Günümüzün en popüler konusu PROMOSYON. Genellikle emeklileri ilgilendiren ama çalışanların da nemalandırıldığı 2017 yılında başladığı bilinen ve giderek cazip hale getirilen bu çalışmanın bilindiği gibi son günlerde müşterisi oldukça arttı. Genellikle özel bankaların her nedense şiddetle sarıldığı bu çalışmada kazanan sanırım emekliler oldu. Zira ilk dönemlerinde 3 yıl için ödenen rakama 750 TL. iken şimdilerde neredeyse 10 binlere kadar uzandı. Hatta çalışan kesimlerden bir bölümü için 20 bini aştığı dillendiril-mektedir..
Son günlerin yaşanan zor ekonomik şartlarında adeta bir can simidi gibi hücum edilen PROMOSYON ödemeleri için şu an büyük bir kampanya var. Özellikle emekliler can kulağıyla bankalardan verilecek rakamlara odaklanmış durumda. 750 liralık ödemesi yapılan maaş artışlarıyla güdük duruma gelenler ilk etapta rakamları yükselten özel bankaların önünde kuyruğa dizilmiş durumdalar.
Ne var ki bir çok emekli ise maaş aldığı bankadan kullandığı kredilerden dolayı mahsur kalmış durumdalar. Çünkü banka maaş nakline borcundan dolayı ayrılma izni vermemektedir. Bulup buluşturup ödeyebilenler soluğu özel bankaların önündeki kuyruklarda bulmaktadırlar. Bu bankalarda ödenecek rakamlar oldukça caziptir önceleri 2000 liralık bir promosyon ödenirken sonra bu rakamlar 2500'e, 5000'e ve daha sonrada bir takım artışlarla 8000'leri hatta on binleri bulan rakamlara ulaşmaktadır. Karı koca emekli ise alacakları onbin veya onaltı binlerin borçtan kıvrananalar için büyük bir rahatlık sağlayacağı bilinmektedir.
Bankasından ayrılan müşterilerine yapabildiği kadar sorun çıkaran devlet bankaları niçin gidenlere “gitmeyin biz de uygun şekilde artıralım” diyememektedirler. Elbette her bankanın belli bir planı ve politikası vardır. Bizler uzun yıllar bu bankalardan hizmet almış olduğumuzdan kolay kolay gitmeyi düşünmemiştik. Ancak oluşan şartlar emeklilerinde önlerine konan bu önemli fırsatı bir şekilde değerlendirebilmeyi hedeflemişlerdir. Konuya vakıf emekliler bilgisi olmayanları yolda, şurda, burda kahvede denk geldiklerinde soruşturarak “sen hangi bankaya geçtin” diyerek sorgulamakta, henüz yerinden kıpırdamayanları harekete geçirmektedirler. Ben devlet bankasından asla ayrılmam diyenleri çeşitli örneklerle ikna etmeye çalışmışlardır.
Günümüz koşullarında çok sayılmasa da belli bir rahatlama sağladığı dile getirilen bu promosyon ödemeleri için bankalar neden bu dönemde rekabete girişmişlerdir diye düşünmeden edemiyor insan. Birincisi, emeklilerin temmuz ayında yapılan maaş artışları nedeniyle aldıkları rakamların önceki yıllara göre daha yüksek rakamlar ulaştığı nedeniyle. İkincisi ise kredi şartlarının zorlaştığı şu günlerde yeni gelecek müşterilerine kredi kartı edindirme amacıyla ve de maaşların önceden yatırılması nedeniyle gecelik faizlerden dolayı belli bir kazanç sağladıkları gerekçesiyle ve de emeklilerin; elektrik, doğalgaz, su telefon ve diğer ödemeleri nedeniyle bankada bıraktıkları rakamların onlar için önemli olduğu gerekçesiyle kesenin ağzını açıp emeklileri kendi bankalarına çekmeye çalışmalarının önemli nedenlerin başında olduğunu düşünüyorum. Yoksa neden bu rakamlara çıksınlar.
Bu durumda biraz geride kalan “emekli dernekleri” dir. Emeklilerin haklarını korumak amacıyla oluşturulan dernekler uyanık olup bu durumu önceden fark ederek belli bir rakam için bankalarla pazarlığa girişebilirlerdi. Her ne kadar bir çok emekli kullandığı kredi borçları nedeniyle banka değiştirme şansını zora sokmuş olsalar da bu duruma uygun bir çözüm bulunabilirdi. Hala 750 lirayı büyük bir lütuf olarak sunan ve reklamını yapan bankaların bu durumdan bir an önce kurtulup rakamları gerçeğe dönüştürmesini sağlanabilirdi. Sadece demeçlerle çözülecek bir sorun olmadığı kanısındayım.
Rakamları yükselterek emeklileri kendine çekmeyi hedefleyen bankaların bu duruma henüz hazır olmadıkları da gözlemlerimiz arasında. Koskoca şubede sadece bir ya da iki gişe emeklilere hizmet etmekte ve dolayısıyla bankaların önünde uzun kuyruklar oluşmakta garibim emekliler de alacağı üç-beş kuruş adına bu rezalete göz yummak zorunda kalmaktadırlar. Be hey insanoğlu mademki böyle bir şey yapacaksın hazırla kendini. Çağa uygun hızla bitir işini. Vallahi izlediğim kadarıyla yarım saati geçen işlem trafiği sayesinde emeklilere oldukça zor anlar yaşatmaktadırlar. Bazılarında da “kuş kafese girdi nasıl olsa” mantığı var adeta. Eee düşmeye gör. Banka yakaladı mı öper derlerdi öncelerde. Sanırım öyle yapıyorlar. Bizleri özel bankalara muhtaç edenler düşünsün. Ne diyelim. Kaderimizse çekeriz biz de.
Konu farklı olsa da hepimizin yaşadığı hastanelerdeki randevu sorunu hakkında birkaç cümle sarfetmek isterim. Muayene olabilmek zor adeta imkansız gibi görünüyor. Hastasınız ve zorlukla hastaneye ulaşıyorsunuz. Bir de bakıyorsunuz ki “randevunuz var mı” sorusu size soruluyor. Kızım ben bilmem ben hastayım deseniz de size olumlu dönüş olmuyor. Ne yapayım, telefonla veya internet yoluyla randevu almanız gerektiği söyleniyor. Bilgisayarınız yok ve elinizdeki telefon akıllı değilse çuvalladınız. Randevu alamıyorsunuz. Haydi diyelim birazcık mürekkep yalamışlığınız var. Geçiyorsunuz bilgisayarın başına uğraş babam uğraş. Ne mümkün. Randevular kapalı, 3-5 ay sonrasına size randevu verilebiliyor. Ya da telefondaki ses sizi çılgına döndürüyor. Lanet okuyup özel hastanelere yönleniyorsunuz. Onlarda sizi yakalamışken elinizi ayağınızı hatta her yerinizi öpmeyi amaçlamışlar ve öyle yapıyorlar.
Allah herkese kolaylık versin. Aman hasta falan olmayın, sağlıkla kalın...