Geçmiş yıllarda “Nisan Bir” şakaları yapılırdı. Tatlı, naif, hoş şakalar ile insanlarımız birazcık tebessüm eder iyi bir vakit geçirmiş olurlar ve hiç olmaya birkaç dakika bile olsa yüzleri gülerdi. Bu şakaların zaman zaman “eşek şakasına” dönüştüğü anlara da şahit olmuştuk.
Dün sabah watsapıma gelen mesajı uyku sersemliği ile yarı uyur yarı uyanık okumaya çalıştım; “Yurdumuzda meydana gelen elim deprem ve sel felaketleri nedeniyle 14 Mayıs’ta yapılması gereken cumhurbaşkanlığı seçimleri ile milletvekilliği seçimleri ileri bir tarihe ertelenmiştir.” Haydaaa.. demekten kendimi alamadım. Bu haber gerçek olabilir miydi. Halbuki depremin ve selin yarattığı olumsuzluklar sarılmaya başlanmış olduğu bir zamanda seçimler niye ertelensin ki? Aklımda deli sorular ve bir süre sonra uyanmıştım. Haberin sonunda gelen “Nisan Bir”... cümlesiyle...
Ve “Nisan Bir” bize de yeni bir ufuk açtı. Taaa 1960 yıllardan beri çıkarmakta olduğumuz gazetemiz artık tam anlamıyla Basın İlan Kurumu’nun denetiminde.
Geçmişte bir çok ilde şubesi açılan BİK, Uşak’ta şube açamamış olmasına karşın bizi Denizli iline bağlayıp Basın İlan Kurumu denetimine tam anlamıyla almış oldu. Bu karar iki yıl önce verilmişti ve bizlere uyum süreci olarak iki yıl zaman tanınmıştı. Bu sürede yapılması gerekenler Basın İlan Kurumu Denizli Şubesi’nce gerek yüz yüze ve gerekse on-line olarak anlatıldı, uygulandı ve artık 1 Nisan’dan itibaren herşeyimizle BİK’in denetimindeyiz.
Haa önceden denetlenmiyor muyduk diyecek olursanız, evet denetleniyorduk. Bu işi Basın İlan Kurumu adına valiliğin basın bürosu yapıyordu. Şartların neredeyse aynı olduğu bir ortamda onlar da bizleri denetliyor, eksiklerimizi kontrol ediyor, uyarıyor ve gerekirse cezai müeyyideler de uyguluyorlardı. Şimdi daha bir sıkı ve kurallara harfiyen uyulacak bir ortam yaratılmış oldu. Kurallara tam anlamıyla uyulacak derken zaten hiç kimse kendi başına ahkâm kesemiyordu. Elbette her yapılan işin bir kuralı, bir kaidesi olmalıydı. Gerek işi yapan bizler ve gerekse işi denetleyenlerde belli kurallara dayanarak görevlerini yapmaya devam edeceklerdi. Görevini doğru ve dürüst yapmayanları uyaracaklar, yanlışları ve eksikleri düzeltecek, önlemleri alacaklardı.
Şimdiye kadar yapılanları şöyle bir gözden geçirdiğimde önemli bir mesafe katettiğimizi de söylemek isterim. Önceden pek fazla katı kuralları olmayan ve yapılan küçük hataları kendi içinde yok etmeye çalışan bir sistemden daha resmi bir ortama geçmiş olmak bizleri kısa süreliğine hafif sarsıntı yaşatsa da işin doğruluğu açısından kurallı yaşamak ve yaşatmak daha iyiye götürür diye düşünmekteyim.
Burada söylemek istediğim en önemli konu gerek bizi yönetenlerin ve gerekse bizim camiamızın farkında olması gereken konu hepimizin aynı gemide olmasıdır. Biz olmazsak onlar, onlar olmasa bizler olamayız diye düşünülmesi gerektiğine inanmaktayım. Kimsenin kimseyi incitmemesi, hoşgörü, doğruluk, dürüstlük ve adil bir ortamda yaşamamızı kolaylaştırmamızı dilemekteyim
Yeşil Banaz Gazetesi kurulduğu günden bu yana HAFTALIK olarak yayın hayatını sürdürmekte idi. Eski yıllarda zaman zaman günlük olarak çıksa da bu süreç kısa sürmüştü. Değişen kurallar sonrasında artık haftada iki gün çıkmaya başlıyoruz. Önceleri olduğu gibi SALI günleri aynen devam diyerek ikinci gün olarak da CUMA’yı seçtik. Yani bundan sonra salı ve cuma günleri sizlerleyiz.
Bütün meslek dallarında olduğu gibi biz de zorlu günlere doğru yol almaktayız. Haftada bir çıkarken yaşadığımız ekonomik ve sosyal zorluklar dolayısıyla ikiye katlanacak. Yaşamak adına daha bir sıkıntıya gireceğiz. Artan maliyetler, kağıt, mürekkep, elektrik, personelin maaşları ve ssk, vergi artışlarının ötesinde azalan gelirler ile iki kat daha cebelleş olacağız. Diyeceksiniz ki madem zor bırakın.. Mümkün mü.. Bıraksak ne yapacağız. Simit mi satalım yoksa limon mu? Yıllar yılı yaptığımız bu işi ve sizler bile yaptığınız bir mesleği kolay kolay bırakamazsınız. Katlanacağız... Gittiği yere kadar.. Ama gelin sizler de bize ufacık katkılarınız ile yardımcı olun. Okumuyoruz ama okumak için gayret gösterelim. Şu zor şartlarda küçücük ilçemizin büyük sesi, sizlerin sesi olan YEŞİL BANAZ gazetenizi alıp okuyun. Yapacağınız küçük katkılar bize büyük imkanlar yaratacaktır. Ve hatta dilerseniz abone olarakta katkı sağlayabilirsiniz. Biz gazetenizi her çıktığında sizlere ulaştırmaya gayret edeceğiz.
Burada bir parantez açıp şikayetimi de dillendirmek isterim. Gazetemizi şehir dışı abonelere posta aracılığı ile göndermekteyiz. Ama ne yazık ki bu kurumun bazı şubeleri bizim gönderilerimizi belirlenen adreslere ulaştırmadığını gördük. İlgili makamlara yani posta kurumuna küçük ricamızı yeniden iletmek isterim. Bizim gazetelerimiz ya üzerindeki adreslere ulaştırın ya da biz yapamıyoruz deyin ki biz de başımızın çaresine bakalım. Yaptığım müracaatlarda olumlu bir sonuca ulaşamamıştım. Bakalım şimdi nasıl bir sonuç gelecek. Zira BİK bizim abone kontrolümüzü yaparken adreslere gidip soruyor. Abonemiz ise gazetenin gelmediğini söyleyince BİK bizi suçlu addediyor. Belki de sahte abone kanısına varıyor. Haydi POSTA teşkilatı bu konuya bir el atıp bizlere yardımcı oluverin. “Nisan Birrr!” demeyin sakın.
Yeni dönemde herkese başarılı bir yaşam dilerim.