Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

Avni Erdal Sarıoğlu
Köşe Yazarı
Avni Erdal Sarıoğlu
 

İYİ İNSANLAR YETİŞTİRMEK

İyi bir gelecek hedeflemek, iyi öğrenciler, dolayısı ile iyi insanlar yetiştirmekle olur. Dün öğrenciler için güzel bir gündü. Okullar açıldı, yüzler güldü, milyonlarca öğrenci okullarıyla, arkadaşlarıyla buluşarak derslerine başladı. Bir insan için öğrencilik, bir öğrenci için eğitim çok önemlidir. Evlatlarımızın okuması, öğrenmesi, hayata hazırlanması ne kadar evde başlar gibi görünse de çocuklar asıl bilgiyi almaya okulda başlar. Yazmayı, çizmeyi, hesap yapmayı okulda öğrenir. Doğruyu, yanlışı karar verme becerisini okulda edinir. İlk okuldan başlayarak yıllarını verdiği eğitimle üniversiteyi bitirir ve kalan yaşamını seçeceği meslekle ömrü boyunca sürdürür gider. Yani çocuklar bizim herşeyimiz ise okul da çocuklar için herşeydir. Okullar çocuklarımızın bilgi ve becerisini kazandığı, karakterlerini şekillendirdiği yerlerdir. Okumak ve öğrenmek ne kadar onların göreviyse okutmak, bu imkanları sağlamakta bizim görevimizdir. Vatana, millete yararlı, çalışkan, düzgün, adaletli, terbiyeli bir çocuk yetiştiren insan en bahtiyar insandır. Bu sebepledir ki okul ve öğrenmek hayatımızın en hassas iki unsurudur. Çocuklarını okutmak için çabalayan insanlar her türlü zorluğa göğüs gererler. Maddi imkansızlıkları aşarlar. çocuklarının okuyup iyi bir fert olarak yetişmesi için her türlü fedakarlığı çekinmeden yaparlar. Şimdi gelelim hayatın gerçeklerine!.. Günümüzde adeta çocuk oyuncağı gibi oynanan “müfredat” ne yazık ki çalışkan, iyi ve başarılı insanların yetişmesine çok fazla olanak tanımıyor. Siyasi otorite kendi emelleri için her toplumun destek vereceği bir müfredat oluşturmuyor. Her nedense her iktidar kendi borusunu öttürebileceği, kendi adamlarının daha fazla yararlanacağı hesaplar peşinde. Bir iktidar, konunun bakanı ve kurmayları gelip hesaplarını, çalışmalarını buna göre yapınca sonrakiler de kendi görüşleri doğrultusunda programı değiştiriyorlar. Ondan sonra da Milli Eğitim ve müfredatı canı sıkılan tarafından değiştirilen, anlamsızca şekillendirilen bir oyun-cağa dönüşüyor. Bu böyle olmamalıdır. Diğer kurumların tamamında da olması gerektiği gibi Milli Eğitim’de de uzun vadeli, gerçekten memleket, millet için, çağdaş geleceğe yön vermek için oluşturulacak karma bir komisyon öncülüğünde iyi bir müfredat yapılması ve onu da önüne gelenin değiştirememesi sağlanmalıdır. Gerisi havanda su dövmekten farklı bir şey değildir.  Sanıyorum sizler de duyuyorsunuzdur, “80'lerin lise mezunları son yılların üniversite mezunlarından çok daha bilgili, çok daha becerili” diye. Ben de bu söze katılıyorum ve Milli Eğitim Bakanlarına soruyorum; Bu beni ve herkesi rahatsız ediyor, sizi rahatsız etmiyor mu?...   “NARİN” VE HASSAS BİR CİNAYET!   Memleket üç haftadır Türkiye’yi sarsan kayıp NARİN olayına odaklandı. Her türlü personel ve olanaklar seferber edilerek günlerce, haftalarca aranan 8 yaşındaki Narin Güran’ın cansız bedenine önceki gün ulaşıldı. Olayda şüpheliler var, tutuklular var, yeni tutuklananlar var ama halâ sebep ve sonuç hakkında bir açıklama yok!... Her çevreden farklı bir fikir, farklı bir yorum ortaya atılıyor. Bunlar üzerinde durmak bizim görevimiz değil. Ancak görünen o ki, bu olay Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinin Tavşantepe mahallesinde bir aya yakındır gizleniyor. Ve bunun sebebi merakla bekleniyor. Olayın başka bir boyutu ise bu durumun Kur’an kursuna giden bir çocuğun başına gelmesi. Bu sebepledir ki bunun çok iyi şekilde araştırılıp aydınlatılması gerekiyor. Bu gibi yerler hakkındaki yorum ve endişeleri ortadan kaldırmak için bu olayı da, “çocuğun rızası vardı”, “bir kereden birşey olmaz” gafleti gibi yorumlamadan açık ve adil bir şekilde aydınlatmalısınız. Ki insanlar gerçekleri öğrensin ve rahat etsin...
Ekleme Tarihi: 10 Eylül 2024 - Salı

