Hatay escort Sex hikayeleri Sikiş hikayeleri porno ize

A. Erkin Sarıoğlu
Köşe Yazarı
A. Erkin Sarıoğlu
 

ALTMIŞBİRDEN YİRMİBİRE

Biz başkaları gibi kolaycılığa kaçmadık. Kolay kazanmanın yollarını bile denemedik. Kader mi desek yoksa kör talih mi desek babamız bizlere hanlar hamamlar bırakmadı. Ama bana göre güzel, bana göre anlamlı bir meslek bıraktı ki biz de onun çizdiği yoldan yürüyüp gidiyoruz… Gidiyoruz da önümüze çıkan engeller bizi her keresinde karamsarlığa itiyor. İçimiz daralıyor, şevkimiz azalıyor. Bu meslek GAZETECİLİK. Birilerinin dediği gibi dördüncü kuvvet. Öyle deniyor ama biz de böyle giderse ne güç kalacak ne kudret. Geçenlerde yazmıştım; “ticaret zor zenaat” diye ama inanın gazetecilik hepsinden daha zor bir zenaatmış. Babam gazeteciliğe 1955 yılında başlamış. O günlerde imkanı oldukça yayınladığı YEŞİL BANAZ Gazetesi’ni 1967'den sonra ritimli bir şekilde çıkarmış. 1972 yılından bu yana da benim içinde bulunduğum yayın sürecini bu güne kadar sürdüregeldik. Ben 1998 yılında aldığım sorumlu müdürlük görevini aralıksız sürdürmekteyim. Kolay gibi görünen bu işler aslına bakarsanız olduğundan daha zor ve meşakkatli. Tabiidir ki gazeteyi sadece yazıp bir kenara gelmek yok. Biz bu işi daha kapsamlı yapabilmek adına 1972 yılında matbaayı da kurarak yola devam ettik. 2 sayfalı günlerden neredeyse sekiz sayfalı günlere geldik. O günlerin basit gibi görünen kuralları bu günlerde Basın İlan Kurum ve İletişim Başkanlığı denetiminde şartlar oldukça ağırlaştırılarak devam etmektedir. “Beğenmiyorsan bırak” diyeceksiniz ama bu öyle kolay bırakılacak bir iş değil. İnsana bulaştı mı bir türlü yakayı bırakmıyor. Eskiler derlerdi ki; “araba koltuğuna kıçın değdi mi artık bırakamazsın neredeyse tuvalete bile onunla gidersin” dedikleri gibi biz de gazeteciliği bırakmayı aklımızın ucundan bile geçirmedik. Bıktığımız, usandığımız zamanlar olsa da vites değiştirip yola devam ettik. Ama gün günden kötü geliyor. Ekonomik koşullar öylesine ağırlaşıyor ki, sormayın. Baş etmek pek kolay olmuyor. Şunu önemle belirteyim, bu işin içine girdiğim günden beri fiyatı en çok artan KAĞIT.. Öyle koşar adımlarla yükseliyor ki yetişmek neredeyse imkansız. İşte bu ahval ve şartlar içersinde darbeyi bir de bizi yönetenlerden yerseniz işte o zaman ateşiniz çıkıyor. Kafanız allak bullak. Bu da şöyle hükümetimiz “ekonomik tedbirler” başlığı altında bazı resmi kurum ve kuruluşların abone oldukları gazetelerden aboneliği sonlandırmaları istenmiştir. Bir çok kanaldan üstümüze yapılan ekonomik ve psikolojik baskılar yetmiyormuşcasına böyle bir uygulamanın da gündeme