Geçtiğimiz günlerde bir genelge yayınlandı. 27 Nisan 2021 tarihinde yayınlanan genelgede “Ses ve Görüntü Kaydı Alınması” başlığı vardı. Pek dikkate almadım. Yani, “bu genelge bizi ilgilendirmez” dedim kendimce. Çünkü ortalıkta önüne gelen cep telefonuyla gazetecilik yaptığı için böyle bir kural, önlem konulduğu kanaatindeydim.
Bir olaya gittiğimizde bizimle birlikte onlarca insan çekim yapmakta, yerine göre bizlere dahi çalışma ortamı bırakılmamaktaydı. Durum gerçekten vahim hale gelmişti. Bazı durumlarda çekim yaparken güvenlik güçleri herkese biraz uzaklaşmasını rica eder, bizler de basın mensubu olduğumuzu belirtince çalışma alanımız rahat hale gelirdi.
Özünde bu genelgeyi görünce “evet, doğru bir karar, isabetli olmuş” diye düşündüm. Yayın kurulumuzla yaptığımız görüşmelerde bu kuralın gazeteciler, tüm medya dahil herkesi kapsadığı yönünde olduğu iddia edildi.
Medya kuruluşlarının, gazete cemiyetleri, dernek, federasyon, konfederasyonların olaya tepki göstermesinden de anlaşılıyor ki bu genelge açık ve net bir şekilde basın özgürlüğüne darbedir.
Böyle bir şey nasıl olabilir, böyle bir genelge hangi mantığa dayatılmıştır anlamak akla, hayale uygun değil. Düşünün ki gazetecisiniz, bir kazaya, bir olaya gitmişsiniz. Karşınıza polis, jandarma ya da özel güvenlik dikilip “fotoğraf çekemezsiniz, görüntü alamazsınız” diye dur diyecek. Eee nerde kaldı haber alma hürriyeti, nerde kaldı basın özgürlüğü...
İşin aslı bırakın gazetecilerin aldığı görüntüleri, vatandaşların yaptığı çekimler bile birçok olayın aydınlatılmasına katkı sağlamıştır. Evet, bir denetleme, kontrol altına alma düşüncesi olabilir ama haber alınmasının kısıtlanması akıl ve mantık dahilinde değildir.
Bu yanlıştan kısa sürede dönüleceğini düşünüyorum. Aksi halde dünya kamuoyunda iddia edilen gazetecilerin en basit olaylarda hapse atılması, basın özgürlüğünün hiçe sayıldığı iddialarına karşı söyleyecek tek bir sözümüz kalmayacaktır.
BU NASIL KAPANMA!...
.
Ülkemizde 17 günlük tam kapanma resmen başladı. Beşinci günü tamamlanan kısıtlamada bir kaç küçük esnaf hariç her yer açık!
Şöyle duruma baktığımızda tüm resmi daireler açık, bankalar açık, marketler tamamıyla açık, insaatçılar, büfeler, vs. açık. Dahası kapalı olanları yazsak kestirimden gitmiş olacağız.
Sokakta çok nadir bir azalma haricinde hayat aynı curcunasıyla devam ediyor. Hele hele trafik yoğunluğu akıl alır gibi değil.
Kısıtlama öncesindeki ortamı hepiniz gördünüz. Ortalık bayram yeri gibi. Büyük şehirlerden tatil beldelerine akın, marketlere, pazarlara akın, gıda maddeleri satıcıları iki gün yok sattı. Akıl alır değil. Ortam adeta kısıtlamaya başlama değil, bayram arefesiydi.
Eee hadi bunu evde kalma korkusu, aç kalma paniği olarak yorumlayalım da bu kapanma sonrası ne olacak? Sokaklar, marketler, çarşı pazar kural tanımaz, mesafe düşünmez insanlarla dolunca 17 günlük çilenin, kapanmanın sanki bir faydası mı olacak?...