Her kim ne kadar kızacaksa kızsın, kim işine gelmediği şekliyle bakarsa baksın. Biz tüm koşullara rağmen doğruları yazmaya, yansıtmaya devam edeceğiz, bunu baştan belirtelim.
Ortaklık harbi şekliyle yangın yeri. Bunu artık bilmeyen, kabul etmeyen kalmadı. Gün geçmesin ki bir şeylere hatta çok şeylere “zam geldi” haberi duyulmasın. Ama nafile!... Ne zamlar duruyor, ne piyasa duruluyor.
İşin ilginç tarafı kimse de ne olacağını bilmiyor. Bazı durumlarda sakinleştirme ya da açık tabiriyle “gaz alma” konuşmaları yapılsa da bunlar da itibar görmüyor artık.
İşin bir başka ilginç tarafı da ne biliyor musunuz? Ne yazık ki döviz düşşe de, yükselse de, petrol fiyatları yükselse de, düşşe de akaryakıtta sürekli artış yapılıyor. Şunu söylemekten dilimizde tüy bitti... Akaryakıta yapılan zam HERŞEYE ZAM demektir. Yani başta yetkililer de olmak üzere, “yaw yağa, çaya, şekere, kağıda vs. zam gelmedi, bunların fiyatları niye artıyor?”... İşte söylediğimiz gerçekten dolayı bu durum böyle!
Son günlerde dış paralarda ve altında yine dengesiz ve anlamsız yükselişler oluyor. Elbette piyasalar buna bağlı olarak aynı oranda yukarıya doğru süzülüyor. Ancak sizce de garip değil mi; Karadeniz’de çay fiyatları açıklanıyor; ertesi gün çaya afâki zam geliyor. Ukrayna’da savaş çıktı deniyor, stoklar yeterli denilse de ayçiçek yağı zirve yapıyor. Fabrikadan 275 liraya 50 kiloluk çuvalı satılan şeker 500-700-900-1100 liraya yükseliyor. Kimse de; “şeker fabrikalarını satarsanız işte böyle olur” demiyor.
Ekonomi felç olmuş, enflasyon tüike göre bile aşırı fırlamış, insanlar yarını düşünmeyi bırak bugünü nasıl geçireceğinin kaygısına düşmüş ama sayın ilgili bakanımız; “Bu sistemden dar gelirliler hariç üretici firmalar, ihracatçılar kâr ediyorlar. Çarklar dönüyor, yani dar gelirliler hariç herkes bizden memnun” diyor. Kendisi memnun elbette..
Ortam böyle iken siyasi manevralar atılıyor, seçim ne zaman, aday kim, ittifak çöker mi? Millet, dar gelirliler, emekliler gerçekten geçim derdinde. Peki dar gelirlileri memnun etmek için niye bir çaba sarfetmiyorsunuz?
Durum üzücü, ortam vahim! İnanın mevsimler bile isyanda... Resmen yazın ilk ayı haziranda nisan yağmurlarını, mayısta mart rüzgarlarını görüyoruz.
Bir de 20 yıldır herşeyden memnun olan insanlar bile durumdan fazlasıyla rahatsız... Asgari ücret açlık sınırının çok altında, memur ve işçiler isyan ediyor, esnaf bitik ve harap, holdingler dövizden ve faizlerde şikayetçi...
Emekliler... Emekliler zaten ölmüş de ağlayanları yok... 2 bin beşyüz, 3 bin liraya geçinme olanakları doların 1 liraya düşeceği ihtimali kadar imkansız!...
Ancak herşeye rağmen insanlar oturmuş, geleceğe dair “biraz umut!” diye kıvranıyor. Ortalığı rahatlatmak bu kadar mı zor!...