Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

Avni Erdal Sarıoğlu
Köşe Yazarı
Avni Erdal Sarıoğlu
 

EMEK/Lİ

Emekli kelimesi ilk bakıldığında çalıştığı işe yıllarını vererek belli bir süreyi tamamlamış, artık çalışmayan, çalışmaması gereken kişi/kişiler olarak tarif edilir. Ayrıntılı açıklamalarında ise; Yıllarca belirli bir süre çalıştıktan sonra kanunlar gereği işi ile ilgisi kesilerek kendisine yaşamını sürdüreceği kadar aylık bağlanmış kişi, tekavüt”... olarak tarif edilir. Emek harcanarak elde edilen, zor, zahmetli... Sonra da... RAHMETLİ!... Bu böyle olmasına rağmen bir çok emekli çalışıyor. Çalışmak zorunda kalıyor. Çünkü “sadaka” gibi aldığı emekli maaşı yetmiyor. Bu yıl ilk defa oldu, herkese bol keseden zam aktarılırken emeklilere bir kuruş vermediler. Ülkede resmi rakamlardan yüzde kırkı, piyasa ortamında yüzde yetmişi aşan enflasyon varken emekliler gökten zembille maaşlarına zam inecek diye beklediler... Ama olmadı... Gelmedi... Bu ülkede şu an emeklileri geçindirebilecek yeterli miktarda bir maaşları yok! Kiraların 10 binleri aştığı şu günlerde emekli 7 bin beşyüz liraya mahkum bırakılıyor. Hatta onun altında maaş alanlar bile resmen “emekli” statüsüyle günümüz şartlarında ayakta kalma mücadelesi veriyor. Yirmi yıl önce bu memlekette emekli maaşları asgari ücretin üzerindeydi. Ben kendim emekli olduğumda kendi maaşımın üzerine sadece 150 lira koyarak bir çalışanımızın maaşını verebiliyordum. Bu rakam, aradaki makas her geçen gün arttı. Ancak bu günün şartlarında ise 4 bin 757 lira katarak bir çalışanımıza maaşını zorlukla verebiliyoruz. Yani geçen süre içinde öyle bir duruma gelmişiz ki; emekliler sağlam bir kazık çakılıp oraya bağlanmış, diğer şeyler uçmuş, şahlanmış, arşa çıkmış!... Durum “ne oldu da böyle oldu” sorusunu akıllara getirirken, bunun yanında başka şeyler de aklımıza geliveriyor. Sosyal medyada çalkalanan, “Bütçe açığının sebebi emeklilerdir” açıklamasının doğru olmadığı iddia edilse de durumun adeta böyle olmasından dolayı emeklilerin görmezden gelindiği ortadadır. Zira bir memura, bir imama, bir milletvekiline yüksek oranlarda zam yapılmasına rağmen asgari ücretliler teğet geçilmiş, emeklilere ise hiçbir şekilde artış verilmemiştir. Benim önerim, bir bakanımızın; mesela çalışma bakanımızın eline 7 bin 500 lira maaş verip bir aylık bir bütçe yapmasını isteyelim. Bakalım nasıl bir sonuç ortaya çıkacak. İnanın bu rakama yaşam savaşı veren emeklilere madalya verirler. İşin başka bir garip tarafı da var. Aylardan beri emeklilerin maaşlarında iyileştirme yapmak için onlarca proje üreten, daha doğrusu çalıştıklarını iddia eden yetkililer, bir gecede milletvekili maaşlarını nasıl artırabiliyorlar. Bu işin formülünü bir de biz öğrenebilsek!... Diğer bir konu ise; sayın vekillerimiz, iktidardan, muhalefetten hiç farketmez, kendilerine bir gecede gelen zamlara karşılık asgari ücretlilere ve emeklilere günlerce, haftalarca, aylarca uğraşıp neden bir çözüm bulamıyorlar acaba?... Yazdık, anlattık... Tekrar anlatıyoruz. Tekrar tekrar da yazıp anlatacağız, söyleyeceğiz. Bir ülkede refah ve huzurun temeli GELİR ADALETİ’dir. Sizler bunu sağlayamadıktan sonra, 60, 70, 80 yaşındaki bir emeklinin ihtiyaçlarını karşılayacak kadar maaş vermedikten sonra ister uzaya gidin, ister yüzde 80'le seçim kazanın. Benim gözümde sıfırsınız, benim gözümde muteber değilsiniz. Bunu lütfen kişisel algılamayın. Bütün dar gelirliler, bütün emekliler aynı düşüncede, aynı görüştedirler... Hadi şimdi böbürlenmeye devam edin!...
Ekleme Tarihi: 18 Ağustos 2023 - Cuma