İYİ İNSANLAR YETİŞTİRMEK

İyi bir gelecek hedeflemek, iyi öğrenciler, dolayısı ile iyi insanlar yetiştirmekle olur.
Dün öğrenciler için güzel bir gündü. Okullar açıldı, yüzler güldü, milyonlarca öğrenci okullarıyla, arkadaşlarıyla buluşarak derslerine başladı.
Bir insan için öğrencilik, bir öğrenci için eğitim çok önemlidir. Evlatlarımızın okuması, öğrenmesi, hayata hazırlanması ne kadar evde başlar gibi görünse de çocuklar asıl bilgiyi almaya okulda başlar. Yazmayı, çizmeyi, hesap yapmayı okulda öğrenir. Doğruyu, yanlışı karar verme becerisini okulda edinir. İlk okuldan başlayarak yıllarını verdiği eğitimle üniversiteyi bitirir ve kalan yaşamını seçeceği meslekle ömrü boyunca sürdürür gider.
Yani çocuklar bizim herşeyimiz ise okul da çocuklar için herşeydir. Okullar çocuklarımızın bilgi ve becerisini kazandığı, karakterlerini şekillendirdiği yerlerdir. Okumak ve öğrenmek ne kadar onların göreviyse okutmak, bu imkanları sağlamakta bizim görevimizdir. Vatana, millete yararlı, çalışkan, düzgün, adaletli, terbiyeli bir çocuk yetiştiren insan en bahtiyar insandır. Bu sebepledir ki okul ve öğrenmek hayatımızın en hassas iki unsurudur.
Çocuklarını okutmak için çabalayan insanlar her türlü zorluğa göğüs gererler. Maddi imkansızlıkları aşarlar. çocuklarının okuyup iyi bir fert olarak yetişmesi için her türlü fedakarlığı çekinmeden yaparlar.
Şimdi gelelim hayatın gerçeklerine!..
Günümüzde adeta çocuk oyuncağı gibi oynanan “müfredat” ne yazık ki çalışkan, iyi ve başarılı insanların yetişmesine çok fazla olanak tanımıyor. Siyasi otorite kendi emelleri için her toplumun destek vereceği bir müfredat oluşturmuyor. Her nedense her iktidar kendi borusunu öttürebileceği, kendi adamlarının daha fazla yararlanacağı hesaplar peşinde. Bir iktidar, konunun bakanı ve kurmayları gelip hesaplarını, çalışmalarını buna göre yapınca sonrakiler de kendi görüşleri doğrultusunda programı değiştiriyorlar. Ondan sonra da Milli Eğitim ve müfredatı canı sıkılan tarafından değiştirilen, anlamsızca şekillendirilen bir oyun-cağa dönüşüyor.
Bu böyle olmamalıdır. Diğer kurumların tamamında da olması gerektiği gibi Milli Eğitim’de de uzun vadeli, gerçekten memleket, millet için, çağdaş geleceğe yön vermek için oluşturulacak karma bir komisyon öncülüğünde iyi bir müfredat yapılması ve onu da önüne gelenin değiştirememesi sağlanmalıdır. Gerisi havanda su dövmekten farklı bir şey değildir. 
Sanıyorum sizler de duyuyorsunuzdur, “80'lerin lise mezunları son yılların üniversite mezunlarından çok daha bilgili, çok daha becerili” diye. Ben de bu söze katılıyorum ve Milli Eğitim Bakanlarına soruyorum; Bu beni ve herkesi rahatsız ediyor, sizi rahatsız etmiyor mu?...
 
“NARİN” VE HASSAS BİR CİNAYET!
 
Memleket üç haftadır Türkiye’yi sarsan kayıp NARİN olayına odaklandı. Her türlü personel ve olanaklar seferber edilerek günlerce, haftalarca aranan 8 yaşındaki Narin Güran’ın cansız bedenine önceki gün ulaşıldı. Olayda şüpheliler var, tutuklular var, yeni tutuklananlar var ama halâ sebep ve sonuç hakkında bir açıklama yok!...
Her çevreden farklı bir fikir, farklı bir yorum ortaya atılıyor. Bunlar üzerinde durmak bizim görevimiz değil. Ancak görünen o ki, bu olay Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinin Tavşantepe mahallesinde bir aya yakındır gizleniyor. Ve bunun sebebi merakla bekleniyor.
Olayın başka bir boyutu ise bu durumun Kur’an kursuna giden bir çocuğun başına gelmesi. Bu sebepledir ki bunun çok iyi şekilde araştırılıp aydınlatılması gerekiyor. Bu gibi yerler hakkındaki yorum ve endişeleri ortadan kaldırmak için bu olayı da, “çocuğun rızası vardı”, “bir kereden birşey olmaz” gafleti gibi yorumlamadan açık ve adil bir şekilde aydınlatmalısınız. Ki insanlar gerçekleri öğrensin ve rahat etsin...
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.