Sonbaharın en güzel aylarından biridir Eylül. İçinde birçok özel ve güzel günleri barındırır. En başta 1 Eylül Dünya Barış Günü olarak kutlanmaktadır. Savaşların biteviye sürdüğü bu küçücük dünyamızda barışa ne kadar ihtiyacımız olduğu herkesçe malumdur. Savaşa hayır demenin, illaki barış istemenin suç olduğu günler bile yaşanmıştı geçmişte. Ama ben hala BARIŞ olsun istiyorum. Akan kanlar dursun istiyorum. Kardeş kardeşe yaşamanın, kazandıklarımızı bölüşerek tüketmenin ne kadar iyi olduğunu yaşadıkça göreceğiz. Ve 19 Eylül’de Gaziler gününü kutluyoruz.
Başta Çanakkale, Kurtuluş Savaşı, Kore Harbi, Kıbrıs ve en son 15 Temmuz’da vatan savunmamız için verdiğimiz şehitlerimizi rahmetle anıyor GAZİLERİMİZE şükranlarımızı, minnetimizi sunuyoruz. Onlar bu topraklar için hiç tereddüt etmeden canlarını verdiler, hiç tereddüt etmeden vücutlarını kurşunlara gerdiler.
Başta Yüce önder Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK olmak üzere tüm gazilerimizin gününü kutluyor ellerinden öpüyoruz.
Ve Eylül benim doğum günümün olduğu bir ay. 21 Eylül’de yıllar sonra doğum günümüzü kutlayabildik. Geçmişte böyle bir adet olmadığından mı yoksa bizler böyle adetleri gün yüzüne çıkaramadığımızdan mı nedir sonradan sonraya doğum günlerini kutlamaya başladık. Yaşlandığımızı bir kenara bırakırsak hani güzel de oluyor doğrusuna bakarsanız. Her yaşın da kendine göre bir güzelliği var. Her ne kadar sona biraz daha yaklaşıyor olsak da ağaran-dökülen saçlar, bükülen beller, benek benek olmuş eller, ağrıyan sırtlar, ayakta durmakta zorlanan bir iskelet sistemi bize her şeyi anlatıyor ama bizim onlara ayıracak vaktimiz yok. Kalan zamanı güzel şeylerle değerlendirip şu kısacık ömrün her bir anını güzelliklerle yaşamak istiyoruz.
Akılda gönülde yok iken başımıza şu COVİD 19 belası çıkıverdi. Önceleri pek kaale almadığımız bu meret sonradan sonraya şiddetini artırarak can almaya ve hatta fazlasıyla almaya başladı. Tüm dünyanın adeta tersi döndü. Tehdit altındaki dünyada büyük bir bocalama başladı. Her şey allak bullak oldu, ekonomiler sarsıldı, maçlar durdu, okullar tatil oldu, işyerleri kapanmak için zemin aradı. Bir çok yakınımızı kaybettik. Bir sabun köpüğüne yirmi saniye dayanamayan bu mikrop hepimizin kimyasını bozdu.
Allahtan bilim adamlarımız elini çabuk tutup AŞI’yı buluverdiler ve hızlıca üretime başladılar. Ama insanlık ona da bir kulp buldu, yok şu aşı iyidir yok bu aşı kötüdür dediler.. Gördük ki bilim adamlarımız bile tek ses tek yürek olmayı beceremediler. Birinin ak dediğine diğeri kara dedi ve bizlerin zaten yarım olan aklı bir yerlere doğru aldı başını gitti. Oysa baştan ayağa bir ağızdan “herkes AŞI olmalıdır” diyerek konuyu kesip atsalardı şimdi aşı karşıtlarının sayısı bu kadar arza ulaşmazdı. Ama kim ne derse desin ben yıllar yılı aşıyı savundum faydasına inandım yararını gördüm ve önce kendim aşı olarak topluma örnek olmak adına adımımı attım sonra çevremdeki tüm tanıdıklarımı aşı olmak üzere bilgilendirip aşı olmalarını sağladım. Yaptıklarımı hem kendi adıma hem de tüm insanlık adına doğru olduğuna kesinlikle inanarak yaptım. Haydi olmayanlar aşıya.
Korkuyorum. Evet bir eğitimci olarak da korkuyorum. Toplumun geneli aşı olmaz ise 6 Eylül’de sevinerek açtığımız okullar yüz yüze eğitim yerine yine evlere kapanacak ve arzuladığımız sonuçlara ulaşamayacağız. Sevincimiz kursağımızda kalacak. Okullarımızda eğitimin sağlıklı yürümesi, çocuklarımızın gereken eğitimi alabilmesi için yediden yetmişe AŞI olmalıyız. Hem kendimiz korumuş olacağız hem de geleceğimizi daha aydınlık olmasına katkı sağlayacağız. Bazı aşı ola sonucunda kaybedilen yaşamların aşıya bağlı kayıp olmadığı kanısındayım.
Bu kadar olumsuzluklara rağmen insanoğlu hayatı bir şekilde yaşamaya çalışıyor. Ama hadi hastalıkları bir kenara bırakalım zaten ekonomi dibe vurmuşken bir yandan da elektrik- doğalgaz zamları bizi diz çöktürmeye yetti. Elektrik firmaları zarar ediyorlarmış teranesiyle geçen faturalar neredeyse ikiye katladı. Her ne kadar doğalgaz kışın olduğu kadar kullanılmadıysa da o da keselere büyük bir darbe vurdu. İşin en kötü yanı da bu yanlışları anlatacak makam bulamıyoruz. Kiminin saati sökülüyor, kimine kaçak kullanıyorsun diye fahiş cezalar kesiliyor. Yani zaten bizim anamız ağlamışken bir de onlar vuruyor ki o da hepsinden beter olmaya devam ediyor. Bütün bunlara ilaveten çarşı-pazarda el yakmaya devam ediyor. Anlaşılan bu kış da zor geçecek.
Buldunuz biz gibi masumları vurun bakalım nereye kadar vurabileceksiniz. Yahu biraz İNSAF desek.. Gerçekten bu güzel EYLÜL, hazan mevsiminin en güzel ayı HÜZÜN mevsimine dönüştü.
19 Eylül Gaziler Haftası’nda AMPUTE Futbol takımımız İspanya’yı 6-0 yenerek Avrupa Şampiyonu oldu. Bu özel günde alınan bu kupa ile tüm ülke olarak gururlandık, mutlandık. Tebrikler, teşekkürler, sağolsunlar...
Yine de umutlarım bir zerre olsun duruyor içimde. Sağlıklı ve güzel günler..