışmakta olana öğretmenlerimiz sevinçle tayinimiz çıktı diye işlerini bıraktılar. Tam bu sırada salgın başladı ve o 20 bin öğretmen görevlerine başlayamadılar. Ekmeksiz aşsız per perişan halde, okulların öğretime açılmasını dört gözle beklemektedirler. Doğrusu yazık oldu bu genç güzelim öğretmenlerimize. Başta söylediğim gibi bir çok işi, işyerini, daha doğrusu yaşamın tüm dallarını sıkıntıya sokan bu salgın EĞİTİM’e de büyük bir darbe vurmuş durumdadır. Bunlar geçer diye düşünmek, ne kadar doğru kabul edilse de hani delipte geçmiştir aslında. Bir dönem okullarda eğitim yapılamamış ve sonraki günlerde hızlandırılmış eğitim adı altında öğretmenler yetiştirilmiş ve “üç ayda kabak bile yetişmezken bu öğretmenler nasıl yetişecek” diye sorular sorulmuş bir dönemi yaşamış olmanın acısını daha atamamışken, günümüzde yaşanan bu olumsuz durumun getireceği sorunları sanırım uzun yıllar çekeceğiz. Tabii ki sadece biz değil şu an bütün dünya aynı sorunlarla haşır neşir olmaktadır. Bazı ülkelerin televizyonlarında göze hoş gelen kareler gösterilmekte ise de, kırsalda sorunların nasıl çözüleceği henüz netliğe kavuşmuş değildir. Sonuç olarak OKULLARIN açılması hepimizin özlemi ve arzusudur. Her türlü olumsuzluklar bir kenara çekilip, çocuklarımızın uygun ortamlarda eğitimlerine devam edebilmeleri için başta Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere tüm devlet kurum ve kuruluşları, öğretmenler ve veliler elbirliği ile kenetlenmeli ve EĞİTİM başlamalı, okullar açılmalıdır.
Ekleme Tarihi: 20 Ağustos 2020 - Perşembe

OKULLAR AÇILIRKEN

Yaşantımızı alt üst eden bu mel’un pandemi dönemi sonrası gözler okullara çevrildi. Bütün olumsuzluklar yaşandı. Trenler, otobüsler uçaklar durdu, maçlar ertelendi. Seyahatler kısıtlandı. AVM’ler kapandı, eğlence yerleri tatil oldu velhasıl kelam her şey durdu. Yaşam koşulları kısıtlandı ve STOP etti dünya. Salgın öncesi günlere dönüş olacak mı... bilemiyoruz ancak biraz zor görünüyor. Ama yaşam devam edecek ve kısıtlı da olsa sürdüreceğiz. İşte bu ahval ve şartlar doğrultusunda okullarımız da 30 Ağustos’ta start alacak.
Yarı dönem heba oldu. Mecburen, başka çare yoktu, olamazdı. Hiç kimse o güzelim çocuklarımızı riske atamazdı. Nitekim pandeminin ilk günlerinden başlayarak okullar tatil oldu. Sonrasında düşünüldü, taşınıldı, yapılabilecekler içerisinden en güzeli yani uzaktan eğitim seçildi. Apar topar yayına geçebilmek adına çalışmalar yapıldı. Gerek internet ve gerekse televizyon kanalları üzerinden Milli Eğitim Bakanlığı uzmanlarınca hazırlanan programlar devreye sokuldu.
Yapılan bu uygulamanın başarıya ulaşması biraz zordu ve de öyle oldu. İlk günkü heyecanlar rafa kalktı ve çevremdeki hiç kimsenin bu yapılanları izleme kaygısı olmadı. Öğretmenler günlerce yaptıkları hazırlıklarını cansiperane bir şekilde ekranlardan öğrencilere aktarmaya çalışıyor, öğrenciler ise kulaklarına taktıkları kulaklıktan müzik dinliyorlardı. Sonrası.. sonrası kötü.. İyi niyetle yapılanlar bir anda buhar olup uçuveriyordu. Amaçlanan hedefe ulaşılamıyordu.
