Yeni bir yıla girdik. Gerek bireysel gerekse topluca hoş geldin diye naralar atsakta pek hoş gelmediği aşikar. Bizler noel babadan gece yarısı sürpriz hediyeler beklerken, ne yazık ki bir çoğu bacasız evlerin pencerelerinden ZAM yağmuru geliverdi. Şaşkına döndük ve gerçekten keşke eskisi devam etseydi de bu olumsuzlukları yaşamasaydık dedik. Gerçi elden gelen bir şey yok. Zira bizim seçtiğimiz yöneticiler yetmiş seksen yıldır hep aynı makamı çalıp söylüyorlar. Yıllar öncesi yazmıştım. Böyle zam yaparak ülkeyi idare edeceksek bunu rahmetli Gamalı bile yapabilirdi.
Piyasa kontrol edilemiyor. Ellerinde her türlü imkan var. Fiyatları manipüle edebiliyorlar. Saat başına düşen fiyat değişimi biz tüketicileri oldukça fazla tedirgin etti.
Hükümetimiz “kontrol edeceğiz” dese de bu gerçekleşemiyor. Hangi birini kontrol edeceksiniz.
Sekiz-on binli rakamlara ulaşan mağazalarıyla bakkalları rafa kaldıran zincir mağazalar istediklerini yapıyorlar. Bu kontrol işini ÖZAL dönemi iyi yaptı. Çıkardığı bir formül ile tüm çalışanlara vergi iadesi vereceğim siz yeter ki bütün alış verişlerinizde satış fişi alın ve biz de devlet olarak sizlere vergi iadesi verelim dedi. Her ne kadar kırtasiye giderleri artsa da sanırım fiş kesme adeti biraz düzene girdi. Şimdiler de bu zincir mağazalar elbette fiş kesiyor. Ama vergilerini anında ödüyorlar mı bilemiyoruz. Bir çok tüketim maddesini kendi markalarıyla ürettiklerinden ne kadarı vergiye tabidir bizler bilemiyoruz. Reklamlarında patatese kadar kendi markalı ürünler sunuluyor bizlere. Ne yapmalı derseniz, cevabım şöyle olur. Etiketlere ya da girişlere bölümündeki raflara mağazanın ne kadar vergi ödediği, ne zaman ödediği. Kaça alıp kaça sattığı açık seçik yazılmalı. Biz eskiden bakkallardan alış veriş ederken aldığımız bir ürünün fiyatı yükselince bakkala hesap sorabiliyorduk. Niçin artırdığını anlattırıyorduk. Şimdi mağazalar büyüdü. İsimleri ne anlama gelir bilemiyoruz ama hiç birinden fiyatların neden arttığını soramıyoruz. Pazarda aldığımız bir kilo ıspanak, bir kilo soğan için pazarlık yapabilirken mağazalarda bunu asla yapamıyoruz. Ve hatta rafdaki fiyat ile satış anında oluşan fiyat farkını bile taaa eve gelince anlayabiliyoruz.
Doğru anlatıyorlarsa yurt dışında çalışanlarımızdan duyuyorduk. Bir rafta aynı ürünler alış göre fiyatlandırılırmış. Önce alınan yani eski ürün beş lira yeni ürün altı lira yazarmış. Siz hangisini tercih ederseniz onu alabilir mişsiniz. Oysa biz de öyle mi. Yaz üstüne 100 lira üzerini çiz 80 lira yaz. Bu ürün bir hafta önce yetmiş liraydı. Ne oldu! İNDİRİM yaptık diye bas bas bağır. Olmuyor. Bizler bundan tatmin olmuyoruz.
Bir başka durum da insanlarımızdaki alış veriş çılgınlığı internet üzerinden yapılmaktadır. İğneden ipliğe artık sanki matahmış gibi övünerek güvenerek söylüyoruz. İnternetten aldım. Ama bir başkası da kahroluyor. İnternetten aldığım şu ürün yerine şu çıktı diye hayıflanıyoruz
Bu indirim yalanı da pek hoşlanmadığım bir şey. Mağazalar büyük rakamlarla yazmışlar 70'e varan indirim diye. Be insanoğlu bir üründe yüzde yetmişe varan indirim yapılıyorsa bir önce normal satılan üründe vatandaşı o kadar kazıklamış olmuyor musunuz. Bunun denetimi hiç yapılamıyor mu.. Anlamıyorum. Rakam çılgınlığı da almış başını gidiyor. On lira yerine dokuz doksan dokuz yazıyor. 9 büyük diğerleri küçük yazılmış. Alış veriş yapıyorsunuz on lira veriyorsunuz. Hani para üstü. Bir kuruş vermediniz. Satıcı gülümsüyor. Abi be.. diye. Sonra şu fiyattan başlayan rakamlarla diye tabela asılıyor. Bakıyorsunuz rafta o fiyata ürün yok. Satıcıya sorsanız da tatmin olamazsınız. Çünkü “başlayan!” yazıyor diye uyarıyor bizi, bitiş belli değil.
Yani sizin anlayacağınız zam furyası aylar öncesi başladı. Taa eylül ayında bile; “ee maşlara zam geliyor muş” diye başlayan övgüler aralığa kadar tüm hızıyla sürmesine rağmen o gelmesi gereken artışlar cebinize girmeden varacağı yere varıyor. Bir de artışın başlayacağı ay işlemler yetişmediği için gelecek aya sarkıyor derken sizin alacağınız zamlı maaşın eve varacak hali takatı kalmıyor. Bir de dolarla maaş almadığınızdan yap hesabı yapabilirsen. Asgari ücretin de altında kalan maaşınızla.
Anladık ki bacadan girecek sadece zamlar. Belki de o yüzden bir çok eve baca konmamış. Zamlar direk girmesin diye. Ama o girecek yolu buluyor. Kapıdan pencereden dalıyor tüm hızıyla yaşamımıza.
Baş edebilecek miyiz?. Eee tabi ki mücadeleyi bırakmayacağız ama nereye kadar?. Nereye kadar giderse diyeceğiz. Tabiri caizse kuyruğu dik tutacağız, yılmayacağız. Bu sorunlar sadece bu günlere mahsus değil, yıllardır böyle. Bize uygulanan modellerin adı ne olursa olsun her zaman vatandaş öder faturayı. Bunu böyle bilmek gerek. Yanlışı başkaları yapsa da.
Hadi bunları rafa kaldıralım da doğru AŞI olmaya gidelim en iyisi. Sağlığımızdan bari olmayalım..