Günler yaklaştıkça siyasette de ısınmalar başlıyor. Aylar öncesinden “adayı açıklayın” diye ısrarla yapılan söylemler yerini bulmamışken hala bir isim üzerinde anlaşma sağlanamamış olması gerginlik yaratmaya devam ediyor. Geçmiş dönem seçimlerini şöyle bir anımsar isek yapılan yanlışları ya da yanlış tercihleri daha iyi analiz edebiliriz. Zira Ekmeleddin İhsanoğlu ve Muharrem İnce’nin tercih edilmesi seçimlerin kaybında yapılan tercihlerin doğru olma-dığını bize yaşattı. Böylelikle üst üste seçim kazanma başarısı Erdoğan’ın oldu. Sayın Kılıçdaroğlu seçmenlerine “tıpış tıpış gideceksiniz” diyerek adeta seçmenleri rencide edercesine söylemde bulunmuştu daha sonraki tercihini yaparken de “gel bakalım Muharrem” diyerek uygun olmayan bir davranışta bulunmuştu. Şimdiki seçimler için kurulan altılı masa aylardır hummalıca çalışmalarına devam ediyor. ORTAK aday belirleneceği defalarca tekrar edilmiş olmasına rağmen ve henüz bir aday ismi üzerinde mutabakat sağlanmamış olmasına rağmen isim telaffuz edilmesi çalışmalardaki olumsuzluğu ön plana çıkarmaktadır. Anladığımız kadarıyla “geliştirilmiş parlamenter sistemi” yeniden hayata geçirmeyi hedef alarak çalışma yürüten altılı masa için söylenecek tek söz vardır. Madem ki böyle bir sisteme geçilecek CUMHURBAŞKANI adayının kim olduğu çokta önemli olmamalıdır. Bana göre böyle bir sistem planlaması yapılıyor ve gerçekleştirilmek isteniyorsa aday 84 milyondan her hangi bir kişinin olması doğru değil midir. Yani kişinin siyasi kimliği olması niçin önemlidir. Doğru, dürüst, liyakatlı, ülkesini seven, kültürlü bir kişin aday olması, altılı masanın böyle bir insanı bulup çıkarması zor mudur. Hani geçmişte sayın Kılıçdaroğlu belediye başkanlarının ya da il başkanlarının milletvekilliğine soyunmamasını istemişti ya şimdi de siyasi partilerin başkanları CUMHURBAŞKANI adayı olmasın diye bir karar alırlarsa konu daha çabuk ve gerçekçi olarak çözümlenebilir. Altılı masadaki her siyasi parti liderinin aday olma hakkı vardır. Ama görünen o ki bu isimlerden hangisi aday olursa olsun muhakkak ama muhakkak bir antipati görecek ve kesinlikle yan çizmeler yaşanacaktır. Madem ki ortak bir amaç için yola çıktınız Başta Sayın Kılıçdaroğlu olmak üzere hepiniz ortak bir karar ile yukarıda söylediğim gibi “parti liderleri aday olamaz” diyerek konuyu kapatabilisiniz. Oradan görünüyor mu bilemem ama buradan görünen şudur. Falanca aday olursa oy vermeyiz ya da filanca aday olursa oy vermeyiz diyen yüzbinlerce seçmen var. Görüş ayrılıkları her ne olursa olsun sandığa yansıyacak. Ama tabiri caizse ortadan çıkacak bir aday için hangi siyasi görüşe sahip olursa olsun herkesin oy verebileceği bir adayın seçimden galip ayrılma olasılığı daha yüksektir. Haftanın her gününde ve günün her anında anketler; flaş flaş şeklinde gerek televizyonlardan ve gerekse sosyal medyadan verilmektedir. Yapılan anketlerde en önemli bir bildirimde yer almaktadır. Geçen seçimde en doğruyu bilen şeklindeki yanıltmacalar da halkımızın düşüncelerinde olumsuzluklar yaşanmasına sebep olmaktadır. Biz her seçimdeki anketleri fırsat buldukça inceliyor, araştırıyoruz. Bana kalırsa en doğruyu bilen hiçbir anket kuruluşu yok kanımca. Yaklaşanlar olabilir ama onları da daha yakından izlerseniz sorulan sorulara göre en yakını, en doğruyu bildiklerini söyleyenler çoğunluktadır. Adı üstünde bu bir ankettir. Sorulan soruya göre, soru sorulan yerlere göre, zamana göre daha doğrusu kişiden kişiye değişebilecek anket sonuçları çıkar. Ya da her zaman olduğu gibi anket yaptıran kişi ya da kuruluşun hoşuna gidecek bir anket sonucu her zaman ve her ortamdan çıkarılabilir. Yapılanlar onlara göre doğru ama genelleme yapıldığında gerçek olmayabilir. Seçmenler anketlere değil olaylara bakmalı, seçime giderken her şeyi doğru kaynağından öğrenip doğru kararlara ulaşmalı. En önemlisi de bireysel çıkarlarına değil toplumun ve ülkenin çıkarlarına önem vererek bu kararlara ulaşmalı. “Gel bakalım!” diyerek çağrılanlar daha sonra hangi durumlara maruz kalabileceklerini o günden düşünmeli. “Tıpış tıpış gidecekler”in böyle bir emrivakiye muhatap olamayacaklarının bilinmesi gereklidir. Seçim güzel bir iştir. Hele hele DEMOKRASİYE şartsız koşulsuz inanmışlar için daha da önemlidir. Erken ya da zamanında yapılacak seçimler için görünüyor ki şimdiden bir ISINMA hareketi başlamıştır. Doğrusu bu iş seçimler öncesinden yapılmalı ve beş yıllık bir planlama olmalıdır. Seçim yaklaşırken meydanlara çıkılması bana hoş bir durum olarak gelmiyor. Meydanlara çıkmak bile yanlıştır. Yaptıklarını yapacaklarını her an halkıyla paylaşanlar gelecekte daha başarılı ve daha iyi durumlara gelirler. Bir de seçilecek insanları liderler değil HALK belirlemeli diye bir düşünüşüm var. İşte böyle olursa seçilen CUMHURBAŞKANI, seçilen MİLLETVEKİLİ, seçilen BELEDİYE başkanı benim olur. Yani ben seçmiş olurum. Yoksa onların gösterdiği adayların tasdik makamı olmamalıyız. Güzel günleri “gel bakalım” hep birlikte yaşayalım….