İlgililer bunu bilmelerine rağmen uygulamaya devam ettiler. Doğrusunu söylemek gerekirse bu yanlışların gelecekte de uygulanacak olması asıl sorunu teşkil edecek gibi. Okulların açılması için planlanan fiziki koşulların yetersizliği durumunda yine uzaktan eğitime geçilecek ve heba olan dönemlere bir yenisi daha eklenecek. Bunları yazıp söylerken okullar açılmasın diye bir öneride bulunduğumu düşünmüyorsunuzdur sanırım. Zira emekli bir eğitimci olarak okulların açılamamasından en çok ızdırap duyanların başında geliyorum. Eğitimde amaca ulaşmamızın acısı hepimize yansır. Eğitimsiz bir hayat düşünülemez.
Uzaktan eğitimin en büyük acısını uygulama yapamayanlar çekecek. Teknik okulların deneyleri, uygulamaları, öğrencilerle bire bir ilişki kurulup öğrenilmesi gereken dersler de başarı düşecek. En basitinden ilkokul birinci sınıfa başlayacak minik öğrencilerimiz için zor bir dönem olacak. Sekiz-on dakikalık dikkat sürelerinde verilebilecek eğitim ekran başında nasıl yakalanıp gerçekleştirilecek bilemiyorum. Sınıflar nasıl dezenfekte edilecek, sosyal mesafe nasıl korunacak, maske kullanımı nasıl gerçekleştirilecek. İki gün eğitim bir gün ara verileceği üzerinde çalışıldığı söylenmektedir. Bunun gerçekleşme yüzdesi nedir? Bir çok soru ve bir çok sorun çözüm beklemektedir.
Daha da önemlisi Anadolu’da yaygınlaştırılan TAŞIMALI EĞİTİM’in koşulları nasıl uygun hale getirilecek. Kökten karşı olduğum bu taşımalı sistemin terkedilip, köylerimizde okulların yeniden eğitime geçmesi en büyük dileğimdir. Köylerimizde kravatlı insanların bulunması ne kadar yerinde olurdu. Gerçi son dönemlerde kravat takan öğretmenlere rastlamak pek de kolay olmuyor ama takanlara selam olsun demek isterim. Kravat bir MEDENİYET sembolüdür kanaatımca..
Sorun sadece çocuklar değil. Sorunun daha büyüğü öğretmenler. Yeterli öğretmen sayısına daha ulaşamadık. Bir şekilde derslikleri ve fiziki ortamları çözdüğümüzü varsayalım asıl sorun yeterli öğretmen kadrosunun kurup derslere sokabilmek. Geçen dönemde 20 bin öğretmen ataması yapıldı. Çeşitli işlerde çalışmakta olana öğretmenlerimiz sevinçle tayinimiz çıktı diye işlerini bıraktılar. Tam bu sırada salgın başladı ve o 20 bin öğretmen görevlerine başlayamadılar. Ekmeksiz aşsız per perişan halde, okulların öğretime açılmasını dört gözle beklemektedirler. Doğrusu yazık oldu bu genç güzelim öğretmenlerimize.
Başta söylediğim gibi bir çok işi, işyerini, daha doğrusu yaşamın tüm dallarını sıkıntıya sokan bu salgın EĞİTİM’e de büyük bir darbe vurmuş durumdadır. Bunlar geçer diye düşünmek, ne kadar doğru kabul edilse de hani delipte geçmiştir aslında.
Bir dönem okullarda eğitim yapılamamış ve sonraki günlerde hızlandırılmış eğitim adı altında öğretmenler yetiştirilmiş ve “üç ayda kabak bile yetişmezken bu öğretmenler nasıl yetişecek” diye sorular sorulmuş bir dönemi yaşamış olmanın acısını daha atamamışken, günümüzde yaşanan bu olumsuz durumun getireceği sorunları sanırım uzun yıllar çekeceğiz. Tabii ki sadece biz değil şu an bütün dünya aynı sorunlarla haşır neşir olmaktadır. Bazı ülkelerin televizyonlarında göze hoş gelen kareler gösterilmekte ise de, kırsalda sorunların nasıl çözüleceği henüz netliğe kavuşmuş değildir.
Sonuç olarak OKULLARIN açılması hepimizin özlemi ve arzusudur. Her türlü olumsuzluklar bir kenara çekilip, çocuklarımızın uygun ortamlarda eğitimlerine devam edebilmeleri için başta Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere tüm devlet kurum ve kuruluşları, öğretmenler ve veliler elbirliği ile kenetlenmeli ve EĞİTİM başlamalı, okullar açılmalıdır.
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.