Aşırı sıcak geçen ve uzunca bir yaz tatilinin sonuna geldik. Ve özlemle beklediğimiz okullarımız açılıyor. Ne var ki bu yıl da okullarımız yine sorunlu açılıyor. İlk etapta doların vurduğu kriz nedeniyle temininde güçlük çekilen kağıt sıkıntısından dolayı öğrencilere PARASIZ dağıtılan ders kitaplarının bir kısmı bitirilememiş. O nedenle ilk sorun böyle başlamış oldu. Diğer önemli bir sorun da liselerde bu yıl uygulanan SİSTEM’in bir çok aksaklıkları beraberinde getirmiş olması. Ve daha önemlisi de öğretmen kadrosunun yerleştirilememiş olmasıdır.
Okullar açılırken sıkıntılı başlamak insanın moral ve motivasyonunu ziyadesiyle bozar. Kurban bayramından sancılı çıkmış aileler şimdi de okulların açılmasıyla karşılaşacakları aşırı masraflar nedeniyle adeta boğulmaktadırlar. Elbette bu krizin sorumlusu onlar değildir. Ama bütün bu olanları yaşayanlar onlardır.
Belki bir çoğunun DOLAR kaygısı yoktur. Yaşanan bu DOLAR krizi iğneden ipliğe hemen her şey etkilemiştir. İlgili ilgisiz her satıcı fiyatları artırmış.
Piyasada neredeyse FAHİŞ duruma gelmiştir. “Bu ne zammı?” denildiğinde cevap gayet kesin ve net. DOLAR artı. Dinine yandığımın bu para ne menen bir şeydir ki insanların yaşamlarını allak bullak ediyor. Paranın ne önemi var mühim olan insanlık sadece bir şarkı sözü olarak kulaklarımızdaki yerini muhafaza etmektedir.
Biz yine eğitime dönelim. Yaşanan bu olumsuzluklar kısa sürede aşılabilecek gibi görünse de açtığı yaraların yıllara mal olduğu herkesçe bilinen bir gerçektir. Geçen yıl harıl harıl çalıştığı TEOK’un kaldırılmasından sonra yaşanan kaosu öğrenciler hala atabilmiş değiller. Bir de bakanlığın zamansız ve yanlış aldığı kararlar sonrasında görevden alınan üst düzey yetkililerin durumu olayları daha çok endişe verici duruma getirmiştir. Mağduriyet bir çok öğrenci ve veliler yetkililere müracaat ettiğinde “efendim bir hata yapıldı ve o hatayı yapanları görevden aldık” diyerek insanların gazını almaya çalışsalar da yaşanan mağduriyetler yerini iyiliklere bırakamamıştır. Hataların telafisi mümkün olmamıştır.
Her seferinde olduğu gibi doların artacağı, piyasalarda kriz yaşanacağı bizler tarafından pek belli olması da ekonomistlerin bu konuda uyanık ve duyarlı olmaları beklenirdi. Örneğin Milli Eğitim Bakanlığı kriz patlak vermeden kitaplarda kullanacağı kağıdı temin etmiş olmalıydı. Her iş zamanında yapılmadığından uğranacak zarara katlanmak zorunda kalınmaktadır. Geçmişte tanıdığım bir kırtasiyeci vardı. Mayıs ayında okullar kapanınca İstanbul’a gider bir yıl satacağı defteri, kitabı, kalemi, kaplığı temin eder koca yaz tatilinde yan gelir yatardı. Sonra okullar açılınca gelmiş ya da gelecek zamlardan etkilenmeden ticaretine başlar ve güleç bir yüzle kazancını elde etmenin mutluluğu ile yaşamını sürdürüdü. Bizimkilerde böyle niye yapmazlar, anlayamıyorum.
Uzun tatil dönemi bitiyor. Şu kadar bin öğretmen alınacak ya da takvimler ocak ayını gösterirken atamalar başlıyor. Ey değerli insanlar; Bu ülkede eğitim öğretim eylülde başlayıp haziranda son buluyor. Ardaki temmuz, ağustos sizlerin en hummalı şekliyle çalışacağınız iki büyük ay. Yapın ne yapacaksınız bu 60 günde.. Olmaz mı? Bu durum sadece bu günlerin sorunu değil, yıllardır süregelen müzmin bir hatalar silsilesi.
Ne yazık ki artık köylerimizde OKUL yok. “Orda bir köy var uzakta o köy bizim köyümüzdür” diyemiyoruz. Köy okullarında açan çiçekleri koklayamıyoruz. Bunu kimler yaptıysa ya da yaptırdıysa bu insanlara ve de ülkenin geleceğine en büyük kötülüğü yapmışlardır. Umarım ve ümit ederim ki gelecek yıllarda ne pahasına olursa olsun köylerimize yeniden okullar açılmalı ve eğitime oralarda devam edilmelidir. O köylere öğretmenin sönmeyecek IŞIĞI mutlaka ulaşmalı, ulaştırılmalıdır.
Ve yıllar yılı eleştirdiğim okul inşaatları da az önce sözünü ettiğim temmuz, ağustos aylarında bitilmeli ve eylülde sınıflar pırıl pırıl hazırlanmış olarak öğrencilerimize yani geleceğimize sunulmalıdır.. Öğretmenler zamanında yerlerine yerleştirilmeli, atanamayan öğretmen kavramı ortadan kaldırılmalı ve eşlerinden ayrılmış aileler mutlaka birleştirilmelidir. Ders kitapları çağa uygun olarak hazırlanmış olmalı ve hurafelerle ya da ispata gerek duyulan bilgiler içermemelidir. Elbette en doğrusu daha önceki yazılarımda yaptığım öneriler doğrultusunda bu ülkede gerçek bir MİLLİ EĞİTİM KURULTAYI düzenlenerek yıllar yılı değiştirilemeyecek, çağa ayak uyduracak ve her türlü yeniliğe açık olan kalıcı bir SİSTEM yaratılmalı. Siyasilerin hiçbir empozesi olmaksızın sadece eğitim camiasının yapacağı çalışmada ülkenin geleceği yeniden yaratılmalıdır.
Yeni neslin geleceğini namlularla değil kalemle kazanacak atılımlar yapmak zorundayız. Unutmayalım ki “Kalem Kılıçtan Keskindir”.
Bir çoğumuz KARA ÖNLÜK giyerek ilkokulu bitirmiştir. Ama hiç birimiz karanlığa heves etmemişizdir. Herkes aydınlık bir ülke için çalışmalarını sürdürmüştür. Şimdilerde her okulun ayrı bir forması ayrı bir düzenlemesi var. İşin kötüsü insanlar hemen evlerinin yanıbaşındaki okullara gitmek yerine adı, sanı, ünü herkesçe bilinen kolejlere yöneltilmekte ve aşırı masraflar ve harcamalar ile geçim derdinde olanları daha da üzer hale gelmektedirler. Benim naçizane görüşüm “PARASIZ” eğitimi paranın esiri yapmamaktır.
Son olarak ey yönetenlerimiz siz benim dediklerimi fazlaca kaale almayın. Siz bu işi bilenleri bir araya getirip yeni bir EĞİTİM SİSTEMİ kurun. Çağdaş modern ve herkesin kabul edebileceği bu düzenleme ile EĞİTİMİMİZ daha da yücelecektir.
Artık okullar açıldı sayılır. Artık yedisinden yetmişine öğrencisinden öğretmenine, velisinden müdürüne herkese güzel ve başarılı bir eğitim öğretim yılı dilerim.