Yöremizle ilgili sohbet etmeye başladığımız zaman şöyle bir kasılarak gurur abidesi oluveriyoruz. Arkasından da başlıyoruz konuşmaya; "Bizim buralar adeta bir cennet gibidir, havası, suyu tertemizdir. Dağları, ağaçları eşsizdir. Her bir tarafı ayrı güzeldir. Yani sözün kısası memleketimiz bir tanedir"...
Ülkemizin; temiz havasıyla, mükemmel sularıyla, çam ağaçlarıyla, nakış nakış bezenmiş ormanlarıyla nadide, cennet bir köşesidir Banaz. Temiz havasının ülkemizdeki oksijeni yüksek üç yöresinden birisi olduğu söylenir. Suları, Murat Dağından doğan kaynaklarıyla beslenerek Banaz Çayını oluşturan ve bu coşkuyla Menderes Nehriyle buluşup Ege Denizi’ne kadar uzanan yaşam kaynağıdır. Ormanları başka bir güzellikte... Uşak'ın ormanlık alanlarının yüzde 55'ini teşkil eder Banaz'ın ormanları. Ve bu özelliklerin yanında bir de farklı güzellikte oluşan bereketli Banaz Ovası'da ev sahipliği yapar.
Banaz; tam anlamıyla dört mevsimin sırasıyla doya doya yaşandığı bir konumdadır. Yani kışını soğukta olsa karlı havasıyla, yazını çok sıcak olmasa da doyasıya yaşarsınız.
İlk baharda yavaş yavaş canlanan, yemyeşil hale dönüşen toprağa, bitkilere, oradan oraya telaşla uçuşan kırlangıçlara şahitlik yaparken, sonbaharda da kışa hazırlanan çevreye, rengarenk, solmamak için adeta direnen yapraklara hayranlıkla bakarak hüznün resmini yapmak gelir içinizden.
Kışın kar manzarası, yazın piknik yeri aranmayan ender yerlerden ilkidir Banaz. Çünkü hemencecik dibinizde bu güzellikleri yaşayabileceğiniz sayısız yığınla olanağa sahip eşsiz bir yerdir ilçemiz.
Gerçekten imrenilecek bir yerdir Banaz... Onun için gelen gitmek istemez, giden kalmak istemez. Çoğu memurun kısa dönemi geçirip bir an önce gitmek için geldiği ama emekli olduğu halde bir türlü kopamadığı bir yöredir burası.
İşte bu güzelliklere sahip olan memleketimizde insanlarımız bu yöreyi, çevreyi, ağaçları, suları, dağları yeterince koruyabiliyor mu? Bence hayır!... Avcılık yapan avın, piknik yapan derenin, tarım yapan ovanın, hayvancılık yapan ormanın, çayırların kıymetini gerektiği kadar bilmiyor. Yani özüne bakarsak çevremizde yeterince olduğu için değerini bilmiyor, hak ettiği karşılığı vermiyoruz.
Ormandaki her bir ağacını tam manasıyla koruyamıyor, piknik alanlarını kendi malı değilmiş gibi temiz tutmuyor, derelerinin, sularının kirli akmasına engel olamıyor.
Bunlar zaten olmazken, gereken titizliği gösteremezken şimdi de güzelim ormanlarda, Murat Dağı'nda maden tehdidine karşı umursamaz bir tavırlar içindeyiz.
Kırk bin nüfuslu Banaz'da bir süredir devam eden maden talanına karşı sadece bir avuç insan boğuşurken diğerleri umursamaz bir halde seyret-mekle meşguller. Bir tek maden onayının verilmesiyle her tarafın mahvedilmesinin bilincinde değiller. Bunların sonrasında bu cennet bölgenin yaşanılamaz hale geleceğinden bihaberler.
Koruyamıyoruz... Hakettiği önemi veremiyoruz... Gerektiği kadar kıymetini bilemiyoruz. Ancak elimizden gittiğinde arkasından ağlamak para etmeyecek. Şimdi sahip çıkmazsak belki de yarın buraları terk etmek zorunda bile kalacağız.
Bu güzelliklerle ne kadar gururlansak da Murat Dağı için, havamız, suyumuz için çırpınan bir avuç insan kadar kıymetini bilemiyoruz bu cennet yörenin!...