gelmesi bizleri ziyadesiyle üzmüştür. Yaşadığımız bu olağanüstü koşullarda yaşama mücadelesi vermek durumundayken bir de lokmalarımıza göz dikilmiş olması kabul edilebilir değildir. Her yıl 10 Ocak’ta “Gazeteciler Günü” diye yapılan kutlamalar sadece o günün özelinde kalırken sonrasında çember daraltma operasyonları tüm hızıyla sürmektedir. Defalarca haykırdık, defalarca dile getirdik. YEREL BASIN oksijen çadırında, yerel basın can çekişiyor. Ölüyoruz, bitiyoruz dedikçe üstümüze gelen bu olumsuzluklar bizi daha derinlere batırmaktadır. 1300'lere ulaşmış olan YEREL BASIN sayısı artık 900'lere gerilemiştir. Kapatan kapatana el değiştirmeler had safhada. Gün mü, bayram mı anlayamadığım 10 Ocaklarda bizlere methiye düzenler şimdilerde bizi üzenlerdir. Ne olmuştu 10 Ocak 1961'de. Yapılan baskılar ve hatalar üzerine İstanbul’daki dokuz gazete yayına üç gün ara vermiş ve direnişe geçmiştir. Sonrasında yapılan çalışmalar ile 212 sayılı yasa çıkarılmış ve gazetecilere belli haklar tanınmıştır. Gerçekte bu kazanımlar yıllar içerisinde kırpıla kırpıla içinde bir şey bırakılmamıştır. Yayın düşüncemizin en büyük belgesi fotoğraf çekimlerimize bile kısıtlama getirilmiştir. Biz halkın haber almasına katkı sağlayan organlarız. Var gücümüzle bu alanda çalışmalarımızı sürdürmekteyiz. Aramızda yanlış yapanlar olmuş mudur derseniz. Evet olmuştur. Onları cezalandırmak yerine topyekün uygulanan cezalar bizi yaralamıştır. Hükümetimiz bu durumu yeniden ele almalı ve bizi yaşama döndürecek yeni önlemler almalıdır. Biz katkı beklerken böyle bir uygulamanın yapılması gerçekten düşündürücüdür. Gazetecilik muhalif olmaktır. Kırmadan dökmeden halkın taleplerini yönetenlere, yönetenlerin duyurularını halka iletmektir görevimiz. Elbette ara sıra suya sabuna dokunmaktır. Yasalara uyarak yapılacak olumlu eleştiriler ile toplum yaşamını daha iyiye daha güzele yönlendirmektir. Biz her zaman üzüm yemenin peşinde olduk. Bağcıyı dövmek aklımızın ucundan bile geçmedi. Aklımızdan geçen 1961'deki gibi birkaç gün gazetelerimizi kapatmak değildir. Hükümet ile var olan GAZETECİLİK kuruluşları kısa süre içinde geniş kapsamlı bir toplantı yapmalı, sorunlar masaya yatırılmalı ve uygun çözümler üretilmelidir. Yapılacak eylemler insanları rahatsız etmemeli ama SES getirecek bir eylem planı olmalıdır. Bu işe başta Türkiye Gazeteciler Federasyonu ve diğer federasyon-konfederasyon ve konseyler ön ayak olmalı sorunlar masaya yatırılmalı ve bizi yeniden hayata döndürecek, mesleği saygın hale getirecek tedbirler alınmalıdır. Basın milletin müşterek sesidir.
Ekleme Tarihi: 13 Temmuz 2021 - Salı

