“Çıktık açık alınla on yılda her savaştan
On yılda onbeş milyon genç yarattık her yaştan
Başta bütün dünyanın saydığı başkumandan
Demir ağlarla ördük ana yurdu dört baştan”
Faruk Nafiz ÇAMLIBEL ve Behçet Kemal ÇAĞLAR tarafından Cumhuriyetimizin onuncu yılında yazılan bu güzel şiir daha sonra Cemal Reşit REY tarafından bestelenmiş ve günümüze kadar gelerek dillerde ses, gönüllerde yer almıştır.
Bu şiir nereden aklıma geldi diyeceksiniz. Banaz’dan tren ile İzmir’e seyahat etmek istedim. Araştırdım soruşturdum istasyondan trene binilemiyormuş. Çocukluğumuzda hatıralarımızı süsleyen o akşam postaları artık buradan geçse de durmuyor daha doğrusu yolcu almıyormuş. Konya Mavi Treni gece bilmem kaçlarda oflaya puflaya sessiz sedasız Banaz’dan geçiyormuş.
Ne yapalım biz de Uşak’tan İzmir’e giden treni gözledik. O da hergün saat bir civarı Uşak’a geliyor saat dört gibi tekrar İzmir’e hareket ediyormuş. Öncesinde gara gidip sordum. Bilet almak istediğimi söyledim. Bilet sıkıntısı olmaz bölgesel trenlere önceden bilet vermiyoruz, gideceğiniz gün yarım saat önce gelirsiniz biletinizi alırsınız dediler. Biz de öyle yaptık. Gideceğimiz gün yarım saat öncesinde geldik. Doğru gişeye yönlendik. Ama gişenin camında bir yazı. “Biletler trende satılacaktır”. Hay Allah, bu da nereden çıktı. O güzelim Uşak istasyonunda bilet satılmıyor. Bilmiyorum ya artık ara treni, marşandiz yük treni, posta da geçmiyor galiba. Garibime gitti.
Neyse ki hareketten yarım saat önce makinist marşa bastı ve kapılar açıldı. Trendeki yerimizi aldık. Onlar fazla ilgi göstermeseler de bir hayli yolcu vardı. Tam saatinde hareket ettik. İçerisi buz gibi, yazın o sıcaklığında insanı rahatlatıyor. Kısa süre sonra biletçi geldi ve biletlerimizi alarak yolcuğa devam ediyoruz. İnay’da kısa bir duruş sonrasında küçük istasyonlar derken Eşme’ye geldik. Eşme istasyonu da gayet sakin. Ancak orada da hatırı sayılır yolcu var. Trende doluluk oranı gitgide artıyor. Alaşehir’de oldukça kalabalık yolcu oluştu. Ve istasyonda görevlileri gördük nihayet. Hatta karşı yönden gelen treni de beş on dakika bekledik.
Devam ediyoruz iki biletçi her istasyonda yeni binenlere ya bilet satıyor ya da satılmış biletleri kontrol ediyor. Aklıma arada gözden kaçırırsa ne olacak diye sorular geliyor. Tren çocuklar için oldukça rahat. Gayet serbest hareket ediyorlar. İleri geri koşarak neşeli bir yolculuk yapıyorlar. Bazıları rahatsız olsalar da.. Ne yapalım çocuk bunlar. Salihli ve Turgutlu’da tren iyice yükünü alıyor. Manisa Menemen taraflarına geldikçe yavaş yavaş kalabalık azalıyor. Nihayet beş saat kırk dakika süren yolculuğumuz Basmane garında sonlanıyor. Bir daha ne zaman binerim bilemem ama yolculuk zaman olarak bir hayli uzun olsa da rahat ve güvenli. En güzeli de tuvalet ihtiyacı bizler için oldukça uygun. Zorluk çekmiyoruz.
Daha önce yaptığım tren seyahatlerinde içeride yiyecek içecek satılmaktaydı. Hatta vagonların en arka bölümünde restoran bulunur uzun yola gidenler ihtiyaçlarını giderirlerdi.
Zamanımızda hızlı trenlerde aktif hale gelmeye başladı. Her ne kadar her yere ulaşmasa da belli bölgeler bundan yararlanıyorlar. Bizim her zaman olduğu gibi şansımız yine yok. Zira İzmir çevresinde neredeyse her ilçeye tren seferleri var. Günde birkaç kez gidip geliyor. Biz ise ilçemizde durmayı bile zul sayan seferleri uzaktan seyrediyoruz.
Yazımın başında ilk dörtlüğünü yazdığım şiirde “demir ağlarla ördük anayurdu dört baştan” diyordu. Biz bu ağların bazı bölümlerini devre dışı bırakmışız. Oysa demiryolu nakliyesi hem yolcu hem de yük açısından en karlı bir ulaşım aracı. Bakınız Uşak’tan İzmir’e 25 liraya seyahat ettik. Oysa otobüslerin en ucuzu 50 lira. Evet zaman birkaç saat fazla ama günümüz koşullarında zaman mı para mı diye seçmek zorunda kalıyor insanlarımız. Çünkü artık para kolay kazanılmıyor.
Orta okulu bitirip lise dönemine başlarken ilçemizde lise olmadığından zorunlu olarak Uşak’a gidecektik. O dönem devlet demir yollarında görevli olan eski milletvekilimiz Ahmet YILMAZ’a bir heyet gitti. “Uşak Banaz arası banliyö seferi konsun, çocuklarımız okula gidip gelebilsinler” diye ama gerçekleşmedi. Otobüs ve minibüslerle okula gidilebildi. Keşke olsaydı diye hayıflanıyorum.
Ve şimdi değil Uşak’a gitmek başka yerlere de gidemiyormuşuz. Hızlı tren çağında bizler trene binmekten muafız. Gerçi birkaç yıl içinde Ankara-İzmir hızlı treni çalışmaya başlayacak. Ama onun için de yine buradan Uşak’a gidip oradaki istasyondan gideceğimiz trene binebileceğiz.
Diyeceğim o ki; çağımızda ulaşım çok önemli ve kısa sürede gerçekleşmeli. Özel araçla belki daha kısa sürede gitmeye çalışsakta uçak, otobüs ve trenlerin ulaşımı kolay ve çabuk sağlamada önemleri daha fazla. Bunu sağlamakta yetkililere düşer.
Umarım planlanması yıllar öncesine dayanan hızlı tren belirlenen süre içinde gerçekleşir ve bizleri Ankara’ya, İzmir’e kısa sürede ulaştırırlar.
Demir ağları çok ve sık olan ülkeler daha kalkınmış daha müreffeh olurlar. Hayırlı yolculuklar.