Son iki haftadaki sokak kısıtlamalarından başarıyla sıyrıldık. Çeşitli olumsuzlukların gölgesinde üniversite giriş sınavlarını da yaptık. Genel görüntüye baktığımızda ise gündüzleri ortalık cıvıl cıvıl. Yani bu korona sanki bizde değil de eskilerinde de olduğu gibi Çin'de falan yaşandı herhalde...
Bazı kişiler için farketmese de özellikle esnaf camiası akşam başını yastığa koyduğu anda uykularını kaçırıyor kesin.
Adam üç aydır dükkanına kepenk vurmuş. Memurlar gibi çalışmada da tam maaş almamış. İşçilerin bir bölümü gibi yarım çalışma desteği de görmemiş. Ala ala baştakilerden bol bol vaad almış.
Bazıları da almış ama... Araba almış, ev almış, ev eşyalarını yenilemiş hatta pahalı olan yeni model cep telefonu alanlar bile olmuş.
Bazıları ise veren her bankadan üçüne, beşine bakmadan, faizini, gecikmesini, sözleşmesini okumadan habire kredi almış.
Tabi alan kendine almış ama vermemesini hep beraber ödeyeceğiz. Bu kaçınılmaz...
Öte yandan devlet baba esnafa iyilik yaptı. Yok yok öyle bedavadan para mara, mal mülk vermedi. Sadece vergileri öteledi.
İlk bakışta güzel bir destek gibi. Tabii ki milyar milyar ödeme yapan holdingler için elbette öyle. Çünkü milyarlık ödemeleri 3 ay erteleyince, sonraki 3 aylık ödemeler banka faizlerinden otomatik olarak çıkıyor. Ancak bu bizim konumuz değil!...
Şimdi, yarın temmuz kapımızı çalıyor, yani 3 ay geride kaldı. Bu aşamadan sonra neler olacak, ona bakalım...
İlk adımda bismillah aracı olanlara MTV ödemeleri sürpriziyle başlıyoruz. Ardından sırasıyla ertelenen borçlar. Kredi borçları, vergi borçları, KDV borçları, muhtasar, stopaj, peşin vergi, SSK borçları... Ardından devam ediyor. Güncel borçlar, ay içindeki borçlar, kredi kartı ötelemeleri ve üstüne hayırlı olsun, yeni çekilen kredilerin taksitleri...
Bitti mi? Biter mi hiç. Gelen aylarda odun kömür ödemeleri, ardından yeni okul hazırlıkları, sonrasında ufak tefek kış hazırlıkları...
Ne olacak böyle, bu borçlar ne olacak... Ödenecek tabi ki ancak odeyebilen ödeyecek. Diğerleri için durum vahim. Hem de öyle böyle değil. Bir hayli vahim...
Şöyle ortama bakarsak her şey biraz daha net görünür. Bizim yöremizde yazları gurbetçiler ortalığı canlandırır. Bu aynı zamanda tatil yörelerimiz için de geçerli. Memleketine gelen hemşehrilerimiz düğün dernek yapar, evinin eksiklerini tamamlar. Ufak tefek tadilata girişir. Eşinin dostunun bazı ihtiyaç ve eksikleri için kesenin ağzını bile açar. Bunlar yok! Ya da yok denecek kadar az olacak. Öte yandan piyasalar aldı başını gitti. Malzeme ve hammadde alacaklar için de fiyatlar en az yüzde otuz artınca yine bir yükün ağırlığı kendini htirecek. Yani her açıdan durum vahim.
Hiçte istemiyoruz ama bu işin faturasını ödemek biraz zorlayacak bizi. Yani çok kişi bu işin sonunda resmen bitecek.
Hep söylenirdi, "kredi kartları bedavadan harcanacak, kendi hesabınızdaki sizin paranız değildir, hesabınızı iyi yapın" diye.
Öyle ya! Adam iki bin lira maaş alıyor, 5 bin liralik telefon borcuna giriyor, "nasıl olsa 10 taksit yaa, öderiz" diyor. Ardından bir taksit daha, al sana maaşın yarışı gitti. Bu arada kartın asgarisini ödedikçe her ay göremediği faiz borcuna eklenir, sonunda kartzede olarak kayıtlara girer.
Bu borç ertelemelerde bir bakıma aynı. Zaten zamanında ve gününde zor ödenen borçlar katlanarak gelince odeyebilen aşk olsun...
Ne diyelim, Allah yardımcımız olsun...