ALTMIŞBİRDEN YİRMİBİRE

Biz başkaları gibi kolaycılığa kaçmadık. Kolay kazanmanın yollarını bile denemedik. Kader mi desek yoksa kör talih mi desek babamız bizlere hanlar hamamlar bırakmadı. Ama bana göre güzel, bana göre anlamlı bir meslek bıraktı ki biz de onun çizdiği yoldan yürüyüp gidiyoruz… Gidiyoruz da önümüze çıkan engeller bizi her keresinde karamsarlığa itiyor. İçimiz daralıyor, şevkimiz azalıyor. Bu meslek GAZETECİLİK. Birilerinin dediği gibi dördüncü kuvvet. Öyle deniyor ama biz de böyle giderse ne güç kalacak ne kudret.
Geçenlerde yazmıştım; “ticaret zor zenaat” diye ama inanın gazetecilik hepsinden daha zor bir zenaatmış. Babam gazeteciliğe 1955 yılında başlamış. O günlerde imkanı oldukça yayınladığı YEŞİL BANAZ Gazetesi’ni 1967'den sonra ritimli bir şekilde çıkarmış. 1972 yılından bu yana da benim içinde bulunduğum yayın sürecini bu güne kadar sürdüregeldik.
Ben 1998 yılında aldığım sorumlu müdürlük görevini aralıksız sürdürmekteyim. Kolay gibi görünen bu işler aslına bakarsanız olduğundan daha zor ve meşakkatli. Tabiidir ki gazeteyi sadece yazıp bir kenara gelmek yok. Biz bu işi daha kapsamlı yapabilmek adına 1972 yılında matbaayı da kurarak yola devam ettik. 2 sayfalı günlerden neredeyse sekiz sayfalı günlere geldik. O günlerin basit gibi görünen kuralları bu günlerde Basın İlan Kurum ve İletişim Başkanlığı denetiminde şartlar oldukça ağırlaştırılarak devam etmektedir. “Beğenmiyorsan bırak” diyeceksiniz ama bu öyle kolay bırakılacak bir iş değil. İnsana bulaştı mı bir türlü yakayı bırakmıyor. Eskiler derlerdi ki; “araba koltuğuna kıçın değdi mi artık bırakamazsın neredeyse tuvalete bile onunla gidersin” dedikleri gibi biz de gazeteciliği bırakmayı aklımızın ucundan bile geçirmedik. Bıktığımız, usandığımız zamanlar olsa da vites değiştirip yola devam ettik.
Ama gün günden kötü geliyor. Ekonomik koşullar öylesine ağırlaşıyor ki, sormayın. Baş etmek pek kolay olmuyor. Şunu önemle belirteyim, bu işin içine girdiğim günden beri fiyatı en çok artan KAĞIT.. Öyle koşar adımlarla yükseliyor ki yetişmek neredeyse imkansız. İşte bu ahval ve şartlar içersinde darbeyi bir de bizi yönetenlerden yerseniz işte o zaman ateşiniz çıkıyor. Kafanız allak bullak. Bu da şöyle hükümetimiz “ekonomik tedbirler” başlığı altında bazı resmi kurum ve kuruluşların abone oldukları gazetelerden aboneliği sonlandırmaları istenmiştir. Bir çok kanaldan üstümüze yapılan ekonomik ve psikolojik baskılar yetmiyormuşcasına böyle bir uygulamanın da gündeme gelmesi bizleri ziyadesiyle üzmüştür.
Yaşadığımız bu olağanüstü koşullarda yaşama mücadelesi vermek durumundayken bir de lokmalarımıza göz dikilmiş olması kabul edilebilir değildir.
Her yıl 10 Ocak’ta “Gazeteciler Günü” diye yapılan kutlamalar sadece o günün özelinde kalırken sonrasında çember daraltma operasyonları tüm hızıyla sürmektedir. Defalarca haykırdık, defalarca dile getirdik. YEREL BASIN oksijen çadırında, yerel basın can çekişiyor. Ölüyoruz, bitiyoruz dedikçe üstümüze gelen bu olumsuzluklar bizi daha derinlere batırmaktadır. 1300'lere ulaşmış olan YEREL BASIN sayısı artık 900'lere gerilemiştir. Kapatan kapatana el değiştirmeler had safhada. Gün mü, bayram mı anlayamadığım 10 Ocaklarda bizlere methiye düzenler şimdilerde bizi üzenlerdir.
Ne olmuştu 10 Ocak 1961'de. Yapılan baskılar ve hatalar üzerine İstanbul’daki dokuz gazete yayına üç gün ara vermiş ve direnişe geçmiştir. Sonrasında yapılan çalışmalar ile 212 sayılı yasa çıkarılmış ve gazetecilere belli haklar tanınmıştır. Gerçekte bu kazanımlar yıllar içerisinde kırpıla kırpıla içinde bir şey bırakılmamıştır. Yayın düşüncemizin en büyük belgesi fotoğraf çekimlerimize bile kısıtlama getirilmiştir.
Biz halkın haber almasına katkı sağlayan organlarız. Var gücümüzle bu alanda çalışmalarımızı sürdürmekteyiz. Aramızda yanlış yapanlar olmuş mudur derseniz. Evet olmuştur. Onları cezalandırmak yerine topyekün uygulanan cezalar bizi yaralamıştır.
Hükümetimiz bu durumu yeniden ele almalı ve bizi yaşama döndürecek yeni önlemler almalıdır. Biz katkı beklerken böyle bir uygulamanın yapılması gerçekten düşündürücüdür. Gazetecilik muhalif olmaktır. Kırmadan dökmeden halkın taleplerini yönetenlere, yönetenlerin duyurularını halka iletmektir görevimiz. Elbette ara sıra suya sabuna dokunmaktır. Yasalara uyarak yapılacak olumlu eleştiriler ile toplum yaşamını daha iyiye daha güzele yönlendirmektir. Biz her zaman üzüm yemenin peşinde olduk. Bağcıyı dövmek aklımızın ucundan bile geçmedi.
Aklımızdan geçen 1961'deki gibi birkaç gün gazetelerimizi kapatmak değildir. Hükümet ile var olan GAZETECİLİK kuruluşları kısa süre içinde geniş kapsamlı bir toplantı yapmalı, sorunlar masaya yatırılmalı ve uygun çözümler üretilmelidir. Yapılacak eylemler insanları rahatsız etmemeli ama SES getirecek bir eylem planı olmalıdır.
Bu işe başta Türkiye Gazeteciler Federasyonu ve diğer federasyon-konfederasyon ve konseyler ön ayak olmalı sorunlar masaya yatırılmalı ve bizi yeniden hayata döndürecek, mesleği saygın hale getirecek tedbirler alınmalıdır.
Basın milletin müşterek sesidir.
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yesilbanazgazetesi.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.