Yaz gelir gelmez dertlerimiz yine depreşti. Kışın acımasız soğuk günlerinden kurtulup o güzelim bahar aylarını yaşadıktan sonra sıra yaz mevsimine gelince Anadolumuzun çeşitli yerlerinden gelen yangın haberleri içimizi sızlattı. Yana yana kül olduk. İlk etapta daha önce de defalarca böyle vahşiliklere maruz kalmış MARMARİS’te başlayan yangın hepimizi derinden üzdü. İçimiz yine yandı. Ve güzel ülkemiz bir kez daha hunharca davranışlara kurban gitti.
Marmaris turizmin en önde gelen ilçelerinden biridir. Yeşil ve mavinin birleştiği ender kentlerimizden biri. Oldukça güzel, güzel olduğu kadar da yurt dışında haklı olarak olumlu bir imaja sahip ilçemiz, geçen yıllarda yine ağır bir yangın faciası atlattı.
Yaralar hemen sarılmasa da ilgililer, yetkililer ve vatandaşlarımız olaya özenle sahip çıkıp onarıma süratle geçtiler. Yanan alanları temizleyip yerlerine yeni ağaçlar dikerek acıyı biraz olsun hafiflettiler. Ama bakıyoruz içimizden birileri bize bu bahşedilen güzellikleri basit gerekçelerle yok etme çabasındalar.
Bütün bunlar olagelirken sanki daha önce hiç akla gelmemiş gibi bir İDAM furyası dillere yine pelesenk olmaya başladı. “İşte böyle canileri, canavar ruhlu böylelerini sallandıracaksın ki başkalarına örnek olsun, bir daha yapılmasın” gibi teraneler tartışılmaya başlandı. Her zaman söylüyorum; iş olup bittikten sonra, yani araba devrildikten sonra yol gösteren çok oluyor. Asıl mesele olayı başlatmamak için ne gibi önlemler alınmasını planlamaktır. Hadi astın, bir açın iş tamam mı dersiniz. Elbette değil, bu konunun daha gerçekçi yöntemlerle çözümlenmesi ve insanlarımıza ormanı ağacı sevdirmemiz önemlidir.
Her olay sonrası yapılamayanlar siyasilerin dilinden düşmüyor. Geçen yıllardaki Manavgat, Antalya ve Marmaris’teki yangınlarda yangın söndürme uçaklarımızın arızalı olduğu gerekçesiyle söndürme çalışmalarının hızlı ve zamanında yapılamadığı uzun uzun tartışıldı. Suçlamalar yapıldı, savunmalar dile getirildi. Ama geçen zaman işlerin yine doğru yapılamamış olduğunu gösterdi. O hurda denilen uçakların tamirleri yapılarak göreve hazır hale getirildikleri ama daha eksik olduğu söylendi. Bana kalırsa araba devrilmeden gerekli önlemlerin alınması ülkemiz için daha yararlı ve de kayıpları en aza indirmek adına gerekli olduğudur.
Bunların hepsinden daha önemlisi vatandaşlarımızın içlerinde taşıdıkları “SEVGİ” dir. Biz bu sevgiyi ana kucağında başlayıp yaşamın her alanında onlara verebilirsek başka önlemlere çok fazla ihtiyaç duymadan ORMANLARIMIZI daha doğrusu ülkemizi korumuş oluruz. O kıvılcımı o ormanla buluşturmamak için öncelikle vatandaşlarımız daha dikkatli ve daha akılcı olmalıdırlar.. Bunun için PİKNİK alanlarını tedbirsizliğe imkan vermeyecek yerlere kurup orman içlerinde ATEŞ yakılmasına izin verilmelidir.. Her köşeye bir bekçi dikemeyiz. Bizler bu ülkenin vatandaşları olarak kendi ormanlarımızın bekçisi olmak zorundayız.
Haydi tüm vatandaşlar olarak önümüzdeki günlerde acı yaşamamak adına öncelikle bireysel olarak ve sonrada toplumsal olarak önlemleri alalım. Ormanı sevelim onu koruyalım. Unutmayalım ki o alanda sadece bizler değil türleri binleri geçen diğer canlılarda yaşamaktadır. Orası onların yurdudur, vatanıdır. Biz küçük bir kıvılcımla sadece kendimizi değil onları da yakıyor, onları da vatansız bırakıyoruz. Geçen yıllarda dumana maruz kalan arıların yaşamımızı ne kadar etkilediğini anlatmaya gerek yok. Tabiat bir bütündür. Tüm canlılar var oldukça biz de var olacağız. Onları yok ettikçe kendimizi de yok etmiş oluyoruz. Bunu hep birlikte iyice düşünelim olmaz mı.
Yana yana kül olduk. Artık yeni yanmalara tahammülümüz azaldı. Birlikte koruyalım, birlikte mutlu yaşayalım. Güzel insanlar.
Bu kadar ekonomik sıkıntılar içinde çözüm yolları üretmeye çalışırken DÜZLÜCE köyümüzün kadınlarından gelen ses beni ziyadesiyle mutlu etti. DÜZLÜCE KÖYÜ Kadın Tarımsal Kalkınma Kooperatifi açıldı. Çalışmaları inançla yürütüp kooperatifin açılışını gerçekleştirenleri içtenlikle kutluyorum. Umuyorum hedeflenen amaçlara ulaşırlar. Yarı yolda bırakmazlar. Ve benim gönlümde, gözümde güzel insanların yaşadığı bu köyden ülkemiz insanına ulaşacak güzel haberler verebiliriz diye umutlanmak istiyorum. Yıllar önce Paşacık köyü “Örnek Köy” seçilmişti de içim içime sığmamıştı. Mutlanmıştım. Şimdi de DÜZLÜCE köylü kadınlarımızdan GÜR bir ses ve verimli çalışmalar bekliyorum. Başarılarını buradan yazmak için sabırsızlanıyorum. Yolunuz açık ve aydınlık olsun.
Birkaç satır da COVİD 19'a yazmalıyım. İnsanlarımız bu salgının son bulduğunu ve geri dönmeyeceğini akıllarında canlandırıyorlar. Oysa bu durumu yaratanlar tam olarak hedeflerine ulaşamadılar. Her ne olursa olsun geri dönebileceğini aklımızdan çıkarmadan kendi adımıza önlemleri almaya devam edelim. “AŞI” sı eksik olanlar aşılarını yaptırsınlar. Sağlığımız çok önemli. O gidince farkına varabiliyoruz. Unutmayalım.
Artık dört gözle temmuzu bekliyoruz. Fahiş fiyatlarla boğulduk. Yapılan zamların durmasını ve bir nebze olsun nefes alıp yaşamımızın normale dönmesini bekliyoruz. Bu arada bırakın şu erken seçim işlerini geçimi bir halledelim de sonra onu düşünelim olmaz mı?..