EMEK/Lİ

Emekli kelimesi ilk bakıldığında çalıştığı işe yıllarını vererek belli bir süreyi tamamlamış, artık çalışmayan, çalışmaması gereken kişi/kişiler olarak tarif edilir. Ayrıntılı açıklamalarında ise;
Yıllarca belirli bir süre çalıştıktan sonra kanunlar gereği işi ile ilgisi kesilerek kendisine yaşamını sürdüreceği kadar aylık bağlanmış kişi, tekavüt”... olarak tarif edilir.
Emek harcanarak elde edilen, zor, zahmetli...
Sonra da...
RAHMETLİ!...
Bu böyle olmasına rağmen bir çok emekli çalışıyor. Çalışmak zorunda kalıyor. Çünkü “sadaka” gibi aldığı emekli maaşı yetmiyor.
Bu yıl ilk defa oldu, herkese bol keseden zam aktarılırken emeklilere bir kuruş vermediler. Ülkede resmi rakamlardan yüzde kırkı, piyasa ortamında yüzde yetmişi aşan enflasyon varken emekliler gökten zembille maaşlarına zam inecek diye beklediler...
Ama olmadı... Gelmedi...
Bu ülkede şu an emeklileri geçindirebilecek yeterli miktarda bir maaşları yok! Kiraların 10 binleri aştığı şu günlerde emekli 7 bin beşyüz liraya mahkum bırakılıyor. Hatta onun altında maaş alanlar bile resmen “emekli” statüsüyle günümüz şartlarında ayakta kalma mücadelesi veriyor.
Yirmi yıl önce bu memlekette emekli maaşları asgari ücretin üzerindeydi. Ben kendim emekli olduğumda kendi maaşımın üzerine sadece 150 lira koyarak bir çalışanımızın maaşını verebiliyordum. Bu rakam, aradaki makas her geçen gün arttı. Ancak bu günün şartlarında ise 4 bin 757 lira katarak bir çalışanımıza maaşını zorlukla verebiliyoruz.
Yani geçen süre içinde öyle bir duruma gelmişiz ki; emekliler sağlam bir kazık çakılıp oraya bağlanmış, diğer şeyler uçmuş, şahlanmış, arşa çıkmış!...
Durum “ne oldu da böyle oldu” sorusunu akıllara getirirken, bunun yanında başka şeyler de aklımıza geliveriyor. Sosyal medyada çalkalanan, “Bütçe açığının sebebi emeklilerdir” açıklamasının doğru olmadığı iddia edilse de durumun adeta böyle olmasından dolayı emeklilerin görmezden gelindiği ortadadır. Zira bir memura, bir imama, bir milletvekiline yüksek oranlarda zam yapılmasına rağmen asgari ücretliler teğet geçilmiş, emeklilere ise hiçbir şekilde artış verilmemiştir.
Benim önerim, bir bakanımızın; mesela çalışma bakanımızın eline 7 bin 500 lira maaş verip bir aylık bir bütçe yapmasını isteyelim. Bakalım nasıl bir sonuç ortaya çıkacak. İnanın bu rakama yaşam savaşı veren emeklilere madalya verirler.
İşin başka bir garip tarafı da var. Aylardan beri emeklilerin maaşlarında iyileştirme yapmak için onlarca proje üreten, daha doğrusu çalıştıklarını iddia eden yetkililer, bir gecede milletvekili maaşlarını nasıl artırabiliyorlar. Bu işin formülünü bir de biz öğrenebilsek!...
Diğer bir konu ise; sayın vekillerimiz, iktidardan, muhalefetten hiç farketmez, kendilerine bir gecede gelen zamlara karşılık asgari ücretlilere ve emeklilere günlerce, haftalarca, aylarca uğraşıp neden bir çözüm bulamıyorlar acaba?...
Yazdık, anlattık... Tekrar anlatıyoruz. Tekrar tekrar da yazıp anlatacağız, söyleyeceğiz. Bir ülkede refah ve huzurun temeli GELİR ADALETİ’dir. Sizler bunu sağlayamadıktan sonra, 60, 70, 80 yaşındaki bir emeklinin ihtiyaçlarını karşılayacak kadar maaş vermedikten sonra ister uzaya gidin, ister yüzde 80'le seçim kazanın. Benim gözümde sıfırsınız, benim gözümde muteber değilsiniz.
Bunu lütfen kişisel algılamayın. Bütün dar gelirliler, bütün emekliler aynı düşüncede, aynı görüştedirler...
Hadi şimdi böbürlenmeye devam edin!...
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.