Daha önceki yazılarımda yaşamımıza etki eden önemli tehlikeleri yazmıştım. Daha bitmedi. Bu gün bu tehlikelerin birinden daha söz edeceğim. Tabi sizler de bunları kabul eder ve gereken önlemleri alırsınız diye. İşte bu tehlikelerden bir önemlisi daha. ALKOL. Varlığı asırla öncesine dayanan ve insanlara KEYİF verdiği şeklinde adlandırılan ALKOL ve onun ürünleri etkisini daha kısa sürede gösterebilen tehlikelerden biridir. Her türlü yasaklamalara rağmen vazgeçilememiştir.
Büyüklerimiz bize öğütler verirken satır aralarında şöyle derlerdi. “Aman evlat, sakın sigara içme nolursun, içkiye bir şey demem!”..
Nedenlerini sorduğumda; “bu alışkanlıklara aslında baştan sona karşıyız ama.. Gençler sigarayı her türlü bulur ancak içkiyi bulamazlar..” derlerdi. Oysa zaman öylesine hızlı akmaktadır ki; herkes her zaman her şeyi rahatlıkla bulabilmektedir. Sigara içme yaşı neredeyse 10'lara düşmüşken, alkolün de ona yaklaştığını söyleyebilirim.
YASAKLAR dünyanın var olduğu günden bu yana hiçbir zaman çözüm olmamıştır.
O halde çözüm nedir derseniz, gayet basit.. EĞİTİM. Gelecek nesillere sağlıklı bir yaşam bırakabilmek için eğitimden asla vazgeçmemeliyiz. İşte gerek alkol ve gerekse diğer bağımlılık yapan kötü alışkanlıklara karşı çocuklarımızı eğitmeliyiz.
Son elli yılı şöyle bir film şeridi gibi belleğimde canlandırdığımda görüyorum ki artık YEŞİLAY çalışmıyor. Çocukluğumda kollarımızda taşıdığımız Yeşilay kollukları artık görünmüyor. Vaz mı geçtik bilemiyorum ama, o haftaları kutlarken “kötü alışkanlıklara karşı bir düşmanlık hissederdik. Onlara karşı savaş halindeydik”. Ben şahsen kendi adıma direndim taaa 18 yaşıma kadar onlarla pek tanışmamıştım. Her nasılsa bulaştık bir ucundan. Tabii ki kötü ettik. Başımıza ne işler geldi. Daha önce anlattım ya.. Kalp krizi geçirdiğim zamanlarda, tedavi olmak için sık sık doktorlara gitmiştim. Sağolsun gerekenleri yaptılar ve eskisi gibi olmasa da sağlığımıza kısmen kavuştuk. Ve her keresinde asla ve katta sigara kullanmamamız, alkolden uzak durmamız tekli edildi durdu. Söz vermiştim.. Ve sigarayı artık içmiyordum. Kontrollere gittiğim zaman doktora olan sevgim ve bana sunduğu hizmetler nedeniyle bir battaniye alıp götürdüm. Kapının eşiğine bıraktım. Muayenem bitmişti. “Doktor bey biraz iyileştim artık ara sıra ya da önemli meclis toplantılarında alkol alabilir miyim” dedim. Öyle bir ters baktı ki.. “OLMAZ...” dedi. “Yaptığımız bunca emek heba olur. Yaşamın tehlikeye girer” dedi. “Ama ara sıra bir kadeh ŞARAP içebilirsin. Zira onun içindeki maddeler vücut için yararlıdır” dedi.. Ben de tam o anda kapı eşiğine bıraktığım battaniyeyi ona takdim ettim. Bir bana baktı, bir battaniyeye.. Gülümsedi.. “Çok abartmamak kaydıyla kırk yılda bir eh bakalım. Ama kendine yine de hakim ol” dedi.. Sevindik. Ara sıra o işi yapmaya devam ettik.
Bu kısa anekdotu arkadaşlara anlatmıştım. Aynı doktora giden bir tanıdık, kontrole giderken iki battaniye almış.. Muayenesi bitince, battaniyeleri takdim etmiş, “doktor bey bir iki duble…” demiş. Doktor battaniyeleri fırlatıp.. “Bu ne ya geçende birine gülümsedik.. Şimdi adama bak iki battaniye ile bize rüşvet teklif ediyor. Olmaz... Sağlık senin sağlığın. Ben izin versem ne olacak. Kendin kendine izin ver”. Gelmiş şöyle suratını okşamış. “Evlat, biliyorum şaka yapıyorsun ama, bu illet şakaya gelmez. Haydi kendine göre bir düzen kur, kararını da sen ver”...
Anlayacağınız yaşam kalitemiz kendi elimizde. Bakarsanız bağ olur, bakmazsanız.. “siz bilirsiniz” diyor. Aklımızı başımıza toplayıp doğruların peşinden gitmeliyiz.. Kaliteli bir yaşam için..
Bu günlerde sağolsun, yönetenlerimiz hazineye katkı olsun diye ha bire alkole ZAM yapmakla meşguller. Halbuki zam yaptıkça kar azalmaktadır. Alım gücü düşen içiciler başka çare ve yöntemlere baş vurmaktadırlar. Rakı içinler şaraba, şarap içenler ise daha ucuz yöntemlere baş vurmaktadırlar. Her ne kadar hükümetimiz, bu kaçaklarla mücadele etse de kişi evine kurmuş bir düzenek kendi içkisini kendi üretiyor. Hem de üçte bir, dörtte bir fiyatına. Hani sigaralara zam geldikçe kaçak sigara ile tütün satışlarının çoğaldığı gibi, içki fiyatları arttıkça da başka yöntemler geliştiriyor insanlar.
Bir de aşırı ölçüde alınan “ÖTV-ÖZEL TÜKETİM VERGİSİ” neredeyse % 60-70'lere varan bu vergiler insanları aykırı yollara iteliyor. Burada 600 lira ödediğiniz bir içki, Kıbrıs’ta 300 lira. Oysa oraya da bizim ürettiklerimiz gidiyor. Anlaşılır gibi değil. Bu nedenle insanlar evlerinde kimi şarap imal ediyor, kimi rakı. Vallahi yeni duydum viski imal edenler bile varmış. Tencereden, tavadan kurdukları aparatlar ile damacanaları dolduruyorlarmış.. Yasal olmasa da bunun önüne geçmek mümkün değil. Uygun bir çözüm bulunmalı.
Bu sinsi tehlikelerden ha deyince kurtulmak olası değil. Başlamadan önlem alınmalı. Bunlardan daha kötü ve de daha tehlikeli ve hatta ölümcül olanları var. Hepsiyle mücadele etmeye devam etmeliyiz...
Sağlıklı bir nesil için önce ailelere ve sonra topluma, sonra da bizi yönetenlere büyük görevler düşüyor. Herkes görevini tam anlamıyla yaparsa başarabiliriz diye düşünü-yorum.