Sonunda hocaları da bıktırdılar. Artık camilerde imamlar namaza başlamadan önce "telefonlarınızı kapatınız ya da sessize alınız" uyarısı yapmaktan bıkmışlar ve vazgeçmişler.
Bizim insanımız inadına ters, son demine kadar asi... Şu cep telefonları çıktı çıkalı ne camilere telefon getirmekten, getirdiysek de kapatmaktan vazgeçtik, ne de getirdiğimizde sessize almamaktan. Vatandaş ibadet için gittiği camide halâ telefon sesinden, mesaj uyarısından dosdoğru ibadetini yapamıyor. Namaza başlandığında cep telefonlarından arka arkaya gelen ezan sesinden, mesaj ve uyarı sesiyle dikkatleri dağıtmaktan geri kalmıyoruz. Galiba hiçte vazgeçmeyeceğiz bu sakıncalı huyumuzdan.
Oysa yazan ne güzel yazmış duvara, "hak ile irtibata geçtiğinizde halk ile irtibatı kesiniz". Okumuyor musunuz, okuyorsanız da anlamıyor musunuz, anlıyorsunuz da bile bile mi yapıyorsunuz ben çözemedim.
Bak kardeşim, senin telefonunun sesinden belki sen rahatsız olmuyorsun. Ancak namaz kılarken ayarlandığı ve açık bırakıldığı için gelen ses bir ezan sesi bile olsa insanların dikkatini dağıtıyor, namazına olumsuz etki yapıyor.
Bağlantıda kalman gereken fabrikaların, işletmelerin mi var. Ya da ağır durumda hastan mı var. Şayet böyle bir varsa bile telefonunu sessize alarak titreşiminden telefonun geldiğini çok rahat şekilde anlayabiliyor musun? Bu kadar basit!...
HEP KURALSIZLIK, HEP KURALSIZLIK...
Birkaç defa ele aldık, yazdık, çizdik, anlattık. Ne olursa olsun yazmaya da devam edeceğiz. Ben konunun muhataplarına tekrar soruyorum; araç kullanırken ve dönüşlerde bu sinyali niye kullanmıyorsunuz?... Niçin trafiği, hayatı, mücadeleyi zorlaştırmak için çabalıyorsunuz?...
Önümüzdeki günlerde araç üreticilerine bir mektup göndererek “araçlara sinyal sisteminin araçlara konmamasını, sinyal kolu ve masraflarına girmemelerini, zira sürücülerin artık sinyal kullanma zahmetinde bulunmadıklarını" bildirmeyi düşünüyoruz. Artık onlar da ya dinler olumlu karşılarlar, ya da otomatik bir sinyal sistemi yapmak için ar-ge çalışması yaparlar.
Ne kadar ilginçtir, sürücü aracıyla sokaktan caddeye, caddeden ana yola, asfalta dönecek ya da çıkacak, asla ve kat'a sinyalini kullanmıyor. Bu aletin amacı olan "ben sağa veya sola döneceğim, haberin olsun" diye niyetini belirtmekte ısrarla kaçınıyor. Trafik kuralı, kul hakkı, medeniyet... hak getire!...
Nedense bazı durumlarda da trafikten sorumlu görevliler bu konuda umursamaz bir durumdalar. Yanıbaşında, gözünün önünde, hatta bazen kendisinin de geçip gidecek diye beklediği sürücü, sinyalsiz olarak dönüp gidiyor, o öylece bakıyor. Oysa birkaç kişiyi durdurup, neden sinyal vermeden döndüğünü, trafik kuralını ihlal ettiğini belirtse belki de bu kuralsızlıktan, vurdumduymazlıktan kurtulacağız.
Bu konulardan acaba bir tek ben mi rahatsızım, bir ben mi muzdaribim diyorum. Zira dönüşlerde beklediğim hallerde karşımdaki yanıma kadar yaklaşıyor ve gözümün içine baka baka sinyal vermeden dönüş yapıyor. Ancak çevremde bunları anlattığım insanlar da aynı durumdan şikayetçiler. Peki o zaman bu yanlışı, kuralsızlığı düzeltmek için neden çaba sarf etmiyoruz. Kuralsızlık hoşumuza mı gidiyor.
Sakın haaa düzelmeyelim!... Olur mu?...