Yaşadıkça neler görüyoruz. Geçmişte sık şahit olmadığımız bir takım olaylar günümüzde neredeyse ayyuka çıkmış bir halde yaşamımıza giriveriyor. Televizyonlarda gün geçmiyor ki kadın cinayetleri, gün geçmiyor ki çocuklara taciz haberleri eksik olsun, kulaklarımızı çınlatıyor, içimizi karartıyor böyle durumlar. İsyanlarımız haykırışlarımız arşa ulaştı da sadece yapanların kulaklarına girmedi sanırım. Vicdansızlar vaz geçmediler. Yaradana yalvarıyorum; böylelerini, bu sadistleri tez zamanda al yanına!.. “Bir dünya bırakın biz çocuklara, Islanmış olmasın göz yaşlarıyla” diye haykıran mini mini yavrularımıza görülen reva bu mudur. Bu mudur bizim geleceğe bel bağladığımız, gözleri pırıl pırıl parlayan zekaları fışkıran çocuklarımıza biçtiğimiz değer. Çocuklarımızı taciz eden, onların yaşamlarını karartan bu canavar ruhlu insanlara daha ağır hangi sıfatı kullanabilirim bilemiyorum. Bize düşen böyle insanları toplum içinden tecrit etmek, onlara rahat yaşama şansı vermemek gerekmektedir. Kadın cinayetleri ayyuka çıkmışken “İstanbul Sözleşmesi”nin yürürlükten kaldırılmasına da pek anlam veremediğimi belirtmek isterim. Daha bir geliştirilip hataları, aksaklıkları, eksikliklerinin giderilmesi gerektiği bir anda uygulamadan kaldırılmış olmasını yadırgadım. Ama şunu ummak istiyorum bunun yerine öyle bir yasa getirilmeli ki artık hiçbir kadın hiçbir çocuk bir daha ne tecavüze ne de tacize uğramasın. Hani eskiler derlerdi ya “sallandıracaksın bunları meydanda, bak bakalım bundan sonra başkaları bunları yapmaya cesaret edebilecekler mi?” dedikleri gibi keskin, katı ve gerçekten caydırıcı cezalar gündeme gelmeli. Üç gün yatar çıkarım sevdasına kapılamasınlar. Bu işin önlemleri arasına elbette en değerli olan EĞİTİMİ de harekete geçirmek gerekir Her şey de olduğu gibi burada da eğitim en başta gelen ve işi önleyecek çalışmaların başında gelir. Zaman zaman okumuş insanlarında kötü yollara tevessül ettikleri görülse de iyi verilmiş bir eğitimle bu işin üstesinden gelinebilir. Unutulmasın bu çocuklar BİZİM ÇOCUKLAR. 1 Temmuz’da normal yaşama döndük. Ama hakikaten hızlı bir dönüş oldu. Şöyle etrafıma bakınca bir buçuk yıldır yaşananları biz hiç yaşamamış gibi bir durum var şimdi hayatımızda. Pandemi olmamış, karantinalar, testler, entübe olmalar yaşanmamış, binlerce ölüm vakası olmamış ve hatta AŞI aklımızın ucundan geçmemiş gibiyiz. Kahveler, oyun salonları, restoranlar ulaşım araçları yeni deyimimiz LEBALEB doluluk oranına çoktan ulaşmış durumda. Nereye varacağız.. Nereye varacağımızı sanki görürü gibiyim.. Her şey sil baştan olacakmış gibi geliyor bana. Başa döneceğiz sanırım. Herkesin dediği gibi bu durum daha bitmedi, sonlanmadı. Ve içimizden birileri hala AŞI olmamak için direniyor.. Karar verememiş efendiler. Olayım mı olmayayım mı.. Biontek mi olsam, Sinovak mı, yoksa Türk aşısını mı beklesem karamsarlığı içinde başa dönme senaryoları için zemin hazırlıyorlar. Yahu AŞI bir çok hastalık için en koruyucu en vazgeçilmezdir. Bunu yaşanan diğer hastalıkların nasıl yok edildiğini görerek de anlayabilirsin. Kolera, verem, tifo, tifüs gibi salgınlar, kuduz gibi mikroplar AŞI sayesinde sonlandırıldı. Bu COVID’in de olacağı bu. Her ne kadar kayıplar yaşanmış olsa da sonunda onu da aşı sayesinde alt edeceğiz. Siz vakit geçirmeden gidin en yakın sağlık merkezine aşınız olun. Hatta hangi aşı olduğunu bile sorgulamadan uzatın kolunuzu. Uyumayın millet üçüncü aşılarını oldu bile.. Yaşamak gerçekten zorlaşıyor. Temmuz’da maaşlarımız üç kuruş artı olacak derken elektriğe-doğalgaz yapılan zamlarla yığıldık kaldık. Bu zamlar neden yapılır vallahi çözemiyorum. Dedik ki maaşlarımıza artış vermeyin ama diğer ürünlere de zam yapmayın. Böyle daha uygun olmaz mı.. Bazıları “size zam veriyor, parayı nereden çıkaracak”. diyor. Biz de diyoruz ki bu işi yapanlar bunu bildikleri için oradalar. Yoksa sıradan birileri değiller ki. Zam yapmadan idare edebilmeliler kanaatimce. Benim pek aklım ermez amma deniyor ki, bu zamlar 30 Haziran’da yapılsaydı enflasyon fazla çıkacak ve memurlara yapılan enflasyon farkı daha yüksek olacaktı. 1 Temmuz’da yaparak hem farkın az olmasını sağladılar ve daha az ödeme yapılacak. Ve hem de yıllara uzayan artışlarda yıllık ödeme tutarları da az olacak. Vallahi doğru. Uyanık bunlar. Bu sıcak günlerle birlikte kurban bayramı da kapıda. Hey millet kurbanlarınızı yönetimlerin uygun gördüğü alanlarda kesin. Her taraf kan gölüne dönmesin. Bir de “hak için kurban küp için kavurma” sözü gerçeğe dönüşmesin.. Kestiğiniz kurban paylarını da uygun yerlere ulaştırın.. Sahi derileri ne yapacaksınız. Artı Türk Hava Kurumu da eskisi gibi organizasyon yapmıyor. Deriler toplu halde ekonomiye dönmüyor.. Ama siz mümkün olduğu kadar israf etmeyin ve uygun yerlere bağışlayın. İşe yarasın. Size geri dönüşünde zarar getirmesin. Yaşamınız mutlu bayramınız kutlu olsun. Çocuklar öldürülmesin ŞEKER de yiyebilsinler.. Sağlıkla kalın...