Toplumda oldukça yaygın ve hararetli tartışmalara neden olan “Dezenformasyon Yasası” Meclis genel kurulunda kabul edilerek yasalaştı. Yasa özünde “Basın Kanunu”nda önemli değişiklikleri içeriyor. Onaylanan maddelerin yıllardır bir yasa çerçevesine sokulacağı belirtilen internet haberciliğini de içeriyor diye biliyoruz. "Dezenformasyonla mücadele düzenlemesi" olarak bilinen Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek yasalaştı... Kanuna göre, yasal zemine kavuşturulmaları için internet haber siteleri ile basın kartına ilişkin konular, Basın Kanunu'nun kapsamına alınarak radyo, tele-vizyon, kamu kurum ve kuruluşlarının yürüttükleri enformasyon hizmetlerinde çalışan kamu personeli, basın kartı düzenlenmesi bakımından süreli yayın çalışanları gibi değerlendirilecek. Bu yasa kapsamında yoğun tartışmalara yol açan 29. madde de kabul edildi. Madde; Yalan haber yayma suçuna 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası getiriyor, ‘halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma’ suçu tanımlanıyor. Suçun oluşması için ise; yayılan haber gerçek değilse, ülkenin güvenliği ve kamu sağlığını ilgilendiriyorsa, halk arasında korku, panik ve endişe oluşturma kastı varsa, kamu barışını bozmaya yönelik ve aleni ise şeklinde 5 şart aranıyor. Anadolu’daki biz yerel gazeteler yıllardır kontrolsuz, denetlenmesiz, sahibi-künyesi bulunmayan, algısı-vergisi olmayan ve üç kuruşa dahi hem reklam, hem haber yapan özellikle üç kağıtçı sosyal medya habercilerinden şikayetçi idik. İnternet habercilerinin özellikle mali konularda kontrol altına alınması adına doğrusu sevindik. Ancak yasanın çıkmasını dört gözle beklerken toplumda farklı konular ele alındı. 29. maddenin bu işleri düzenleyeceğinden çok bir sansür yasası olduğu yönünde görüşler ortaya atıldı.  Yıllardır bu işe ömrünü veren yerel gazeteler zaten ekonomik sıkıntılarla baş edemezken yeni gelişmelerin neler getireceği konusunda endişelidir. Aslen hızlı ve teknolojik internet dünyasıyla yazılı basının rekabet etmesi imkansız. Ancak diğer taraftan faaliyetleri kontrol altına alınacak, gelirleri vergilendirilecek umuduyla sevinen gazeteler heveslerinin kursaklarında kalması korkusuyla karşı karşıya kaldılar. Toplantılarda, seminerlerde bir süredir anlatılıyor. İnternet haberciliğinin bir düzene girmesi gerektiği, bunun medyanın bütün bölümlerinde kurumsallaşma olacağı hedeflenmişti. Ancak kuşkularımız da yok olmuş değil. Uzun yıllar yalan haber yapmamış, iftira atmamış, maddi çıkarlar adına birilerini kötülememiş bizim gibi gazeteciler için problem yok diye düşünüyoruz. Yani 29. madde zaten bizim için kırmızı çizgiydi. Ancak bir hataya, bir baskıya kurban gider miyiz diye de tereddütlüyüz. Umuyoruz ki yasa gerçek amacı için iyi niyetle uygulanır da toplum yalandan, iftiradan kurtulur. Yasa sansür olarak değil de toplumda gerçekten basının doğru haberciliğine yardımcı olur. Sağ salim bekleyebilirsek göreceğiz.